Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4088 E. 2020/3959 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4088
KARAR NO: 2020/3959
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI: 2013/243 Esas – 2018/111 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Genel Müdürlüğü adına kayıtlı …’un sevk ve idare ettiği ve ….’ye ZMM sigortasının yaptırılmış olduğu … plakalı otobüsün destekleri muris …’a çarpmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdiğini, sigorta şirketine başvurulduğunu, her hangi bir ödeme yapılmadığını, destek …’ın asli kusurlu olduğu belirtilmiş ise de bunun doğru olmadığını, davalı sürücünün kusurlu olduğunu, sonuç olarak …’ın ölümü nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, eş için 5.000,00 TL, çocuklar için de ayrı ayrı 2.500,00 TL olmak üzere, 10.000 TL destekten yoksun kalmak tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde idare şoförü …’un hiçbir kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamının davacılar murisi …’a ait olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMM ( Trafik ) Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu sorumluluklarının kusur oranına ve maddi zararın varlığına bağlı olduğunu müvekkili şirketin sürücünün kusursuz olması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili de cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davacıların murisinin ana yola aniden kontrolsüz çıkması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, kavşaklardaki geçiş hakkının müvekkilinin kullandığı araca ait olduğunu, bu itibarla geçiş hakkı olan araçlara öncelik verilmesi gerektiğinden davacıların murisinin buna imkan vermediğini ve asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “davanın reddine” karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluşmasında … otobüs sürücüsünün kavşağa yanaşırken hızını düşürmediğini, kazayı yapan aracın otobüs olduğu, … otobüsünün sağında yolu kapatan bir araç olduğu, yolun sağından (Y) kavşağa katılan bir yol olduğu, kavşağın meskun mahalde bulunduğu, buna rağmen … otobüs sürücüsünün hızını düşürmeyerek seyrine devam ettiği, kazanın bu şekilde meydana geldiğini, kazanın bu şekilde gerçekleşmesine rağmen bilirkişi raporunda … otobüs sürücünse (sıfır) kusur atfı yapılıp …a % 100 kusur atfı yapmak isabetsiz olduğu halde Yerel Mahkeme bu raporu baz alarak davalarını reddettiğini, dosya Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilip rapor alınmadan hükme bağlandığını, müvekkillerinin murisinin olayda % 100 kusurlu görülmesi sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddedilmesi gerekçesine katılmadıklarını, dava konusu olay 06.08.2012 tarihinde meydana geldiğini, olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemeye uygun olarak çözülmesi gerektiğini, olay tarihi itibariyle araç sürücüsünün dahi kusurlu eylemi sonunda ölmesi halinde hak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatı istemesini engelleyen her hangi bir düzenlemenin mevcut olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davaya konu aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/375 Esas sayılı dosyasına sunulan 31/01/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde destek bisiklet sürücüsü …’ın asli derecede, davalı sürücü …’un kusursuz olduğunun tespit edildiği, davalı sanık hakkında açılan davanın CMK 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay 12. CD ‘nin 2015/16470 Esas 2017/209 K. Sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği, dosya kapsamında alınan 11/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda destek bisiklet sürücüsü …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, davalı sürürcü …’un kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dava konusu trafik kazasında, davalı sürücünün kusuru bulunmadığı desteğin tam kusurlu olduğu, dolayısıyla ölenin kendisinin tam kusuruyla sebebiyet verilen olay ve meydana gelen zararla davalı sürücünün fiili arasında illiyet bağı bulunmadığından (kesildiğinden), mahkemece davalı sürücü ve trafik sigortacısı hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan (35,90+35,90+35,90=) 107,70 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 53,30 TL harcın talep halinde yatırana iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/11/2020