Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4081 E. 2020/4177 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4081
KARAR NO: 2020/4177
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2014/1531 Esas 2018/602 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/07/2009 Tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza yapması sonucu …’un vefat ettiğini, kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası olmadığını, müvekkilinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını, davalı tarafından müvekkiline herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 97.720,08 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisiz olduğunu, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığını, dava öncesi müvekkiline başvuruda bulunulmadığını, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini, davacıya kaza nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, ticari faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 97.720,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, dava konusu olaya 2918 Sayılı yasanın 109/1 maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, dava konusu kazanın 24.07.2009 tarihinde meydana geldiğini ancak davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra 13.10.2014 tarihinde açıldığını, bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere müteveffanın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 tarih, 2008/4-326 E. ve 2008/325 K.sayılı kararı). Somut olayda kaza; davacının murisi …’ sürücü konumunda iken, 24/07/2009 tarihinde sigorta poliçesi olmayan … plakalı traktörde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelmiş olup … vefat etmiştir. Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 24/07/2009 tarihi ile dava tarihi olan 13/10/2014 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Davacıların desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı ilamı) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas, 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 Esas ve 2013/74 Karar sayılı ilamları). Davalı tarafça, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülmüş ise de somut olayda kaza tarihi 24/07/2009 tarihindir. Yeni genel şartlar 01/06/2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde değişiklik yapan Yasa ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup kaza tarihi nazara alındığında Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece 2918 sayılı KTK ve … Yönetmeliği’ne göre, davalı … Hesabının, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacı da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … sorumlu olacağından davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.675,26 TL harçtan peşin alınan 1.668,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.006,46 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/12/2020