Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4813 E. 2020/4075 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4813
KARAR NO : 2020/4075
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI : 2018/90 Esas 2018/908 Karar
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın sürücünün alkollü ve tam kusurlu olarak dava dışı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigortalı olan … plakalı araçla 01/07/2017 tarihinde çarpışması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazada hasarlanan … plakalı aracın kasko sigortacısı … şirketinin ihtiyari … sigortacısı olması nedeniyle müvekkili sigorta şirketine müracaat ile ZMMS poliçe limiti dışında kalan 114.813,00 TL ödenmesini talep ettiğini ve bu şirkete 19/10/2017 tarihinde bu miktarın ödendiğini, kazaya tam kusur ile ve 1.33 promil alkolle araç kullanan sürücü …’in neden olduğunu İMMS Genel Şartları 4. maddesi kapsamında müvekkilinin sigortalısı davalıya rücu hakkına sahip olduğunu belirterek müvekkilince ödenen 114.813,00 TL tazminatın ödeme tarihi 19/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin sahip olduğu aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğu iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, müvekkilinin salt alkollü olmasının kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği anlamına gelmeyeceğini, kazada hasar gören araç için talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 114.813,00 TL tazminatın 19/10/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur yönünden yapılan incelemenin objektif kriterlere dayanmadığını, müvekkilinin alkol almış olmasının somut olay bakımından zararın meydana gelmesinde münhasıran etkili olmadığını, raporda bir takım veriler sunularak kazanın meydana gelmesine münhasıran sürücünün alkollü olmasının etkili olduğu kanaati bildirilmiş ise de bu verilerin genel geçer nitelikte olduğunu, müvekkilinin durumunun dikkate alınmadığını, raporu kabul etmediklerini, davacının ödenen tazminat miktarı hususunda kendilerine rücu hakkı bulunmadığını, sigortalı aracın çarpmasına maruz kalan araçta meydana gelen zararın ne olduğunun hesaplanması gerektiğini, hazırlanan raporun mahkemenin 03/07/2018 tarihli celsede belirtildiği şekilde hesaplamayı içermediğini, raporun sadece davacı iddiaları doğrultusunda düzenlendiğini, araç üzerinde keşfen inceleme yapılmak suretiyle aracın pert edilip edilmediği, onarım bedelinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespit edilebileceğini, bu yönden itirazlarının değerlendirilmediğini, 365.000,00 TL bedele satın alınabilecek bir araçta 142.813,00 TL bedelli bir hasarın oluşabileceği şekilde kazanın meydana gelmediğini, aracın 1/3 oranında hasar görebileceği bir kazanın söz konusu olmadığını, raporu bu yönleriyle kabul etmenin mümkün olmadığını, tüm itirazları gözardı edilerek verilen kararın bozularak ortadan kaldırılmasını, davanın usulden ve esastan reddedilmesini talep etmiştir. Dava, poliçe genel şartlarına göre teminat dışı ödemenin rücuen sigortalıdan tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davalı şirkete ait … plakalı aracın davacı … şirketine 30/12/2016- 2017 vadeli genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olup ekinde ihtiyari mali mesuliyet teminatının da bulunduğu anlaşılmıştır. Poliçede sigorta ettirenin davalı şirket olduğu görülmektedir. Sigortalı aracın 01/07/2017 tarihinde sürücü …l sevk ve idaresindeyken kendi aracının sağ yan kısımlarıyla … kasko sigortalı … plakalı araçla çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği kaza tespit tutanağından anlaşılmıştır. Olay sırasında sigortalı aracı kullanan sürücünün alkollü olduğu tespit edilmiştir.Davacı kasko sigorta şirketi davalı … ettirene karşı, sigorta ettirenin aracının sürücüsünün alkollü araç kullanımı nedeniyle sebebiyet verdiği kazada 3.kişiye kasko sigortası olan … Sigortadan poliçe limitinde ödenen hasar tazminatının yeterli olmaması nedeniyle kalan kısım olan 114.813,00 TL’nin ihtiyari mali mesuliyet sigortası genel şartları gereği teminat dahilinde olan hasar ile ilgili karşı aracın kasko sigortacısı olan … A.Ş.’ye ödenmiş olması nedeniyle motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartlarının tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucu doğuran haller başlıklı maddesi kapsamında rücuen tazminat talep etmektedir. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi uyarınca tazminat yüklülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri sürümeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir.Davaya konu kazanın sürücünün sadece alkollü olması nedeniyle münhasıran alkole bağlı meydana gelip gelmediğinin tespiti açısından Yargıtay’ın yukarıda belirtilen içtihatları doğrultusunda içerisinde nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi heyetinden mahkemece rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması karşısında bu hususa ve kusura değinen istinaf talebi yerinde değildir. Aynı raporda aracın toplam hasar bedeli 142.813,00 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak bilirkişi raporunda araçtaki hasarın miktarına ilişkin değerlendirme yapılmış ise de aracın ağır hasarlı olup olmadığı, tamirinin ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığı, sovtaj bedeli ve tenzili gerekip gerekmediğinin tespitinin yapılmadığı görülmüştür. Bu hususları değerlendirmeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamıştır.O halde Mahkemece önceki raporu düzenleyen bilirkişiden tüm dosya kapsamı, fotoğraflar, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, araç ruhsatı vs. göz önünde bulundurularak kazaya karışan sigortalı aracın hasar durumu ile kazayla uyumu, aracın ağır hasarlı olup olmadığı, oranımının ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığı, olay tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj bedeli ve tenzili gerekip gerekmediği, aracın onarılması halinde gerekli onarım giderinin ne kadar olacağı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/12/2020