Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4859
KARAR NO: 2020/4218
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2017/363 Esas – 2018/705 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Olayın davacı … üzerine taksi plakası olmadığından ticari araç alamaması ve taksi plakası olan davalı üzerine 2011 yılında bu aracın alınmasıyla meydana geldiğini, 2011 yılında … Den 2011 model … markalı aracı 30.750 TL bedelle satın aldığını, bu satış karşılığında da firma ile … ve … arasında 15 adet 2.050 TL bedelli senetler düzenlendiğini, aracın devrinin bir önemi kalmadığından ödenen bedelin ve araç adına yapılan tüm masraflar ile resmi giderlerinin yasal faiziyle birlikte taraflarına iade edilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı …’ye ait aracı teslim etmediğini, mahkemeden talep ettiği ihtiyati tedbir kararı ile araç üzerinde tedbir koydurduğunu, …’ye ait ticari taksinin yaklaşık 1.5 Ay çalışmasını engellediğini, 9.000 TL gelir kaydına sebebiyet verdiğini, davacının 2015 yılı mayıs ayı kira bedeli olan 4.300 TL’yi ödemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davacının davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın tüm borçlarının müvekkil tarafından ödendiğini ve senetlerin teslim alındığını fakat aracın süresinde teslim edilmediğini ve bu hususun gözden kaçırıldığını, davalının müvekkilden hiçbir hak ve alacağı kalmamasına rağmen sözleşmede kararlaştırıldığı üzere aracın müvekkile devir borcunu gerçekleştirmediğini ve yargılama esnasında beyan edilmesine rağmen gözden kaçırıldığını, aracın kira bedelinin ödenmediği iddiasının kötüniyetli olduğunu, davalı taksi kirası bedellerini vergi yükümlülüğünden kaçmak için banka hesabına yatırmayıp elden aldığını, davalının iş bu taksi plakasından elde ettiği ticari gelirleri vergi usul kanuna göre beyan vermemesi ve devleti vergi zayinine uğratması nedeniyle, davalıyı maliyeye şikayet etme haklarının baki olduğunu , davalı 1 yıl boyunca aracın kira bedelini almadığını iddia etmiş ve müvekkilin sadece senet bedellerini ödediğini savunduğunu ve bu savunmanın tamamen uydurma bir alt yapıya dayandığını, uydurma savunmaların mahkeme tarafından yeteri kadar irdelenmediğini ve tarafının mağdur edildiğini, davalı eğer bu süreçte taksi plakası kiralarını almamış ise bu konuyu yargıya taşımalı ve alacağının tahsilini sağlaması gerektiğini fakat müvekkili ile davalı arasında bu hususu destekler bir yazılı anlaşmanın olmadığını, yapılan yazılı anlaşma uyarınca araç bedeli tarafa ödenecek ve araç kira akdi sonunda tarafa verileceğini ve bunun aksi bir yazılı anlaşmanın mevcut olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, menkul mal satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen ilk kararın istinaf incelemesi sonucu Dairemizin 2017/91-96 Esas ve Karar sayılı kararı ile;”İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtilen adi yazılı belge üzerinde bilirkişi incelemesi talebi konusunda bir karar verilmemesi, dosyaya sunulan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik ara kararlar kurulması ve bundan rücu edilmediği halde bilirkişi incelemesinin yaptırılmaması, davalının isticvabına karar verilmesine rağmen, davalının isticvabının sağlanmaması ve buna yönelik ara karardan vazgeçilmemesi hususları dikkate alındığında; mahkemece, davanın sonucunu esaslı bir biçimde etkileyecek usul kurallarına aykırı davranıldığı gibi tarafların davanın esası ile ilgili olarak gösterdikleri deliller toplanmadan ve hiçbir değerlendirme yapılmadan karar verildiği HMK.’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın dava dilekçesine eklediği belge fotokopilerinden kira ödemelerinin 2014 ve 2015 yıllarına ait olduğu, sözleşmenin başlangıç tarihi olan 06/04/2011 tarihinden itibaren bu yıllara ait kira bedeli ödediğine ilişkin belge de ibraz etmediği, bu durumda davasını ispat edemediğinin anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince, Dairemizin gönderme kararı sonrası, davalı isticvabı sağlanmış, davacının imzasını taşıyan adi yazılı belge üzerinde Adli Tıp uzmanına inceleme yaptırılmış olup bilirkişinin, imzanın davacıya ait olduğunu tespit eden rapora göre, davacının imza inkarı iddiası ispatlanamadığı, davalının aracın bedeline yönelik senet bedellerinin ödendiğine dair kabulüne göre uyuşmazlık ticari taksi plakasının kirasına ilişkin olup davacının elden ödeme yapılmış olması beyanı, davalı tarafça kabul edilmedikçe yeterli olmayacağından ispatlanamayan davanın reddine dair hüküm kurulmasında isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/12/2020