Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4274 E. 2021/88 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4274
KARAR NO: 2021/88
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 22/06/2018
NUMARASI: 2014/449 Esas – 2018/643 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; 02/08/2008 günü saat 18,45 sularında dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yine dava dışı sürücü …. sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpıştığını, yaşanan kazada müvekkilinin yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını, … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin yolcu olarak bulunması nedeniyle kusursuz olduğunu, kusurlu aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu ve davalının kazadan sorumlu olduğunu, davalı tarafça müvekkiline 52.662,00TL ödeme yapıldığını fakat ödemenin eksik olduğunu, davayı HMK’nın 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek yargılama ile belirlenecek maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, dava değerini 1.000,00 TL olarak göstermiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile talebini 49.575,03 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün teminat sınırları içerisinde kusuruyla orantılı olduğunu, müvekkili tarafından davalıya ödeme yapıldığını, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davacının müvekkilini ibra ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 49.575,03 TL nin 14/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ıslah dilekçesi ile arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığını, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına rağmen bu hakkın asıl davanın tabii olduğu zamanaşımı süresine tabii olduğunu, mahkemece ıslah ile arttırılan kısmın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kask takmamış olması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 02/08/2008 tarihinde davalı … şirketine trafik sigortası bulunan dava dışı sürücü …un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile sürücü … kullandığın … plakalı motosikletin çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde motosiklette yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/01/2018 tarih, 2015/6361 Esas ve 2018/455 Karar sayılı kararında “… Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez.” yönünde karar vermiştir.Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde davanın HMK’nın 107/1. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olduğu belirtilmiş, dava, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere Mersin Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine 13/08/2013 tarihinde verilen dilekçe ile açılmıştır. Harcın yatırıldığı ve davanın açıldığı tarih 13/08/2013 tarihidir. Dava aynı zamanda ceza yargılamasını gerektirdiğinden uygulanması gereken zamanaşımı süresi ceza zamanaşımı süresi olan 8 yıldır. Dava, zamanaşımı süresi dolmadan açılmıştır. Davalı cevap dilekçesine zamanaşımı defi ileri sürmemiştir. Bilirkişi raporunun ibrazından sonra davacı vekili, 11/05/2018 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile dava değerini 49.575,03 TL’ye yükseltmiş; Islah dilekçesinin tebliği üzerine davalı vekili tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Davacının yaralanmasına bağlı olarak iş göremezliğinin tespiti, yapılacak yargılama sırasında bilirkişi incelemesi sonunda belli olacağına göre açılan davanın belirsiz alacak davası olduğuna kuşku yoktur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin aktarılan emsal kararında da belirtildiği gibi belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesildiğinden artırım dilekçesinin verildiği tarih itibariyle zamanaşımın dolduğundan bahsedilemeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince ıslah edilen kısım için de davanın kabulüne karar vermiş olmasında isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde; davacının olayın akabinde jandarmaya verdiği ifadesinde “kaza esnasında kaskının olmadığı” beyanında bulunmuş ise de ATK’dan alınan maluliyet raporuna göre davacının omuz ve diz – ayak bileği dahil bu bölgede kırıklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, davacı yolcunun kask takmaması zararın artmasına neden olmadığına göre mahkemece tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.386,47 TL karar harcından peşin alınan 846,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.539,85 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/01/2021