Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4096 E. 2020/4134 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4096
KARAR NO: 2020/4134
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2016/116 Esas – 2017/1016 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Olay günü olan 23.06.2010 tarihinde saat 21.30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyir halinde iken karşı yönden gelen sürücü …’nın idaresindeki … plaka sayılı ford transit marka araç ile çarpışması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, … plaka sayılı araç sürücüsü kaza sonrasında olay yerinden kaçtığını, …’in yaralandığını ve kaldırıldığı Afyonkarahisar Kocatepe Devlet Hastanesinde, 28.06.2010 tarihinde vefat ettiğini, müvekkili … bu kazada oğlunu kaybettiğini ve onun desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000,00 TL daimi destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davayı kabul anlamına gelmemek üzere öncelikle davacının müvekkili sigorta şirketine sigortalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiğini, Çay Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan sürücü …’nın kusursuz olduğu, davacı murisinin ise asli ve tam kusurlu olduğunun Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından verilen 02/05/2011 tarihli kusur raporu ile tespit edildiğini, ayrıca SGK tarafından davacıya ödeme yapılmışsa bununda dikkate alınmasının gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kazanın oluşumunda kusurlu olan araç sürücüsü …’nın kullanmış olduğu … plakalı araç kaza tarihinde, davalı …’nin … poliçe numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, Sigorta sözleşmesi uyarınca 14/06/2010-14/06/2011 dönemi için … nolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, uyuşmazlık konusu kaza 28.06.2010 tarihinde meydana gelmiş olup , kaza tarihi ile … nolu poliçe yürürlülükte olduğundan tazminat şartları sağlandığı takdirde davalı şirketin zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı sunma yükümlülüğü olduğunu, Yerel mahkemede ceza dosyasında alınmış kusur raporunun iki ihtimalli olarak hazırlanmış olması ve sanığın beraat etmiş olmasını göz önünde bulundurarak müteveffa …’in asli kusurlu olduğuna kanaat getirerek davanın reddine karar verilmiş ise de kusur oranlarındaki çelişki nedeniyle dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü’nden rapor alınması gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesi hakiminin vermiş olduğu karar hukuk hakimini bağlamayacağını, yeniden kusur tespiti yapılması talep edilmişse de talebin kabul görmeyip davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md.) gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir. Somut olaya bakıldığında; ceza soruşturmasında trafik bilirkişinin düzenlediği raporda davalıya sigortalı araç sürücünün kusursuz ve davacının desteğinin şerit tecavüzü kuralını ihlalden kusurlu bulunduğu; ceza yargılaması sırasında ve mahkemece Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda ise, iki ihtimalli kusur tespiti yapıldığı buna göre;
“Kazanın meydana geldiği yolun tek yönlü olduğu, çarpışmanın araçların ön kısımları ile ve karşılıklı olduğu da dikkate alındığında kazaya karışan sürücülerden birinin bu tek yönlü yolun ters istikametinde ilerlediği sonucunun çıktığı, ancak dosya kapsamı mevcut verilerle hangi sürücünün ters yönde ilerlediğinin kesin olarak anlaşılamadığı, bu nedenle, kararı Mahkemeye ait olmak üzere olayın alternatifli olarak değerlendirilmesinin uygun olacağını düşünen heyetimiz aşağıdaki şekilde rapor tanzimi cihetine gitmiştir. Buna göre; 1.durumda; minibüs sürücüsünün ters yönde seyrettiğinin kabulü halinde; A-Sürücü … sevk ve idaresindeki minibüsle tek yönlü bölünmüş yolun ters istikametinde seyrederek, karşıdan gelmekte olan müteveffa idaresindeki aracın önünü kapatıp neden olduğu olayda asli ve tam kusurludur. B-Müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki motosikletle kendi yol bölümünde seyri sırasında, beklenmedik şekilde, ters yönde seyrederek önüne çıkan diğer sürücü idaresindeki araçla çarpışması olayında alacak bir önlemi olmadığı, ayrıca olayda etkenlik arzedecek herhangi bir trafik kural ihlali de görülmediğinden atfı kabil kusuru yoktur. 2.durumda; motosiklet sürücüsü müteveffanın ters yönde seyrettiğinin kabulü halinde; A-Sürücü … sevk ve idaresindeki minibüsle kendi yol bölümünde seyri sırasında, beklenmedik şekilde, ters yönde seyrederek önüne çıkan diğer sürücü idaresindeki araçla çarpışması olayında alacak bir önlemi olmadığı, ayrıca olayda etkenlik arzedecek herhangi bir trafik kural ihlali de görülmediğinden atfı kabil kusuru yoktur. B-Müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki motosikletle tek yönlü bölünmüş yolun ters istikametinde seyrederek, karşıdan gelmekte olan müteveffa idaresindeki aracın önünü kapatıp neden olduğu olayda asli ve tam kusurludur.” Tespitleri yapıldığı ceza mahkemesi tarafından, sanığın (davalı sürücünün) beraatine karar verildiği ve bu kararın … tarafından temyiz edilmekle ve Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15/04/2015 gün 2014/17366 E. 2015/6628 K. sayılı kararla kusur yönünden bozulmasına, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda sanık hakkında Çay Asliye Ceza Mahkemesince 12/04/2016 gün, 2015/544 E. ve 2016/333 K. sayılı kararı ile sanığın kusurunun bulunmaması nedeniyle beraatine karar verildiği (bozma sonrası yine ATK dan alınan raporun önceki ile aynı doğrultuda olduğu) ve beraat kararının temyiz edilmeksizin 08/08/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Ceza mahkemesi tarafından, davaya konu kazada ters yönde seyreden tarafın, yani maddi olgunun tespitinin tam olarak yapılamadığı, sanığın kusursuz olduğu kabul edilerek beraat kararı verildiğine göre; kusur temelinde verilen ceza mahkemesi kararının, hukuk hakimini bağlamayacağı açıktır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17154 Esas ve 2017/732 Karar sayılı ilamı). O halde İlk Derece Mahkemesince ceza mahkemesinin kusura ilişkin kesinleşmiş kararı ile bağlı olunmadığının gözetilmesi; gerekirse mahallinde, konusunda uzman bilirkişi heyetiyle (İTÜ Makine Mühendisliği bölümünde görevli akademisyenlerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek) keşif yapılması ve taraflara tanık bildirmek üzere mehil verilmesi, bildirildiği taktirde tanıklarının keşif mahallinde dinlenilmesi suretiyle kazanın nasıl gerçekleştiği ve kazadaki tarafların kusur durumlarının belirlenmesi konusunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2020