Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4097 E. 2020/3960 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4097
KARAR NO: 2020/3960
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2016/795 Esas – 2018/859 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigorta poliçesi ile sigortalısı olan dava dışı … İnşaat ait aracın 11.12.2014 tarihinde seyir halinde iken davalıya ait inşaat alanındaki inşaat iskelesinden demir profillerin üzerine düşmesi nedeni ile hasarlandığını, hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından 15.09.2015 tarihinde ödendiğini, hasar bedelinin ödenmesi için davalıya 14.10.2015 ve 12.11.2015 tarihli ihtarnameler yollandığını, hasarın ödenmemesi nedeni ile icra takibi yapıldığını, takibe itiraz nedeni ile takibin durduğunu ifade ederek icra takibine yapılan itirazın devamını ve davalının hâksız itirazlarından ötürü % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile zarara sebep olan (müvekkilinin taşeronu) … arasında eser sözleşmesi olduğunu, zarara neden olan dava dışı …ye başvurulması gerektiğini, dava konusu fiilin taşeron firma çalışanı tarafından gerçekleştirilmesi, zararın davacının sigortalısının kusurlu davranışından kaynaklanması ve müvekkilinin kanunen üstüne düşen bütün yükümlülükleri yerine getirmiş olması nedeni ile davanın reddi gerektiğini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 14.522,41 TL asıl alacak ve 739,45 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, Fazlaya dair istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 3.052,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin müvekkili firma ile … firması arasındaki ilişkinin hukuki vasıflandırmasını hatalı yaptığını, yargılama esnasında defaatle vurgulanmasına, aksini gösterir bir durum olmamasına rağmen mahkeme hatalı olarak müvekkil ile … firması arasındaki eser sözleşmesi ilişkisini alt-üst işveren ilişkisi olarak kabul ettiğini, davaya konu fiil nedeniyle müvekkile atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporuna hem taraflarınca hem de davacı tarafça itiraz edilmesine rağmen yeni bir bilirkişi raporu alınması taleplerinin mahkemece reddedildiğini ve eksik inceleme ile tek bir rapor doğrultusunda hüküm kurulduğunu, mahkeme bilirkişi raporunu müvekkilin kusurlu olduğunun kabulü bakımından hükme esas almakla birlikte, raporda belirtilen kusur oranlarını dikkate almadığını, mahkemenin adeta müvekkilin aleyhine olacak hususları seçerek karar vermesi kabul edilemeyeceğini, mahkemece, icra inkar tazminatının kabulüne sehven karar verildiği ifade edilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm bölümünde yeniden icra inkar tazminatına hükmedildiğini, izah edilen sebeplerle mahkemece öncelikle hukuki vasıflandırma hatalı yapıldığını, sonrasında ise eksik inceleme ile ve özensizce karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. TBK.nın yapı malikinin sorumluluğu başlıklı 69. maddesinde “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Madde metninde de belirtildiği üzere, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı meydana gelecek zararlardan sorumlu tutulmuş olup bu maddede düzenlenen sorumluluk türü, kusursuz sorumluluk olduğundan meydana gelecek zarardan dolayı malikin sorumlu tutulabilmesi için kötü niyetli veya kusurlu olmasına gerek bulunmamakta, zarar ile bina veya imal olunan şey arasında uygun illiyet bağının bulunması ve kanunda aranılan diğer koşulların gerçekleşmesinin yeterli olduğu kabul edilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamış olup malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin, mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi hususların varlığı halinde sorumluluktan kurtulabilir. 6098 sayılı Yasanın 66.maddesi uyarınca adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir. Dosya kapsamında davalı şirket hasara konu eylemin eser sözleşmesi ile dava dışı … firmasının çalışması sırasında gerçekleştiğini, adam çalıştıran statüsünde olmadığını, sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmektedir. Eser sözleşmesinde kural olarak, iş sahibi, üçüncü kişilerin zarar görmesinden sorumlu tutulamaz. Ancak iş sahibi ile yüklenici arasında yapılan sözleşmede, iş sahibinin, yükleniciyi denetleme ve kontrol yetkisi bulunduğunu belirten hükümlerin varlığı halinde, üçüncü kişilere verilen zararlardan iş sahibi de zincirleme sorumluluk ilkesine göre sorumlu olması gerekmektedir. Dosya kapsamına hasara neden olan binanın malik durumunu gösterir tapu kaydı, davalının dayandığı eser sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı ile dava dışı … firması arasındaki sözleşme şartlarında iş sahibinin, yükleniciyi denetleme ve kontrol yetkisi bulunup bulunmadığı denetlenememektedir. Mahkemece hasara neden olan binanın tapu kaydı dosya içerisine getirtilip davalının bina ile bağlantısı saptanmadan, davalı şirketin iddia ettiği sözleşme celp edilip sözleşme kapsamı değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı likit (muayyen, belirli) olmayıp, gerçek zarar miktarının tespiti ile davacının davalı tarafa rücusu için gerekli şartların oluşup oluşmadığının saptanması, yargılama ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/11/2020