Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4423 E. 2018/1793 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4423
KARAR NO : 2018/1793
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/06/2018
NUMARASI : 2017/516 Esas 2018/695 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının sigortalısı olan … plakalı araç tarafından 19/05/2016 tarihinde …e ait …plakalı araca çarpmak suretiyle İstanbul İlinin Eyüp İlçesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, temlik edenin aracında oluşan değer kaybının ekte sunulan bağımsız eksper tarafından düzenlenen 04/05/2017 tarihli eksper raporuyla tespit edildiğini, buna göre kaza nedeniyle araçta en az 11.700,00 TL değer kaybı meydana geldiğini, temlik edenin aracında oluşan değer kaybı sebebiyle oluşan alacağın müvekkile temlik edilmekle bu alacağı talep ve dava haklarının müvekkile geçtiğini, sigorta şirketinin kaza sebebiyle oluşan her türlü zararı karşılamakla mükellef olduğundan oluşan değer kaybının da tazmin edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını beyanla, kaza sebebiyle oluşan değer kaybı için 11.700,00 TL ve bunun tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 354,00 TL olmak üzere toplam 12.054,00 TL alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 654,00 TL’sinin (354,00 TL tutarındaki kısmı ekspertiz ücreti ve 300,00 TL tutarındaki kısmı şimdilik değer kaybı alacağı olmak üzere) ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden ve kaza tarihinde kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde sözü edilen … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde 25188134 nolu Karayolları Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müvekkil şirketin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle belirlenen teminatlarla ve sigortalısının kazadaki kusur oranı ile sınırlı olduğunu, ayrıca sigortalısının sorumluluğunun daha fazla olsa dahi teminatın aşılamayacağını, bir başka deyişle poliçe azami teminatlarının muaccel borçlar olmayıp ödenebilecek azami teminat tutarını ifade ettiğini, sigortalının kusurunun bulunmaması halinde müvekkil şirketin sorumluluğundan da bahis olunamayacağını, davacının değer kaybına ilişkin bir zararı olduğunun ispatlayamadığı gibi tek taraflı sunulan delillerin de kabulünün mümkün olmadığını beyan ederek haksız davanın reddine, dava açılmamasına sebebiyet verilmediğinden faiz ve ferilere ilişkin davacı taleplerinin reddine, davacının tüm delillerin taraflarına tebliğine dek cevap ve delil sunma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının belirlenen alacağını belirli alacak davası veya kısmi dava ile tam olarak güvenle ulaşabilme imkanı varken belirsiz alacak dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114/1-h. ve 115. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu, davanın belirsiz alacak davası olup değer kaybının belirlenebilir nitelikte olmadığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunduğu, davalının ekspertiz raporuna itiraz etmiş olması nedeniyle alacağın çekişmeli hale geldiği, ekspertiz ücretinin zorunlu yargılama gideri olduğundan kabulünün gerektiği yönlerine ilişkindir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat (değer kaybı ve eksper ücreti) istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2)Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının, alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava konusu trafik kazası nedeniyle alacağı temlik edenin aracında meydana gelen değer kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 300,00 TL’nin ve ekspertiz ücreti olarak 354,00 TL.nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacıya ait, araçta trafik kazası sonucu meydana gelen gerçek değer kaybı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli değildir. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, kendi sigortalısının kusurlu olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini öne sürerek davanın reddini istemiştir. Davalı tarafın davaya cevap dilekçesinden de anlaşılmaktadır ki; davacı alacağı taraflar arasında tartışmalı hale gelmiştir. Esasen araçta kaza sonucu oluşan değer kaybının tespiti, yapılacak yargılama sırasında bilirkişi incelemesi sonunda belli olacaktır. Bilirkişi trafik kazasına karışan davacıya ait aracın kaza sonrası durumunu inceleyerek araçtaki değer kaybını belirleyip, yapacağı değerlendirme üzerine davalıdan talep edilebilecek alacak miktarını saptayacaktır.
Bu durumda araçtaki değer kaybına ilişkin dava konusu talep miktarının taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olmadığı anlaşıldığından yargılamanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi ekspertiz ücreti talebi açısından miktarın belirgin olarak istendiği ve aslında yargılama giderlerine dahil edilmesi gerektiği gözetilmeden her iki kalem açısından yazılı biçimde hukuki yarara ilişkin dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bunun yanında;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109/1. maddesinde, talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinin değişiklik yapılmadan önceki halinde, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz, hükmü yer almakta iken; 01/04/2015 tarihinde kabul edilen ve 11/04/2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi gereğince; bu düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. Bu durumda mahkemece, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olsa bile kısmi dava açılabilmesi mümkün hale geldiği, davacı talebine göre araç hasarının belirlenmesi için yargılama gerektiğinden işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı bulunmuştur.
Bu nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda belirtilen şekilde yargılamanın devamı için HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar vermek geremiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden davacılara iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2018.