Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4823 E. 2021/455 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4823
KARAR NO: 2021/455
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/09/2018
NUMARASI: 2016/561 Esas – 2018/972 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 17/05/2015 tarihinde Adıyaman-Kahta karayolunda … istasyonu yakınında meydana gelen zincirleme kaza sonucu tescilsiz olan … marka motosiklette yolcu olan müvekkillerinin oğlu …’ın vefatı ile desteğinden yoksun kaldıklarını, kazaya yol açan motosikletin tescilsiz olduğunu ve bu nedenle davalı … Hesabının tazminattan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve kaza tarihi olan 17/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi, uygun görülmediği takdirde yasal faiz işletilmek üzere her bir müvekkili lehine şimdilik 500,00 TL den toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacıların, davadan önce müteveffa …’ın desteğinden yoksun kaldıklarından bahisle müvekkili kuruma başvuru yapıldığını ve tüm zararlarının karşılandığını, bundan sonra ise davacıların ek tazminat talebi ve sebebine dair bir taleple müvekkili şirkete başvuruda bulunmadıklarını, müvekkili kurumun üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve davacıların tüm zararlarının karşılandığını, müvekkilinin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespitinin gerektiğini, kazaya sebebiyet veren aracın 50 cc altında motosiklet ise bu durumda müvekkili kurumun söz konusu kazada oluşan maluliyetten sorumlu bulunamayacağını, kazaya sebebiyet veren ve sigortasız olduğu iddia edilen araç sahibi ve sürücüsüne davanın ihbarını, hatır taşımasının varlığı halinde hesaplanacak tazminatta indirime gidilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun varlığı halinde, bu hususun da ayrıca indirim sebebi olduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı … için 41.095,18 TL, davacı … için 33.565,07 TL, maddi tazminatın 11/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının kısmen usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteveffanın şoförün alkollü olduğunu bilmesi ve kask takmaması nedeniyle indirim uygulandığını ancak kazanın alkolün etkisiyle olup olmadığı ve kask takıp takmadığı tespit edilmediğinden mahkemece müvekkillerin tazminatından %30 takdiri indirim yapılmasının kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemenin yaptığı indirimin takdiri olduğunu, bu nedenle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal olmadığını, takdiri indirim nedeni ile vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, davalı tarafın istinaf taleplerinin dayanağı bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde kazaya sebebiyet veren motosikletin tescilsiz olduğunun yazılı olduğunu, mevzuata göre tescilsiz olan bir aracın sigortalanmasının hukuken mümkün olmadığını, tescilsiz araçların trafik sigortası yaptırma imkanının bulunmadığını, davaya konu kaza ile …’nın sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığından müvekkil kuruma husumet yönetiltilemeyeceğini, kazaya sebebiyet veren araçlardan … plakalı araç … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olup davanın … Sigorta A.Ş.’ye ihbarının gerekli olduğunu, … Sigorta A.Ş. tarafından davacılara ödenen 19.012,97 TL’nin müvekkil kurumun sorumlu tutulduğu tazminattan mahsup edilmediğini, müteveffanın kaza sırasında yolcu olarak bulunduğunu, tescilsiz motosikletin kusuruna dayanılarak tazminat talep edildiğini, tescilsiz motosiklet sürücüsünün kusur oranına göre müvekkili kurumun hesaplanacak tazminattan bu kusur oranı ile sorumlu olacağını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespit edilmediğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespiti ATK tarafından yapılması talep edilmiş olduğu halde kusur raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, hatır taşıması nedeniyle hesaplanacak tazminatta indirime gidilmesi gerektiğini, destekten yoksun kalma zararı hesaplamasında TRH-2010 tablosunun kullanılması halinde uygulanacak teknik faizin 1,8 olması gerektiğini, ayrıca ölenin yetiştirme giderinin davacıların gelirinin %5’i olarak hesaplanmasını kabul etmediklerini yetiştirme giderinin payının %10 olarak dikkate alınması gerektiğini ve her iki davacının gelirinden ayrı ayrı düşülmesi gerektiğini, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyoneti ile Adıyaman ili istikametinden Kahta İlçesi istikameti yönünde seyri sırasında aynı istikamete sağa sola zikzak çizen sürücü …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklete arka kısımlarına çarpması ve karşı şeride geçip şarampole girmesi sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiği olayda motosikletin arka kısmında yolcu olarak bulunan …’ın olay yerinde vefat ettiği, akabinde Adıyaman’dan hasta bırakarak Kahta İlçesi İstikametine dönen … plakalı ambulansın kazaya müdahale etmek için kaza mahallinde durduğu esnada yine aynı istikamete giden … plakalı otomobilin ambulansın sağ arka çamurluk ve kapı kısımlarına çarpıp kaza mahallinde vefat etmiş olan ve yol içerisinde duran …’ın üzerinden geçmesi neticesi 4 araçlı ölümlü ve yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesine göre, motosiklet: azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 santimetreküpten fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır. Aynı Kanun’un 103. maddesinde motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu düzenlenmiştir.Anılan düzenlemeler gereği, müteveffanın sürücüsü olduğu motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı …’nın bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yatırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabileceği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilebilmesi için bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. ZMSS Genel Şartları’nın A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı haller arasında sayılmıştır. Somut olayda; trafik kazası tespit tutanağına ve istinaf aşamasında müzekkere yazılarak getirtilen ve incelenen Kahta C. Başsavcılığının 2015/979 soruşturma numaralı soruşturma dosyası içeriğine göre, kazaya karışan araç “…” marka tescilsiz motosiklet olarak belirtilmiş ise de mevcut bilgilere göre trafik sigortası yaptırılması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı …’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; araçla ilgili tespitlerin de yer aldığı Kahta C. Başsavcılığının 2015/979 soruşturma numaralı soruşturma dosyası içerisinde olay yeri fotoğraflarını içeren cd ile kamera görüntülerini içeren CD bulunduğu anlaşıldığından fotoğraflar ve kamera görüntüsü üzerinden uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp araç motor silindir hacminin belirlenmesi, silindir hacminin 50 cm küpün üzerinde/trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davalı …’nın sorumlu olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. ve 85/1.maddelerine göre trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan dava dışı araç sürücüsü, işleteni ve zmms sigortacı (sigortalı değil ise …) zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, kaza tarihinde uygulanması gereken BK’nın 141 vd. maddeleri gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalının zararın tamamından sorumlu tutularak karar verilmesinde (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı kararı); yine kazada ölen desteğin araçta yolcu konumunda olması nedeniyle desteğin kazanın meydana gelmesinde kusurundan söz edilemeyeceğine göre ATK’dan kusur raporu alınmamış olmasında; hükme esas alınan aktüerye bilirkişi raporunda kaza tarihine göre yeni ZMMS genel şartları yürürlükte bulunmadığından tazminat hesabında 1,8 teknik faiz uygulanmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu yönlere değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Kaza tarihinde desteğin 18 yaşını geçmiş olması nedeni ile tazminattan yetiştirme gideri düşülemez. Nitekim hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda da yetiştirme gideri düşülmediği görülmüştür. Bu nedenle davalı vekilinin tazminattan %10 oranında yetiştirme gideri düşülmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Kahta C. Başsavcılığının 2015/979 soruşturma numaralı soruşturma dosyası kapsamında alınan motosiklet sürücüsü …’ın ve diğer tanıkların ifadelerinden müteveffanın gezip eğlenmek amacı ile motosiklete bindiği anlaşıldığına göre davacının yolcu olarak taşınmasının hatır taşımacılığı kapsamında olduğu kabulü ile hesaplanan maddi tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmamış olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin müterafik kusur indirim oranına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde dosya kapsamı ve özellikle Kahta C. Başsavcılığının 2015/979 soruşturma numaralı soruşturma dosyası içeriğine göre gerek müteveffanın ve gerekse dava dışı tescilsiz motosiklet sürücüsü …’ın aracı kullandığı esnada keyif verici madde niteliğinde bali çektiği dolayısıyla müteveffanın sürücünün uyuşturucu madde etkisi altında araç kullandığını bildiği anlaşıldığına göre mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılmasında bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları dikkate alındığında uygulanması gereken müterafik kusur oranı %20 olup Mahkemece %30 oranında indirim yapılması; Yine TBK’nun 52. maddesi gereği hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğundan, davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinin göz önüne alınmayışı doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10536 Esas – 2019/4385 Karar, 2016 /18287 Esas – 2019/7224 Karar sayılı ilamları). Yargılama sırasında davalı … tarafından davanın … Sigorta A.Ş’ye ihbarı yönünde açık bir talebi bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın … Sigorta A.Ş’ye ihbar edilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ancak cevap dilekçesinde davanın … ile ismini bildirmediği araç sahibine ihbarı talep edilmiş olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince bu talep hakkında herhangi bir karar verilmemiş, davalıya ilgili kişilere davayı ihbar etme imkanı tanınmamıştır. Davalıların dava sonunda ödeme yapmaları halinde rücu haklarının bulunduğu gözetilmek suretiyle HMK’nın 61.vd. maddelerine göre usulüne uygun ihbar dilekçesinin sunulması halinde, davanın ihbarı yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, bu işlem yapılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru olmamıştır. Kazaya karışan … plakalı kamyonetin ZMMS sigortacı olan … Sigorta A.Ş. tarafından davacılara ödenen destekten yoksun kalma tazminat tutarının güncellenmiş tutarının hesaplanan tazminattan düşülmemiş olması da eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar ile davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/03/2021