Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/622 E. 2018/1851 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/622
KARAR NO : 2018/1851
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/11/2017
NUMARASI : 2017/356 Esas – 2017/913 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, olay günü olan 03.10.2016 tarihinde, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç ile sürücü …’un sevk ve idaresindeki aracın … kavşağında çarpmaları neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plaka sayılı araç sürücüsü …’un kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, müvekkili …’ın söz konusu kaza dolayısıyla yaralandığını, kazaya sebebiyet veren …. plaka sayılı aracın davalı …’ne ZMSS poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın karşılanması amacıyla 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince davalı …’ne 07.12.2016 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, başvuruya istinaden davalı … şirketince tazminat talebinin değerlendirilebilmesi için sağlık kurulu raporunun talep edildiğini, söz konusu kazanın 03.10.2016 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle müvekkile ait engelli sağlık kurulu raporunun temin edilemediğini, dosyanın medikal firma incelemesi yapılarak davalı tarafça maluliyet oranının belirlenmesinin talep edildiğini ancak davalı … şirketinin, taraflarınca böyle bir uygulamanın yapılmadığını ve sağlık kurulu raporu olmadan hesaplama ve ödeme işleminin gerçekleşmeyeceğini taraflarına bildirildiğini, müvekkilinin maluliyet oranını bildirir engelli sağlık kurulu raporunun kaza tarihinden itibaren 1 yılın dolmamış olması nedeniyle temin edilme imkanının bulunmadığını belirterek, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 3.200,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatın ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının, toplamda 3.300,00 TL tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihi olan 07.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, 6704 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 26/04/2016 tarihinden sonra açılan davalarda, zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunmasının gerektiğini, davacının müvekkili şirkete başvurusu akabinde müvekkili şirket tarafından 15 gün içinde yazılı olarak cevap verdiğini, cevabi yazıda, maluliyet oranını belirleyen sağlık kurulu raporu ve diğer eksik belgelerin gönderilmesi halinde talebin değerlendirilmesinin bildirildiğini, ZMM sigorta poliçesi genel şartlarında , sigorta şirketine başvuru ile birlikte ibraz edilmesi gereken belgeler arasında heyet sağlık raporunun ibrazının gerektiğini, başvuru şartı gerçekleşmemiş olduğundan davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, söz konusu maddi teminat miktarının davalı müvekkili sigorta şirketinin işbu poliçeden doğan sorumluluğunun üst limiti olduğunu, davacının talep ettiği geçici iş görmezlik tazminatının Trafik Sigortası Genel Şartları gereği teminat dışı olduğunu, 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkili şirketin tedavi giderleri nedeni ile her hangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, davacının maluliyet oranı konusunda heyet raporu alınması, daha sonra kusur oranlarının belirlenmesi, sonrasında ise tazminat miktarının tespitinin gerektiğini, davacının başvuru tarihinden itibaren faiz talebinde yasal isabet bulunmadığını, müvekkili aleyhine hüküm kurulması halinde müvekkilinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek, davanın öncelikle dava şarttı gerçekleşmemiş olduğundan usulden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı taraf dava açmadan önce yasal düzenleme uyarınca sigorta şirketine başvurmuş ise de başvuru için gereken evrakı sunmadığından, yasada öngörülen şartı yerine getirmediğinden, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu; kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı … Şirketin’den karşılanması amacıyla doğrudan doğruya davalı … şirketine 07.12.2016 tarihinde yazılı başvuruda bulunularak, ödeme yapılması için tüm evrakların davalı kuruma teslim edildiği, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 97.maddesi gereği davalı … şirketince 15 gün içinde cevap verilmediği takdirde veya verilen cevabın talebi karşılamayacağı halinde dava yoluna başvurulacağının başvuru dilekçesinde ihtaren bildirildiği, başvurularına istinaden davalı … şirketince tazminat talebinin değerlendirilebilmesi için sağlık kurulu raporunun kendilerince temininin talep edildiği, söz konusu kazanın 03.10.2016 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle müvekkiline ait engelli sağlık kurulu raporunun temin edilemediği, dosyanın medikal firma incelemesi yapılarak davalı tarafça maluliyet oranının belirlenmesinin talep edildiği, müvekkilinin engelli sağlık kurulu raporu için yetkili hastaneye başvurduğu fakat başvurunun reddedildiği, engelli sağlık kurulu raporu veren kurumların kaza tarihinde itibaren 1 yıl geçmedikçe engelli sağlık kurulu raporları düzenlemedikleri, HMK gereğince yargılama devam ederken engelli sağlık kurulu raporunun temin edilmesinin tamamlanabilir bir dava şartı olduğu ve usul ekonomisi ilkesi ile yargılamanın makul sürede sonuçlanmasının sağlanması amacı ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden ilk derece mahkemesi kararının hukuken kabulünün mümkün olmadığı yönlerine ilişkindir.
Dava, trafik kazasında yaralanan kişinin kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.
Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir.
Olayımızda, dava tarihi olan 13/04/2017 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine yapılan başvurunun eksik evrak nedeniyle karşılanmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Eksik evrakların süre içerisinde tamamlanabilir nitelikte olup olmadığı tartışılarak tamamlanabilir nitelikte ise mahkemece davacı vekiline yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.
HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeksizin ön şart yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK.353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İnceleme, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/12/2018.