Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4862 E. 2021/74 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4862
KARAR NO: 2021/74
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/09/2018
NUMARASI : 2014/1351 Esas – 2018/856 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/11/2010 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile diğer sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpıştığı, çarpışmanın etkisi ile … plakalı araçta yolcu konumunda olan müvekkilinin yaralandığını, kaza neticesinde müvekkilinin kolundan ameliyat olarak koluna protez kemik takıldığını, kalp krizi nedeni ile kalbine pil takıldığını ve tedavi sonrası 29/11/2010 günü taburcu edildiğini bu şekilde ağır özürlü olarak daimi malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatı ile 500.00 TL bakıcı ücreti olmak üzere toplam 1,000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faiziyle beraber tahsilini talep ve dava etmiş; Islah dilekçesi ile talebini 107.739,88 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı… ait … plaka sayılı kamyonetin, müvekkili şirket nezdinde 28/12/2009-2010 vadeleri arasında zorunlu mali mesuliyet (Trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olup, tedavi giderleri ve maluliyet zararları için şahıs başına poliçe teminatının 150.000 TL ile sınırlı bulunduğunu, davacının taşikardi ve akut miyokard enfarktüs tanımlı kalp rahatsızlığının kaza sonucu oluşan yaralanması ile bağlantısı bulunmadığından doğrudan kaza sonucu oluşan yaralanmanın yol açtığı kalıcı iş gücü kaybının mevcut olup olmadığının belirlenmesini talep ettiklerini, davacının kalp rahatsızlığının kaza ile bağlantısı olmadığından ve kaza sonucu oluşan yaralanması ile ilgili olarak da tedavin tamamlanmış olmakla günlük aktivitelerini yapamayacak nitelikte bir araz söz konusu olmadığından bakıcı gideri talebinin dayanaktan yoksun olduğunu, maluliyetinin derecesi ve varlığı henüz tespit edilmiş olmadığından, talep yönünden müvekkili sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle ve maluliyetin tespitine kadar temerrütünden söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 107.736,88 TL maddi tazminatın 23/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ile sürekli iş görmezlik tazminatı ile bakıcı ücreti tazminatı talep edildiğini, bilirkişi raporu devamında sürekli iş görmezlik ve geçici iş görmezlik zararına ilişkin olarak ıslah talebinde bulunulduğu, 27/09/2018 tarihli celsede de davacı vekilince ıslah ile geçici iş görmezlikten kaynaklı talepte bulunduklarını, bakıcı gideri talebinin olmadığının açıklandığını, başlangıçta olmayan talebin ıslah yolu ile eklenmesinin olanaklı olmadığını, geçici iş görmezlik zararını da kapsar şekilde kabul kararı verilmesinin doğru olmadığını, bakıcı gideri talebi açısından da redde karar verilmemesinin doğru olmadığını, faiz açısından kalıcı maluliyet halinin ATK raporunun tebliği tarihi 16/11/2015 tarihinde bilinir hale geldiğinden bu tarihi izleyen 8 iş günü sonunun faiz başlangıcına esas alınması gerektiğini, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Faizin başlangıç tarihine yönelik istinafı değerlendirildiğinde; dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya herhangi bir başvuru yapılmadığına göre faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne değinen istinaf itirazı yerindedir.Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatı ile 500.00 TL bakıcı ücreti tazminatı olmak olmak üzere toplam 1,000,00 TL maddi tazminat talep etmiş, geçici iş göremezlik tazminatı ilgili bir talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik tazminatı da hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Islah dilekçesi ile 1.000,00 TL maddi zarara ilişkin talebin 107.736,88 TL ye çıkartıldığı ifade edilmekle, mahkemece sorulması üzerine 27/09/2018 tarihli karar oturumunda, ıslah ile birlikte geçici işgöremezlik tazminat talebinde bulunulduğu, bakıcı giderine ilişkin bir taleplerinin olmadığı açıklanmıştır. Mahkemece “bilirkişi raporunda davacı …’nın geçici iş göremezlik zararının 10.426,80 TL, sürekli maluliyet maddi zararının ise 97.310,08 TL olduğu, bu bağlamda toplam maluliyet zararının 107.736,88 TL olduğu, …. davacı tarafından sunulan 25/05/2018 tarihli dilekçe ile dava dilekçesi ile talep miktarının, dava dilekçesi ile talep edilen bakım giderine ilişkin maddi zararın geçici iş göremezlik olarak değiştirilerek arttırıldığı” kabul edilerek aktüer raporundaki hesaplamaya göre tazminata hükmedilmiştir. Oysa dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik tazminatı bakımından usulünce açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece dava dilekçesinde talep edilen tazminatlar hakkında ıslah dilekçesinde belirtilen miktarlar esas alınarak hüküm kurulması, ıslah dilekçesi ile talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da yerindedir.Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yaptığı tek taraflı bir irade beyanı ile olur ve tamamlanır. Feragatin geçerliliği için, bunun davalı tarafından kabul edilmesine veya feragate muvafakat etmesine gerek yoktur. Feragat sözlü yapılabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilir. Ancak feragat beyanının açık olması ve davacının beyanından onun gerçek amacının davadan feragat etmek olduğunun açıkça anlaşılması gerekir. Bunun yanında şarta bağlı feragat da geçerli değildir (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B. 6, C. IV, İstanbul 2001, s. 3544-3673).Davadan feragat, davayı geri almadan farklıdır. HUMK’nın 185/1. (HMK’nın 123.) maddesindeki davayı geri alma anlamında da kullanılan davadan vazgeçme ile davayı geri alan davacı, bununla talep sonucundan, yani hakkın özünden feragat etmemekte, sadece davasını geri almakta ve onu ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır. Davadan feragat, davalının rızasına bağlı olmadığı halde, davacının davayı geri alabilmesi için davalının rızası şarttır. Buna göre mahkemece, davacı vekilinin (dava dilekçesinde talep konusu yapılan) bakıcı giderine ilişkin bir taleplerinin olmadığı açıklamasına, bu yöndeki vazgeçmesine yönelik olarak davalı rızasının araştırılmaması, bu yönde davalının beyanını almaması doğru olmamıştır.Bu durumda davacı vekilinin 27/09/2018 tarihli karar oturumunda ki bakıcı giderine ilişkin bir taleplerinin olmadığı yönündeki beyanına göre bu talepten vazgeçtiği anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince duruşma günü belirlenerek davalı vekiline, bakıcı giderine ilişkin talebi bakımından vazgeçmeye muvafakati bulunup bulunmadığı konusunda beyanının alınması için meşruhatlı davetiye çıkartılması, muvafakat verilmesi halinde bakıcı giderine ilişkin talep için vazgeçme nedeniyle davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, muvafakat vermemesi ya da duruşmaya gelmemesi halinde ise sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/01/2021