Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4048 E. 2020/3954 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4048
KARAR NO: 2020/3954
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/07/2018
NUMARASI: 2017/509 Esas – 2018/856 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı traktörü ve ona bağlı gübre yüklü römorku ile tarlasından evine döndüğü sırada, davalının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline ait römorka çarpmasıyla maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası gerçekleştiğini, römork hasara uğradığı gibi, römorkta bulunan gübrelerin devrildiği ve kullanılamaz duruma geldiği, sigorta şirketi tarafından müvekkiline 15.250,00 TL ödeme yapıldığını ancak kaza sonucu oluşan zararların giderilme maliyeti bu miktarın çok üzerinde olduğunu ve müvekkilinin uğradığı zararların karşılanmadığını, müvekkilinin kaza dolayısıyla aracını çektirmek için çekiciye 1.180,00 TL ödeme yaptığını, devrilen araçta 1.200,00 TL’lik gübre kullanılamaz duruma geldiğini, traktör bakımda kaldığından 4 ay iş durması kaybı yaşadığını ve zararının 10.000,00 TL’ olduğunu, traktörün değeri 36.000,00 TL olarak tespit edildiğini, zararın 15.250,00 TL’lik kısmı sigorta şirketince karşılansa da bakiye zarar miktarı ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla toplam 17.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep edilmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/14 Esas sayılı dosyası ile derdestlik itirazında bulunduğunu, yetkili mahkemenin Edirne olduğunu, çekici talebinin fahiş olduğunu, gübre talebinin yersiz olduğunu, bölgedeki ziraii faaliyetler gereği traktör kullanımının an fazla Aralık ayına kadar olduğunun dikkat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın kısmen kabulü ile 2.475,00 TL (KDV dahil) araç hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, 3.000,00 TL gelir kaybının davalı …’ dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmün eksik incelemeyle hazırlanan bilirkişi raporuna göre tesis edildiğini, bilirkişi raporunda çeşitli eksiklikler ve hatalar mevcut olduğunu, gübre zararı ile ilgili hesaplama yapılmadığını, mahkeme tarafından itirazlarını karşılar rapor alınmadığını ve değerlendirilmediğini, dosyada mevcut 1.180,00 TL çekici giderinin bilirkişiler tarafından uygun görülmesine rağmen, mahkemece zımmen ve gerekçe belirtilmeksizin reddedildiğini, taleplerinin neden reddedildiğine dair gerekçe barındırmayan kararın açıkca hukuka aykırı olduğunu, araç için değer kaybı hesaplanması gerektiğini, gelir kaybı (kira bedeli) eksik hesaplandığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilerek usul ve yasaya aykırılık olduğunu, davaya karşı ilk itirazlarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, gerekçeli kararda da bu hususlara ilişkin değerlendirme yapılmadığını, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mah. 2014/14 E. sayılı dosyasıyla görülen davanın tarafları ve konusu aynı olup, henüz gerekçeli kararı bile yazılmamışken, dolayısıyla kesinleşmemiş iken, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mah. 2014/14 E. sayılı dosyası nedeniyle işbu davanın usulen reddinin gerektiğini, cevap dilekçelerinde belirttiği gibi ilk itirazlarında, müvekkil Edirne İli Havsa İlçesi içerisinde ikamet etmekte olduğu için yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri değil Edirne Mahkemeleri olduğunu, yerel mahkemece verilen kararda; 2.475,00 TL hasar bedelinin diğer davalı … ile müvekkilimden müştereken ve müteselsilen tahsiline dair hüküm kurulduğunu, KTK’ya göre bu sigorta kapsamında sigortacı işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenir ve bu sebeple de mahkemece tazminata hükmedilse dahi bu tazminattan poliçe limitleri dahilinde davalı … şirketinin sorumlu olduğunu, yerel mahkemece haksız ve gerçeğe aykırı olarak, davacı lehine 3.000 TL gelir kaybına hükmedilerek bedelin müvekkilimden tahsiline karar verildiğini, davacının bu talebi haksız olup, bölgedeki zıraii faaliyetler gereği traktör kullanımı en fazla Aralık ayına kadar olduğunu, daha sonrasında Mayıs ayına kadar traktör kullanımına ihtiyaç olmayıp İstanbul 4.Asliye Ticaret Mah. 2014/14 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da bu husus ortaya