Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/607 E. 2020/1255 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/607
KARAR NO : 2020/1255
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI : 2015/1091 Esas – 2017/880 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/07/2012 tarihinde dava dışı sürücü … idaresinde ki … plakalı araç ile müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu sürücü … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucunda gerçekleşen trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralandığını ve bu kaza neticesinde sakat kaldığını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığını müvekkilinin kaza nedeniyle davalı Güvence Hesabına yaptığı müracaata istinaden 05/09/2015 tarihinde 27.498,00 TL kısmi ödeme yapıldığını fakat yapılan ödeme gerçek zararın çok altında olduğunu beyan ile müvekkilinin kalıcı iş gücü kaybından doğan maddi kaybının giderilmesi için davalıdan 50 TL maddi tazminat ve mutad iştigalinden geri kalan ve çalışamayarak gelir kaybına uğrayan müvekkili için davalıdan 50,00 TL olmak üzere toplam 100,00 TL tazminatın başvuru tarihine müteakip 8. İş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafa ödenen miktarın eksik olmadığını, ödenen tazminatın uzman aktüere hesaplatıldığını, davacı tarafça imzalanan ibranamenin hukuken geçerli olduğunu, müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davacı tarafın dava ile ibranamenin iptalini istemesi ve müvekkili kurumundan ek maluliyet tazminatı taleplerinin hukuken geçerli olmadığını, müvekkilinin davacının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulamayacağını ve davacıya yapılan ödemenin tam olması sebebiyle davanın konusuz kaldığını, davacının sunduğu maluliyet raporunun kabulünün mümkün olmadığını, hatır taşımasının varlığının tespiti halinde indirim yapılması gerektiğini, müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, ticari faizin talep edilemeyeceğini, dava tarihinden faizin başlaması gerektiğini beyan ile davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince, “Davacının davasının kabulüne, 172.479,91 TL’nin 21/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Bilirkişi tarafından tanzim edilen hesap raporunda müvekkilinin aylık gelirinin asgari ücret kabul edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, dava dilekçemizin ekinde de sundukları müvekkilin 2014 yılı Eylül dönemine ilişkin bordrosunun bulunmasına rağmen bilirkişi tarafından bu husus atlandığını, müvekkilin net geliri 984,15 TL olduğunu, asgari ücretin üzerinde bir geliri bulunduğunu, müvekkilin son güncel gelir durumunu gösterir hizmet döküm belgesine göre hesaplama yaptırılması talebinin mahkemece reddedildiğini, müvekkilinin gerçek zararının hesaplanmadığını, mahkeme kararının kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine ve müvekkilin en son hizmet döküm belgesi ve dosyadaki maluliyet ve kusur raporları doğrultusunda yeniden hesap raporu aldırılarak hüküm kurulmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Dosyada mevcut maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının Adli tıp kurumuna sevkinin sağlanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere mahkeme tarafından verilen kararının usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 01/07/2012 tarihinde dava dışı sürücü … idaresinde ki ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu sürücü … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alınan maluliyet raporunda davacının iyileşme süresi 6 ay olarak belirtilmiş olmasına rağmen hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda iyileşme süresi 9 ay olarak kabul edilerek 9 aylık süre üzerinden geçici iş göremezlik tazminat hesabı yapılması doğru olmamış ise de davalı vekilince bu husus itiraz ve istinaf sebebi yapılmadığından davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak nedeni ile mahkeme hükmünün bu yönden eleştiri konusu yapılması ile yetinilmiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12953 Esas ve 2019/5180 Karar sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta; Dosya kapsamında mahkemece hükme esas alınan 27/02/2017 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacının % 33 oranında maluliyeti bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Hükme esas alınan %33 oranında maluliyet oranının tespit edildiği sağlık kurulu raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiştir. Dosyada bulunan diğer rapor ise “Özürlü Sağlık Kurulu Raporu” şeklinde düzenlenmiştir. “Özürlü Sağlık Kurulu Raporu” olarak düzenlenen bu raporun düzenleme kriterleri ve amaçları farklı olduğu gibi hangi yönetmelik esas alınarak düzenlendiği de yazılı olmadığından belirsizdir. Bu nedenle bu rapor trafik kazasına bağlı sürekli iş göremezlik tazminat talebine esas alınacak nitelik ve mahiyette olmadığından raporlar arasında maluliyet oranı bakımından çelişki bulunduğundan bahsedilemeyecektir. Mahkemenin hükme esas aldığı 29/06/2016 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporun kaza tarihine göre uygun yönetmelik hükümlerine göre ve yetkili heyetçe ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olarak düzenlenmiş olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Davacının maruz kaldığı iş göremezlik tazminatının belirlenebilmesi için zarar görenin son gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerekir. İleriki zamanlarda daha fazla gelir elde edileceğine dair iddiaların ise bu ihtimali olanaklı hale getirebilecek veri ve belgelerle desteklenmesi gerekir. Dosya kapsamında davacının ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin bir araştırma yapılmamıştır. Ancak dava dilekçesi ekine ve yargılama sırasında SGK hizmet dökümü çıktısı sunulmuştur. SGK kayıtlarında davacının kaza tarihi itibariyle 06/2012 maaşının 1.061,59 TL olduğu kazadan sonra düzenli olarak 05/2014 tarihinde çalışmaya başladığı görülmektedir. Hesap bilirkişi raporunda ise davacının asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği kabul edilerek bu miktar üzerinden iş göremezlik zararı hesaplanmış olup mahkemece rapor hükme esas alınmıştır. Dava konusu uyuşmazlıkta maruz kalınan zarar hesap edilirken davacının kaza tarihindeki geliri tespit edilerek hesaplama yapılmalıdır. Dosya kapsamında davacının kaza tarihinde ve öncesinde gelirinin tam olarak saptanarak hesaplanma yapılması gerekmektedir. Bu nedenle Mahkemece, davacının kaza tarihi itibariyle asgari ücret düzeyinde aylık geliri olduğu nazara alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu doğrultuda Dairemiz tarafından davacının kaza tarihi itibariyle SGK hizmet dökümünde belirtilen ücret üzerinden hesaplama yapılması için dosya bilirkişiye tevdii edilerek bilirkişi raporu alınmıştır. Sunulan 09/03/2020 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda davacının SGK kayıtlarına göre aylık ücreti baz alınarak hesaplanan toplam tazminatın 182.361,18 TL olduğu belirtilmiştir. Dairemiz tarafından alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve mevzuata uygun gerekçeli ve denetlenebilir olduğu kanaatine varıldığından bu rapora itibar edilmiştir. Netice itibariyle bilirkişi tarafından tespit edilen tazminat tutarı ıslah edilen miktarı geçtiğinden talepten fazlasına karar verilemeyeceği nedenle ıslah ile talep edilen miktarla bağlı kalınarak hüküm kurulmuştur.Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1/b/1 maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne,İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1/b/1 maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının davasının KABULÜNE, 172.479,91 TL’nin 21/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine,2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 11.782,10 TL nispi karar harcından, başlangıçta yatırılan 27,70 TL peşin ve 589,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 616,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.165,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacılar tarafından yatırılan 616,70 TL harç ile yine davacı tarafından yapılan 1.777,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 16.298,79 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 11.782,10 TL harçtan peşin alınan 2.946,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.836,10 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 36,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/07/2020