Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/419 E. 2020/184 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/419
KARAR NO: 2020/184
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/10/2017
NUMARASI: 2014/928 Esas 2017/825 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/01/2012 tarihinde müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı plakalı otobüs ile … plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kazadan dolayı uğradığı bedensel zarar tazminatının hesabı yaptırılarak olay tarihindeki sigorta limiti çerçevesinde temerrüd tarihinden işletilecek ticari faiz ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza sebebiyle müvekkil şirkete davacının herhangi bir müracaatının olmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini, davacının talebinin kazanç kaybı olduğunu, talebinin maluliyet tazminatı olmadığından poliçe teminatı içerisinde yer almayan talep olduğunu, davacının ticari faiz talebinin yerinde olmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, ” Davanın kabulü ile 37.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüd faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Mahkemenin dayanak yaptığı adli tıp raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, meblağ sigortası olan zorunlu koltuk sigortasında tazminatın poliçede belirtilen oran dahilinde ödenmesi gerektiğini, Genel Şartların A.3 maddesinde hangi oranlar nispetinde ödeneceğinin açıkça belirtildiğini, genel şartlardaki düzenlemeye göre Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, karanın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, yolculuğun başlangıcından bitişine kadar, otobüsün içinde veya dışında, otobüs hareket halinde iken veya değilken, yolculuk sırasında veya bekleme, duraklama ve mola yerlerinde karşılaşılabilecek her türlü kazalara karşı, sigortalılar (yolcular, sürücüler ve yardımcılar) yararına taşımacı tarafından yaptırılması zorunlu bir kaza (can) sigortası olup, kazanın oluşunda taşımacının yada sürücü ve yardımcılarının bir kusurları bulunmasa bile, ölümlerde sigorta poliçesinde yazılı tutarın tamamı, bir zarar (destekten yoksunluk) hesabı yapılmaksızın, ölen kişinin mirasçılarına eksiksiz ve kesintisiz olarak; yaralanmalarda beden gücü kayıp oranına göre zarar gören kişilere ödenir. Ödenecek tazminat miktarı yönünden “zarar sigortası – tutar (meblâğ) sigortası” ayrımında Zorunlu Koltuk Sigortası bir “tutar (meblâğ) sigortası”dır. Zarar sigortasında sigortacının ödeyeceği tutar, “sigorta değeri” ya da “sigorta poliçesinde yazılı tutar” olmayıp, sigortalının ya da üçüncü kişinin uğradığı zararın tutarıdır. Meblâğ sigortasında ise, sigortacı, sigorta ettirilen kişinin zarara uğraması durumunda, somut zarar ne olursa olsun, sigorta sözleşmesinde belirlenen tutarı (meblâğı), başka bir deyişle, sigorta poliçesinde yazılı olan “sigorta bedelini” eksiksiz ve tam ödemek zorundadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/05/2019 tarih, 2016/15359 E. ve 2019/6854 K. sayılı kararı). 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile buna bağlı Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen 25.03.2004 tarihli Genel Şartlar A.3.2 maddesi 1.fıkrasında: “Bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde sakatlığına yol açtığı takdirde, tıbbi tedavinin sona ermesi ve sakatlığın kesin olarak tespiti sonucunda, sakatlık tazminatı aşağıda belirtilen oranlar dahilinde kendisine ödenir.“ denildikten sonra hangi zarar durumunda veya organ kaybında ne oranda tazminat ödeneceği (01.07.2006 tarihinden itibaren) tablo halinde gösterilmiştir. Mahkemece; zorunlu koltuk ferdi kaza sigortacısı kapsamında davacının maluliyeti nedeniyle hak edebileceği sigorta bedelinin belirlenebilmesi için adli tıp uzmanından alınan 25/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda dosya kapsamında davacı hakkında düzenlenen Adli tıp Kurumu raporları değerlendirilerek Genel Şartların A.3.2. Maddesinde belirtilen “başparmak ile beraber işaret parmağından başka bir parmağın tamamen kaybı” nedeni ile %25 oranın alınmasının uygun olduğunun belirtildiği, ancak Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin 25/05/2016 tarihli raporunda davacının sağ asetabulum kırıklı çıkığı, sol radius distal uç kırığı, sağ ayak bileğinde ekstansör communis, peronellarin ve tibialis anterior tendonların avulsiyon tarzında kapsamına neden olan yaralanmasından dolayı kişinin organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğunun belirtildiği, bu durumda 25/05/2017 tarihli adli tıp uzmanı rapor değerlendirilmesinin genel şartlar ekindeki tabloya uygunluğunun denetlenemediği görülmektedir. Bu kapsamda adli tıp uzmanı raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece öncelikle Adli Tıptan 25.03.2004 tarihli Genel Şartlar’a ekli cetvellere göre maluliyet oranı belirlendikten sonra meblağın hesaplanması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Genel Şartlar A.3.2 maddesine göre sakatlık oranı kaza ile yaralanma bölgelerini kapsayacak ve uyumlu olacak şekilde belirlendikten sonra taraflar tarafından ileri sürülen tüm delil ve iddialar tartışılarak sonucuna göre verilecek hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösterir şekilde karar verilmesi gerekmektedir. Kabule göre de; bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona paralel bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nın 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Somut olayda; ilk derece mahkemesi tarafından HMK’nın 297/1-(c) bendinde belirtilen şekilde delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, tazminat talebine dair hukuki sebep ve gerekçe gösterilmeden usul ve yasaya aykırı şekilde hüküm verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı … Sigorta A.Ş. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … A.Ş…. Şubesinin 19/01/2018 tarih ve … mektup numaralı 70.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/02/2020