çıkarıldığını, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Çiftçi Kayıt Sisteminde, davacının 2013 üretim sezonu içerisinde ekmiş olduğu ürünlere ilişkin belge dosyaya sunulduğunu, davacının kaza tarihinden sonra Mayıs ayına kadar traktör ihtiyacının olmadığının, belirtilen nedenler ile Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırılığı nedeni ile istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Derdestlik yani davanın görülmekte olması, 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için üç koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bunlar; 1-davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması, 2-birinci davanın görülmekte olması, 3-daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması koşuludur. Bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Dava sebebinden maksat da (hukuki sebepler değil) davanın dayanağını teşkil eden vakıalardır (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, … 2001, s. 4217-4244). Usul hükümlerine göre davanın açılmamış sayılma kararı temyizi kabil bir karar ise de, derdestlik yönünden kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Derdestlik, 18.09.1996 tarih ve 1996/19-461-1996/607 K sayılı HGK kararına göre dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren üç aylık süre ile sınırlıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar. Somut olayda, aynı mahiyette bulunan İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/14 E.sayılı dava dosyasında 30/05/2017 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, davanın açıldığı 01/06/2017 tarihinde derdest bir dava bulunmadığından, davalı vekilinin derdestlik itirazına ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Yine Aynı Kanun’un 16. maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü, 7. maddesinde ise “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hükmü yer almaktadır. 2918 sayılı KTK’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. Davacılar tarafından davalı …’nin yerleşim yerlerinde davanın açılmış olduğuna göre davalı … vekilinin yetki itirazı yerinde değildir. KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu yöndeki davalı vekilinin istinafı yerinde değildir. Davacı tarafından traktördeki arıza nedeni ile 4 aylık iş durması zararı için 10.000,00 TL, zarar gören gübre için 1.200 TL, çekici bedeli için 1.180 TL ve değer kaybı talep edilmiş, mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile traktör ve römorkun iki ay çalışmaması sebebiyle 3.000 TL gelir kaybına uğramış olduğu, değer kaybı oluşmayacağı, zarar gören gübre ve çekici yönünden değerlendirme yapılmadığı tespit edilmiş, Mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesi ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının traktör bölgedeki zıraii faaliyetler gereği traktör kullanımı en fazla Aralık ayına kadar olduğunu, daha sonrasında Mayıs ayına kadar traktör kullanımına ihtiyaç olmadığını, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/14 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da bu hususun ortaya çıkarıldığını beyan edilmesine, yine davacı vekili tarafından da zarar gören gübre bedeli, çekici bedeli ve değer kaybı yönünden hesaplama yapılmadığı, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/14 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda hesaplama yapıldığını beyan edilmesine rağmen mahkemece bu hususlarda araştırma yapılmaması, ilgili dosya içeriğine alınan resmi yazışma evrakları değerlendirilmeden, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/14 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporları ile ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Haksız fiil sorumlusu olan davalı sürücü ve araç malikinin, zararın tamamı için haksız fiil (kaza) tarihi itibariyle mütemerrit olduğundan davalı … yönünden hükmedilen tazminat yönünden faizin başlangıç tarihi kaza tarihi olacaktır. Davalı … yönünden ise dava öncesi kısmi ödeme yapıldığına göre ödeme tarihinde davalı … şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü gerekir. Bu nedenle, davalı … yönünden kabul edilen tazminata faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olması gerekirken dava tarihi olarak belirlenmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/11/2020