Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/551 E. 2019/601 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/551
KARAR NO : 2019/601
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/11/2017
NUMARASI : 2014/280 Esas – 2017/942 Karar
DAVA : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/07/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında dava dışı … sevk ve idaresindeki davalı şirkete ZMSS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan … plakalı aracın sebep olduğu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası neticesinde müvekkilinin yaralanıp sakat kaldığını, beden gücünü kaybettiğini, ömür boyu sürekli bakıma muhtaç olmasından dolayı bakıcı gideri oluştuğunu, kaza tespit tutanağında açıklandığı üzere kazanın oluşmasında müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, tazminatın ödenmesi için davalıya başvuruda bulunulduğu halde ödeme yapılmadığını beyan ederek, sürekli ve geçici maluliyet dönemine ilişkin tazminat tutarı ile bakıcı giderine ilişkin taleplerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete başvuruda bulunulmayıp hasar dosyasının oluşturulmadığını, trafik kazalarından doğan tedavi masrafları, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi süresindeki bakım, refakatçi ve yol giderlerinin SGK tarafından karşılanacağını, kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, dava açılmasına müvekkili tarafından sebebiyet verilmediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; davanın reddine, karar verilmiş davacı vekili bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilin geçirmiş olduğu kazanın tarihinin değiştirilmesinin davanın kısmen ıslahı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilin sunduğu ıslah dilekçesi davanın tamamen ıslahı olarak kabul edilse dahi ıslah işleminin geçerli olduğunu, verilen ıslah dilekçesi ile 13/07/2008 tarihli trafik kazasından dolayı değil 09/01/2007 tarihli başka bir trafik kazasından dolayı zararın olduğunun ortaya çıktığının belirtildiğini, bu nedenle ıslah dilekçesinde ıslah işlemi açıkça belirtildiğinden ayrıca bir dava dilekçesi verilmesine gerek duyulmadığını, taleplerinin zamanaşımına uğramadığını, 09/07/2007 tarihli kazaya ilişkin tramer kaydına dilekçe ekinde sunduklarını, bu olaya ilişkin hasar dosyası bulunup bulunmadığını sigorta şirketinden sorulmasını ayrıca aynı olayla ilgili Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına da yazı yazılarak 2008/8082 nolu soruşturma dosyasının celbini talep ettiklerini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, davalı sigorta şirketine trafik sigortası ile sigortalı bulunan dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, davacının sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile 13/07/2008 tarihinde çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle kalıcı maluliyet tazminatı ile bakıcı gideri talep edildiği, Mahkemesince alınan 08/05/2007 tarihli İstanbul ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda “davacının 13/07/2008 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı herhangi bir tıbbi belgesinin bulunmaması nedeni ile maluliyet tespitinin yapılamayacağı, yaralanmaları hakkında bir bilgi bulunmadığından iyileşme süresi hakkında da bir yorum yapılamayacağı” bildirilmiş, bunun üzerine davacı asil mahkemeye vermiş olduğu 21/07/2017 tarihli dilekçesi ile maluliyetinin 13/07/2008 tarihli kaza ile değil 09/01/2007 tarihli başka bir kaza sonucunda oluştuğunu, bu nedenle davasını tamamen ıslah edeceğini ve yeni bir dava dilekçesi vereceğini bildirmiş ancak HMK’nın 180. maddesi gereğince bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi sunmamıştır. Davanın tamamen ıslahını düzenleyen HMK’nın 180. maddesine göre; “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.”Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili tarafından verilen 21/07/2017 tarihli dilekçenin kısmi ıslah dilekçesi olduğunu belirtmiş ise de davacı asil tarafından verilen 21/07/2017 tarihli dilekçede açıkça davanın tamamen ıslah edileceği belirtildiğinden bu dilekçenin kısmi ıslah olarak kabul edilmesi taleple bağlılık kuralı gereği olanaklı değildir. Bunun dışında söz konusu dilekçede sadece tazminata konu olan kazanın tarihi belirtilmiş, kazaya karışan araç plakası, sürücüsü, kaza mahalli, kusur oranları, aracın sigortalı bulunup bulunmadığı, sigorta sözleşmesi ve poliçe bilgileri, bu kaza nedeni ile davacının şekilde yaralandığına ilişkin maddi vakıalar konusunda bilgi verilmemiş ve talep sonucu açıklanmamıştır. Bu nedenle 21/07/2017 tarihli dilekçenin yeni bir dava dilekçesi olarak kabulü mümkün değildir. Kaldı ki aynı dilekçede davanın tamamen ıslah edileceği belirtilerek bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi sunulacağı da açıkça belirtilmiştir. Bu durum karşısında kendi beyanı ile yeni bir dava dilekçesi vereceğini de belirten davacı HMK 108. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre mahiyetindeki bir haftalık süre içerisinde yeni bir dava dilekçesi vermediğine göre İlk Derece Mahkemesince açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya bir aykırılık yoktur.Bu nedenlerle HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubuyla 8,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/04/2019.