Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4174 E. 2018/1814 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4174
KARAR NO : 2018/1814
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/09/2017
NUMARASI : 2017/781 Esas – 2017/619 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı 3.kişi (davalının sigortalısı)…’ya ait … plakalı ile ….’e ait … plakalı araçların, 12/12/2015 tarihinde maddi hasarlı kaza meydana getirdiklerini kaza sonucu … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı alacağının araç sahibi 3.kişi … tarafından müvekkiline temlik edildiğini, değer kaybının bağımsız eksper tarafından 3.600,00 TL ile 4.320,00 TL aralığında olarak tespit edildiğini, 354,00 TL ekspertiz ücreti ödendiğini, bu bedelin ödenmesi için davalı tarafa başvurulduğunu, ancak ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla, 3.600,00 TL – 4.320,00 TL aralığında tutmasını bekledikleri değer kaybının şimdilik 300,00 TL’sinin ve 354,00 TL ekspertiz ücretinin kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, HMK’nun 114/(1)e, 115/(2) madde uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu, temlik sözleşmesinin kanunen aranan şartları haiz olduğundan geçerli olduğu, TBK’nın alacağın devrine yönelik maddeleri ve Yargıtay kararları gereği araçta oluşan değer kaybı alacağının devrine yönelik engel bulunmadığı, müvekkili tarafından sigortacılık faaliyetinin yapılmamış olduğu, bu nedenlerle hatalı yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiği yönlerine ilişkindir.
Dava, 12/12/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlanan dava dışı …’e ait … plaka sayılı araç nedeniyle, alacağın temliki sözleşmesine dayanılarak açılmış araç değer kaybı ve ekspertiz ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
Kural olarak alacağın temliki ile mevcut alacağın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçmesi mümkündür.
Dava dışı araç sahibi dava konusu tazminat ile ilgili olarak davalıdan talep edebileceği alacağını TBK’nın 183 ve 184. maddesi hükümleri uyarınca davacıya temlik etmiştir. Bu durumda davacının, dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlike dayanarak temlik alan sıfatıyla dava hakkının mevcut olduğunun kabulü gerekir.
İlk Derece Mahkemesince, işin esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde davacının dava takip yetkisine sahip olmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/09/2017 tarih, 2017/781 Esas – 2017/619 Karar
sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
5-İstinaf talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/12/2018