Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4839 E. 2020/4209 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4839
KARAR NO: 2020/4209
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI: 2016/94 Esas – 2018/901 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/04/2015 tarihinde … plakalı araçla, … plakalı araçların çarpışması sonucunda … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, dava konusu kazada davalı … şirketinden sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu belirterek müvekkilinin oluşan maluliyeti sebebiyle şimdilik 1.000,00 TL’nin davalı … şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 18/04/2018 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesi ile bildirdiği 1.000,00 TL tazminat talebini 38.386,26 TL arttırarak geçici iş göremezlik alacağı olarak 9.156,26 TL, sürekli iş göremezlik alacağı olarak 30.230,00 TL olmak üzere toplam 39.386,26 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava öncesinde dava konusu kaza sebebi ile müvekkili şirkete başvurulduğunu, müvekkili şirketçe hasar dosyası açıldığını ve davalı tarafa 10.524,69 TL ödeme yapılmış olduğunu, tazminat tespitinde ödeme tarihi verilerinin dikkate alınması gerektiğini, davacının maddi tazminat talebinin aldırılacak olan Adli Tıp Raporu sonucu oluşacak oran üzerinden hesaplanması gerektiğini beyan ile davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece alınan kusur raporunda; davacının %0, davalı … şirketinin %25 ve dava dışı diğer sigorta şirketinin ise %75 kusurlu bulunduğunu, söz konusu zarar verenlerin kusurlarının toplamının %100 olduğunu, yerel mahkemece müşterek ve müteselsilen ilkesine ve talep artırım dilekçesine göre karar vermesi gerekirken davalının kusurunu dikkate alarak davanın reddine karar verdiğini, zarar verenler arasında müteselsil sorumluluk olduğunu, müteselsil sorumluluk kapsamında tüm sorumlulara beraber de dava açılabilir olduğunu, dava dilekçesinde bakıcı gideri talep edilmediğinden ötürü bakıcı giderlerin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece en kötü ihtimal olarak netice-i talebin ayrıştırması ve açıklattırılması gerekirken bu konuda red karar vermesinin yerinde olmadığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 13/04/2015 tarihinde … plakalı araçla, … plakalı araçların çarpışması sonucunda … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği, … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, … ATK 3. İhtisas Dairesinden alınan 12/06/2017 tarihli maluliyet raporunda davacının %5.0 (yüzdebeşnoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebileceği” düzenlenmiştir. Davalı tarafından 15/01/2016 tarihinde davacıya 10.524,69 TL ödeme yapılmış, davacı tarafından davalı aleyhine eldeki dava 28/01/2016 tarihinde açılmış olduğuna göre dava, 2918 Sayılı Yasa’nın 111. maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre geçmeden açılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde “güç kaybı nedeniyle tazminat” adı altında tazminat tazminat istenebileceği açıklanarak, bakiye zararın tazmini talep etmiş, bakıcı gideri tazminatı ilgili bir talebi olmamıştır. Mahkemece de ıslah ve aktüer raporundaki hesaplamaya göre tazminata hükmedilmiştir. HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, bakıcı gideri tazminatı bakımından usulünce açılan bir dava bulunmadığından mahkemece bu talep hakkında karar verilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davacının kaza tarihinden önce gelir getiren bir işte çalıştığının ispat edilemediği, dosya kapsamına göre kaza tarihinden önce öğrenci olduğu dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, davacının geçici iş göremezlik zararı bulunmamaktadır (Yargıtay 17. HD.’nin 2016/18255 E. ve 2019/7657 K. , 2016/12688 E. ve 2019/6378 K., 2016/2455 E. ve 2019/1005 K. sayılı kararları). 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK’nın 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; dava dışı … plakalı motosiklet sürücüsü … % 75 oranında ve … plakalı motosiklet sürücüsü … % 25 oranında kusurlu olup, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan dava dışı araç sürücüsü ve işleteni zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince … plakalı motosikletin ZMMS sigortacısı davalının zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken, sigortalayan dava dışı sürücünün kusuru oranında değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerindedir. Bu kabule göre de; aktüerya bilirkişi raporunda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatı 42.872,29 TL’den davalı … şirketinin yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş tutarı olan 12.642,32 TL’nin düşümü ile bakiye sürekli iş göremezlik zararı 30.230,00 TL açısından açılan davanın kabulüne, geçici iş göremezlik talebinin reddine karar vermek gerektiğinden HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının davalı …’ye karşı açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜNE, 30.230,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 28/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 2- Davacının fazlaya ilişkin 9.156,26 TL geçici iş göremezlik talebinin reddine, 3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 2.065,00 TL ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harç ile 132,00 TL ıslah harcı toplamı 161,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.903,80 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 29,20 TL peşin harç ve 132,00 TL ıslah harcı toplamı 190,40 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, fotokopi ve adli tıp kurumu masrafı ile bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.560,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre 1.184,12 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen kısım üzerinden Daire karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.534,50 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden red edilen kısım üzerinden Daire karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, 8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2020