Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/476 E. 2020/316 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/476
KARAR NO: 2020/316
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI: 2016/277 Esas – 2017/927 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffanın 26.07.2014 günü davalı tarafından KTKZMS Sigortası ve Kasko poliçesi ile sigorta yapılmış … plaka sayılı araç ile Altınşehir yönüne doğru gitmekte iken … Mah., Güney Yan yol … Köprüsü üzerinde plakası belirlenemeyen başka bir aracın sıkıştırması sebebiyle kontrolünü kaybederek orta refüjlere çarpması ile meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, müteveffanın olayda kusuru bulunmadığını, (hiçbir şekilde kusuru olduğunu kabul anlamına gelmemekle beraber) kusuru olmuş olsaydı bile geride kalan eşi ve çocuklarının destekten yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sigorta poliçesi ile güvence altında olan şimdilik 1.000’er TL toplam 3,000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Kanunu’na göre kendi kusuru ile ölümüne neden olan sürücünün yakınlarının talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde kusur tespitinin Adli Tıp Kurumunca yapılarak aktüer hesaplamalarının yapılması gerektiğini müvekkil şirketin temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kabulü ile davacı … için 148.490,17 TL; davacı …’a velayeten … için 17.639,53 TL; davacı …’a velayeten … için 21.562,67 TL maddi tazminatın (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) temerrüd tarihi olan 15/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirkete 05/08/2013 -2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, şirketinin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.ve 85. maddelerine göre trafik sigortaları işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldığından, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene düşen bir sorumluluk bulunmadığını, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsü olan ve … plakalı aracı kullanan müteveffa … %25 oranında kusurlu bulunduğunu ancak sigortalı aracın kusurunun %25 olduğu kabul edilmiş olmasına rağmen aktüer raporunda hesaplama kısmında davacılara ödenecek olan tazminat tutarını hesapladıktan sonra kusura göre ödenebilecek tutarı oranlanırken %25 kusura göre oranlaması gerekirken sanki sigortalı araç sürücüsü %75 kusurluymuş gibi %75 kusur oranına göre oranlanarak davacılara ödenecek tazminatın hesaplandığını buna göre verilen kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere itiraz verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı sigorta şirketine sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın müteveffa …’un yönetiminde iken 26/07/2014 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında …’un vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır. Kaza ile ilgili savcılık aşamasında aldırılan Adli Tıp Kurumu raporuna göre destek … kusurlu, mahkemece aldırılan rapora göre ise desteğin kusur oranının %25 olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Mahkemece bu kusur oranı üzerinden davacıların destek tazminatlarının aktüer bilirkişi aracılığıyla tespit ettirildiği ve bilirkişi raporlarının tebliğ edildiği ve davalı vekilin bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı vekili tarafından yargılama safahatı süresince kusur oranlarına ve aktüer bilirkişi raporuna ilişkin bir itiraz ya da talepte bulunmamıştır. Bu durumda HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde bilirkişi raporları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan aktüer bilirkişi raporuna ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınamayacaktır. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 12.821,26 TL karar harcından peşin alınan (31,40+3.175,00 TL) 3.206,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.614,84 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca davac … bakımından tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak, diğer davacılar bakımından ise kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/02/2020