Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4085 E. 2020/4133 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4085
KARAR NO: 2020/4133
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI: 2014/1881 Esas – 2018/546 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 05.10.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’ün kullandığı … plakalı nolu aracın müvekkiline ait … plaka nolu motosiklete arkadan çarpması sonucu yaralanmasına ve maddi hasara neden olduğunu, olay nedeniyle ceza mahkemesinde kamu davası açıldığını ve …’ün kusurlu bulunup mahkumiyet kararı verildiğini, olayda müvekkili …’e ait motorsikletin hasar gördüğünü, ayrıca kendisinin de yaralandığını, …’in hayati fonksiyonlarının etkileyecek ve kemik kırıklarına neden olacak şekilde yaralandığını, bütün bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için 10.000,00-TL maddi tazminat,… için 1.883,00-TL maddi tazminat, … için 30.000,00-TL manevi tazminat, … için ise 10.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 11.883,00-TL maddi ve 40.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka nolu aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigortalı olduğunu ve kişi başına azami poliçe teminatının 225.000,00-TL olduğunu, davacıların müvekkili şirkete önceden başvurmadıkarını, bu nedenle dava dilekçesi ekindeki delillerin tebliğini talep ettiklerini olayın zamanaşımına uğradığını, kusur yönünden bütün deliller kendilerine tebliği edildiğinde kusur oranlarının ortaya çıkacağını, davacı tarafa ait araç üzerinde ekspertiz incelemesi yapılmadığını ve bir raporun olmadığını, dosyada ve dava dilekçesinde dava konusu trafik kazası nedeniyle maluliyetini gösterir bir tespitin bulunmadığının anlaşıldığını, davacıların manevi tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, bütün bu nedenlerle haksız ve yersiz açılan davanın reddini , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Ruhsatı … Şirketine ait … plakalı araçla … istikametine doğru yol alırken kavşağa yaklaştığında diğer bağlantı yolundan seyreden motosikleti fark ettiğini, korna çaldığını, kendisini fark etmeyen motosiklet sürücüsünün aracına sol ön çamurluktan çarptığını, kazada kendisinin kusuru bulunmadığını, iddia edilenin aksine davalı motosiklet sürücüsüne arkadan çapması gibi bir durum olmadığı gerçeğe aykırı beyanlara dayalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Diğer Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Araçtaki bir bozukluğun kazaya sebep olmadığı, müvekkilinin sahibi bulunduğu araç sürücüsü …’ün de herhangi bir kusurunun bulunmadığı bu sebeplerle haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın kısmen kabulüne, davacı …’in maddi tazminat talebine yönelik olarak talebin kısmen kabulü ile, 1.410,00 TL’nin olay tarihi olan 05/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin istemin reddine, manevi tazminat taleblerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında sadece davacılardan …’nin “maddi” tazminat talebini kısmen kabul edip diğer talepleri reddettiğini, dava esnasında davacılardan …’ın vefat ettiğinden davaya mirasçılarının dahil edildiğini ve manevi zararın giderilmesi için talepte bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi ve hasar tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararda “.. davacı … ve mirasçıları yönünden maddi tazminat talebinden feragat edilmesi sebebiyle maddi tazminat talebi yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” diye belirtmesine rağmen hüküm fıkrasında feragat hakkında hüküm kurulmamış olması doğru olmamıştır. Yine davacı vekili yargılama sırasında duruşmada verdiği imzalı beyanı ile;” Davacı … yönünden maddi zarar talebimiz sadece araçtaki hasar yönündendir. … yönünden bedensel zarar talebimiz bulunmamaktadır, “dediği ancak dava dilekçesinde davacı … için de manevi tazminat talebi olduğu, manevi tazminatı hangi nedenle talep ettiğinin sorulmadan manevi tazminat taleplerinin “.. … için ceza dosyasından alınan 22.11.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporuna göre; kişide meydana gelen kemik kırığının orta derecede hayati fonksiyonlarını etkileyecek nitelikte bulunduğu tespiti, davacı …’in manevi tazminat talebi bakımından, kazanın oluş şekli, ceza dosyasından alınan 27.11.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporuna göre; kişide meydana gelen yumuşak doku zedelenmesinin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilecek ölçüde hafif bulunduğu tespiti, … yönünden bedensel zararlara ilişkin talepleri olmadığı yönündeki davacı vekilinin 01.11.2016 tarihli duruşmadaki beyanı dikkate alınarak, Türk Borçlar Kanununun 56. maddesi çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde manevi tazminat takdirine yer olmadığı kanaatine ulaşılmış ve talebin reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile, kaza nedeniyle her iki davacının da yaralandığı, davalı sürücünün %75 kusurlu olduğu, davacı … için maddi zararın hasar nedeniyle talep edildiğine göre mahkemece manevi tazminat yönünden davanın reddi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacılar vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre,” Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda davacılar yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı olduğu şekilde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davacılar vekilinin istinaf itirazının kabulü gerekir. Ayrıca yargılama sırasında davacı … vefat ettiği mirasçıları ile davaya devam edildiği halde karar başlığında mirasçı yerine vefat eden davacı … ‘nın yazılması da hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2020