Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4610 E. 2020/4050 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4610
KARAR NO : 2020/4050
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI : 2016/88 Esas – 2018/862 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 02/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 03.01.2016 tarihinde davalı sigorta tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalı davalı … maliki diğer davalının sürücüsü olduğu … plakalı aracın davacıların desteği … çarparak ölümüne sebep olduğunu, kazanın oluşumunda davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu belirterek şimdilik davacı … için 50.000,00 TL manevi, 250,00 TL maddi, … için 25.000,00 TL, 250,00 L maddi, … için 25.000,00 TL manevi, 250,00 TL maddi tazminatın sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın müvekkili tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin sorumluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru gerçek destek zararı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinen itibaren sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; … kazaya karışan … plakalı aracın işleteni, diğer davalının ise aracın sürücüsü olduğunu, kaza tespit tutanağı ile dosyadaki delillere göre olayın oluşumunda müvekkillerinin bir kusuru bulunmadığını, davacıların desteğinin kaza yerinde yaya geçidi bulunmasına rağmen geçidi kullanmayarak karşıya geçmesi nedeni ile kazanın meydana geldiğini, destek tazminatının SGK tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların maddi tazminat davasının ıslah edilmiş şekli ile kabulü ile; davacı … için 80.670,00 TL, davacı … için 2.771,00 TL, … için 981,00 TL tazminatın ayrı ayrı davacılara verilmek üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, her bir davacının alacağının 250,00-TL’lik kısmına sigorta şirketi yönünden dava tarihi, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 03.01.2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, alacağın bakiye kısmına ise ıslah tarihi olan 14.03.2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı … için takdiren 10.000,00-TL, … için 3.500,00-TL, … için 3.500,00-TL manevi tazminatın ayrı ayrı kaza tarihi olan 03.01.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 02.02.2018 tarihli dilekçelerinde Adli Tıp Kurumu kusur raporuna itiraz ettiklerini ve raporda belirlenmiş kusur oranlarının hatalı olduğunu, asli ve tam kusurlu olanın davalı araç sürücüsü … olduğunun belirttiklerini, ilk derece mahkemesi kusur raporuna itirazlarını ve dosya içerisindeki Bakırköy 49. Asliye Caza Mahkemesinin 2016/44 E sayılı dosyasından alınan 23.02.2016 tarihli kusur raporunu dikkate almadan karar ihdas ettiğini, davaya konu kazada davalı sürücü … asli ve tam kusurlu olup, ilk derece mahkemesi bu yönde gerekli ve yeterli inceleme yapmaksızın karar verdiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının da eşini ve babalarını genç/küçük yaşta kaybeden davacılar için düşük kaldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davaya konu aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/44 Esas sayılı dosyasında hükme esas alınan 19/04/2016 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi bilirkişi raporuna göre sürücü …’nın ‘ tali derecede, müteveffanın asli derecede kusurlu olduğu, mahkemece aldırılan 25/01/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü …’nın %40 , müteveffanın ise % 60 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının, kaza tespit tutanağı ve birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük belirlendiği kanaatine varıldığından, davacıların bu yöne değinen istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın kaldırılarak manevi tazminat miktarlarının davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için ise 10.000,00 TL olarak belirlenmesi karar verilerek bu yönde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ileYukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davacıların maddi tazminat davasının ıslah edilmiş şekli ile kabulü ile; davacı … için 80.670,00-TL, davacı … için 2.771,00-TL, … için 981,00-TL tazminatın ayrı ayrı davacılara verilmek üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, her bir davacının alacağının 250,00-TL’lik kısmına sigorta şirketi yönünden dava tarihi, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 03.01.2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, alacağın bakiye kısmına ise ıslah tarihi olan 14.03.2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 2-Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı … için takdiren 20.000,00-TL, Tuğba için 10.000,00-TL, Kenan için 10.000,00-TL manevi tazminatın ayrı ayrı kaza tarihi olan 03.01.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Alınması gereken 8.499,26 TL harçtan peşin alınan 344,12-TL peşin harç ve 286,00-TL ıslah harcının mahsubu ile 7.869,14 TL harcın 5.766,86 TL’sini davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, bakiye 2.102,27 -TL’nin ise davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacılar tarafından yatırılan 29,20-TL başvuru harcı, 344,12-TL peşin harcı ve 286,00-TL ıslah harcının olmak üzere toplam; 659,32-TL davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 5-Davacılar tarafından yapılan 900,00-TL bilirkişi ve maddi tazminat için yapılan yargılama gideri olan takdiren 350,00-TL posta masrafı toplam; 1.250,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, hesaplanan 10.863,76 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine,10-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 119,35 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca manevi tazminat yönünden kesin, HMK.’nın 346/2. maddesi gereğince maddi tazminat yönünden temyiz yolu açık olmakla kararın tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.02/12/2020