Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4676 E. 2020/4145 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4676
KARAR NO : 2020/4145
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/11/2017
NUMARASI : 2015/821 Esas -2017/944 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili davası ile müvekkili şirkete ZMM sigortası kapsamında sigortalı olan davalı tarafın işleteni ve ruhsat sahibi olduğu … plakalı aracın 02/01/2014 tarihinde … plakalı araç ile kazaya karıştığını, sürücüsü ve plakası belirlenemeyen bir aracın Topkapı istikametinde seyrederken sol şeritten aniden fren yapması ve yine aynı istikamette seyreden bu araca çarpmamak için ani fren ve sağa manevra yapan müvekkili şirkete sigortalı aracın sağ arka teker çamurluk kısmına yine aynı istikamette sağ şeritten fren yaparak gelmekte olan … idaresindeki … plakalı aracın sağ yan alt kısmına çarparak sürüklenmesi ve yaya kaldırımına fırlatması sonucunda iki ağaca çarparak hasarın meydana geldiği, plakası belirlenemeyen aracın olay yerini terk ettiği, davalı şirketin işleteni ve ruhsat sahibi olduğu aracı sevk ve idare eden … kusurlu olduğunu, bunun yanı sıra … ehliyetsiz olduğu, dava dışı … plakalı aracın kasko sigortacısı olan … A.Ş.’ye 18/07/2014 tarihinde 12.555,00 TL hasar tazminatı ödendiğini, oluşan hasarda rücu koşullarının oluştuğu bu miktarın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinin başlatıldığını, takibe itiraz edildiği belirterek itirazın iptaline takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabı ile dava ve talebin yerinde olmadığını, müvekkilinin önündeki aracın ani fren yapması üzerine vurmamak ve zincirleme kazayı önlemek için sağ şeride geçmek istediğini ve bu arada … plakalı araca çarptığını, kazanın oluş şekli incelendiğinde müvekkili şirkete ait aracın kusurunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalının İstanbul …. İcra müdürlüğünün … sayılı takibe yönelik itirazının kısmen iptaline takibin, 12.555,00 TL üzerinden devamına bu bedele takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına fazla talebin reddine, %20 inkar tazminatının koşulları bulunmadığı nedenle reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yaşanan olayda alınan rapor ve dosya içerisindeki belgelerde de müvekkiline ait aracın kazanın yaşanmasında kast veya ağır kusurunun olduğunu gösterir herhangi bir veri bulunmadığını, davalının müvekkiline rücu edebilmek için öne sürdüğü, aracın ehliyetsiz şahıs tarafından sevkedildiği yönündeki beyanında haklı olmadığını, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere sürücünün sırf ehliyetsiz olması bu hakkı ortaya çıkarmaya yetmeyeceğini ve sırf ehliyetsiz olmanın kazanın oluşumuna doğrudan sebebiyet vermediğini ve buna dayanarak hüküm kurulamayacağına dikkat çektiğini, yaşanan olay neticesinde tutulan kaza tespit tutanağında herhangi bir kusur dağılımı yapılmadığını, davalının buna rağmen … plakalı aracın kasko sigortacısının yaptırmış olduğu tespiti ve kusuru baz alarak ödeme yaptığını, fakat kazaya esas olarak sebebiyet veren ve ödenen tazminatın asıl sorumlusunun, plakası belirlenemeyen araç olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkiline ait araç sürücüsünün %50 kusurlu olduğunun ifade edildiğini, kusur durumunun tespitiyle ilgili olarak bu denli yetersiz ve gerekçesiz olması sebebiyle yeniden bir bilirkişi raporu alınması gerekmekteyken bu haliyle hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi Genel Şartlarının (tazminatın azaltılması ve kaldırılması sonucunu doğuran haller) başlıklı B.4.c maddesinde tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetname haiz olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda vukua gelmiş ise sigortacının bu hususu zarar görenlere karşı ileri süremeyeceği ve fakat ödemede bulunduktan sonra tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Poliçede yer alan bu şart esasen Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi düzenlemesinin poliçeye aksettirilmiş bir hükmüdür. Sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarı, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirlenir.Zorunlu trafik sigorta şirketi ehliyetsiz araç kullanılması sebebine dayanarak kendi sigortalısına onun veya sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında rücu edebilir.Somut olayda davacı sigorta şirketi, karşı aracın onarım ve tamir masrafları için 3. kişiye yaptığı ödemenin, sigortalı araç sürücüsünün ehliyetnameye sahip olmaması nedeniyle rücuan tahsilini talep etmiş olmasına, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur-hasar bilirkişi raporunda ehliyetsiz olan sigortalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Yasa’nın 56/1-A ve 56/1-C maddelerini ihlalden %50 oranında kusurlu olduğunu tespit edilmiş olmasına (kaza tespit tutanağı da aynı kuralları ihlalden kusurlu olduğu) ve bu kusur oranına göre belirlenen rücu edilecek maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 857,63 TL istinaf karar harcından peşin alınan 165,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 692,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/12/2020