Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4677 E. 2018/1844 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4677
KARAR NO : 2018/1844
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI : 2016/1126 Esas 2018/493 Karar
DAVA : Trafik Kasko Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkiline ait kamyonun davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu aracın 24/09/2015 tarihinde park halinde iken kimliği belirsiz kişi veya kişilerce çalındığını, Boyabat Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/1768 soruşturma nolu dosyasında aracın çalındığına dair soyut bir iddia dışında başka bir emare olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin karara itiraz ettiğini ancak itirazın reddedildiğini, müvekkilinin davalı sigorta şirketine rizikonun gerçekleştiğini ihbar ettiğini, davalı sigorta şirketi tarafından rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğinden bahisle teminat altına alınan araç bedelini ödemeyi reddettiğini belirterek araç bedelinin tespiti ile iş bu araç bedelinin davalı sigorta şirketine ihbar tarihi olan 11/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde: Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davaya konu aracın rehin kaydı incelendiğinde dain-i mürtehinin dava dışı … olduğundan sigorta tazminatı talep etme hakkının öncelikli olarak rehin hakkı sahibinde olacağını, dain-i mürtehinin davaya ve ödemenin davacıya yapılmasına kayıtsız şartsız muvafakat etmesi gerektiğini, rizikonun gerçek bir hırsızlık sonucu gerçekleştiğini ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğunu, aracın çalınması nedeniyle tazminat ödemesi yapılması için gereken şartların oluşmadığını, davacının ihbar tarihinden itibaren ticari reeskont faizi talebinin yersiz olduğunu belirterek gerçek olmayan hasara ilişkin talepler içeren haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından: “Aktif husumet yokluğundan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Müvekkili adına kayıtlı … plakalı kamyonun davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu aracın park halinde iken kimliği belirsiz kişi veya kişilerce çalındığını, dava konusu araç kaydı üzerinde borç ve rehin sözleşmesi uyarınca . .. lehine 40.000,00 TL bedelli rehin şerhi bulunduğunu, müvekkilinin davalıya rizikonun gerçekleştiğini ihbar ettiğini, davalının rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğinden bahisle teminat alınan araç bedelini ödemeyi reddettiğini, bunun üzerine rehin alacaklısına ihtarname keşide edilerek, davaya muvafakatlerinin olup olmadığının, aracın alım satımından kaynaklanan alacaklarının olup olmadığı var ise toplam tutarın müvekkiline bildirilmesinin istenildiğini, rehin alacaklısının cevabi ihtarnamesinde araç satışı nedeniyle 10.600,00 TL’lik alacağının devam ettiğini, araç bedelinin 10.600,00 TL’sinin taraflarına ödenmesi hususu açılacak davada belirtilmek ve karar ile teminat altına alınmak kaydı ile araç bedeli için dava açmalarına muvafakatlerinin olduğunu beyan ettiğini, dava şartı niteliğindeki eksikliği gidermenin mümkün olmasına rağmen yerel mahkemenin HMK 115/2. maddesinde yer alan hüküm uyarınca müvekkiline rehin alacaksının muvafakatine ilişkin bilgi ve belgeyi sunmak için kesin süre vermediğini, yerel mahkemenin tamamen varsayıma dayalı olarak muvafakatinin olmadığına karar vermesinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını belirterek ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
Dava, trafik kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemlidir.TTK’nın 1456/1. maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” denilmektedir. Aynı kanunun 1456/2. maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski haline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Öte yandan TMK’nın 879. maddesine göre, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gereklidir.
Bu durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain-i mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın dain-i mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Yarıgtay’ın yerleşik içtihatlarında benimsenmiştir. Somut olayda, davacıya ait aracın trafik kaydında dain-i mürtehin sıfatı bulunan dava dışı … davacının noter kanalıyla gönderdiği ihtarnameye karşı “10.600,00 TL alacağının tarafına ödenmesi hususu açılacak davada belirtilmek ve karar ile teminat altına alınmak kaydı ile araç bedeli için dava açmalarına muvafakatlerinin olduğunu” cevabi ihtarname ile bildirmiştir. Rehin hakkı sahibinin bu beyanının muvafakat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü … şartlı bir şekilde muvafakat beyanında bulunmuştur. Hal böyle iken dain-i mürtehinin muvafakat vermiş olduğu kabul edilemeyeceğinden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiş ve aşağıdaki karara varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/05/2018 tarih, 2016/1126 Esas – 2018/493 Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca, ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken harç peşin yatırıldığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/12/2018