Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/610 E. 2020/340 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/610
KARAR NO : 2020/340
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI : 2015/169 Esas – 2017/1175 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … kullandığı … plaka sayılı araç ile 23/01/2015 tarihinde, davacı … ile … tam kusurlu olarak çarparak yaraladığı, müvekkilinin kaza tarihinden önce yaptığı işten aylık 2.000,00 TL kazandığını, kaza nedeni ile her iki bacağı birden kırılması nedeni ile uzun süre çalışmadığını, uzun süre yatalak olan davacının bakım işlerini bakıcı tarafından görüldüğünü, müvekkillerinin hastaneye gidip-gelmek için araç kiralamak zorunda kaldığını, geçirilen ameliyatta kullanılan bir kısım malzemelerin SGK tarafından karşılanmadığını, diğer müvekkili …, eşinin uğramış olduğu kaza nedeni ile üzüntü yaşadığını, ayrıca günlük işlerini bırakarak eşinin tedavisi ile ilgilendiğini ileri sürerek davacı … için iş görememezlik, bakıcı gideri, yol giderleri, iş gücü kaybı, ilaç ve medikal gereçler için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan ve uğranılan kaza nedeni ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep dava etmiştir. Davacı vekili maddi tazminat talebini ıslah ile toplam 79.554,30 TL’ye yükseltmiştir. Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza sırasında müvekkilinin sara nöbetine benzer bir hal yaşaması nedeni ile bayılması sonucu kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin kaza sonucu tedavi giderlerini üstlendiğini, maddi zararlarının giderilmesinin teklif edilmesine rağmen davacıların bu duruma yanaşmadığını, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; kazaya karışan aracın kaza tarihi tarihi itibarı ile müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, müvekkilinin sorumluluğunun sürücünün kusur oranı ve sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olduğunu, istenilen tedavi giderleri ile geçici iş görememezlik tazminatının poliçe kapsamı dışında olduğunu, kaza sonrası müvekkiline başvuruda bulunmadığından müvekkilinin temerrüte düşmediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı …’in maddi tazminat talebinin artırılmış şekli ile kabulü ile 79.554,30 TL’nin, davalı … yönünden dava, davalı … yönünden kaza tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, Davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL’nin davalı … Kuru’dan kaza tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, Davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.500,00 TL’nin davalı … kaza tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza nedeni ile müvekkili Saliha’nın iki bacağının da kırıldığını, ATK tarafından maluliyet oranının %24 olarak belirlendiğini, alınan kusur raporuna göre araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, mahkemece verilecek kararın bir nebze olsun müvekkilinin acısını dindirmesi ve kaza yapan sürücü açısından da caydırıcı olması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından her iki davacı açısından da hükmedilen tazminatın çok az olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, davacı …’ da oluşan maluliyet oranı ve iyileşme süresi, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük belirlendiği, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı kanısına varıldığından, davacılar vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiş; Aynı ilkeler çerçevesinde yapılan değerlendirme ve somut olayın özelliklerine göre davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanısına varılmıştır. Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ileYukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davacı …’in maddi tazminat talebinin artırılmış şekli ile kabulü ile 79.554,30 TL’nin, davalı … yönünden dava, davalı … yönünden kaza tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 2-Davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL’nin davalı … kaza tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, 3-Davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL’nin davalı … Kuru’dan kaza tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, 4-Alınması gereken 6.800,55 TL ilam harcından peşin alınan 413,28 TL peşin harç ve 270,00 TL ıslah harcının mahsubu ile 6.117,27 TL harcın 4.888,34 TL’sinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, 1.228,92 TL harcın ise davalı … tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı, 413,28 TL peşin harcı ve 270,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 710,98 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara iadesine, 6-Davacıların yaptığı 2.950,00 TL bilirkişi ve 394,55 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.344,55 TL masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,8-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 9.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, Manevi Tazminat Yönünden; 9-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalı … Kuru’dan tahsili ile davacılara verilmesine, 10-Davalı … Kuru kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı … verilmesine, 11-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 39,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/02/2020