Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4046 E. 2021/42 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4046
KARAR NO : 2021/42
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/05/2018
NUMARASI : 2014/1205 Esas – 2018/618 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ: 22/10/2014
KARAR TARİHİ: 21/05/2018
BİRLEŞEN SOLHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN
2015/44 E.- 2015/199 K. SAYILI DOSYASI
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; maktul … yönetimindeki … plakalı traktör ile … yönetimindeki … plaka sayılı araçların 29.10.2013 tarihinde karıştığı trafik kazası sebebiyle muris …nun hayatını kaybettiğini, … plakalı aracın davalı … AŞ tarafından zorunlu mali trafik sigortası ile sigortalandığını, müvekkili … maktul muris … eşi, diğer müvekkillerin ise çocukları olduğunu, müvekkillerinin tüm defin masraflarını da kendilerinin karşıladığını, kazaya karışan … plakalı traktör cinsi aracın sigortası bulunmadığından Güvence Hesabı olan davalı kurum bu araç yönünden meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, maktule ait traktörün kaza nedeni ile kullanılamaz şekilde hurdaya ayrıldığını, defin masrafları ile traktörün masrafları da sigorta kapsamına girdiğinden bu masrafların da davalı sigorta şirketinden poliçe kapsamı ile diğer davalı Güvence Hesabından ve … plakalı araç işleteni sıfatı ile davalı şahıstan tahsilinin gerektiğini belirterek davacılar için ayrı ayrı 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 100,00 TL defin masrafı il e100,00 TL traktör hasar bedelinin davalılardan müştereken ticari faiziyle tahsiline; davacı eş … için 10.000,00 TL diğer davacılar için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın kamyon sahibinden de tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili müvekkili … için 100,00 TL olan destekten yoksun kalma tazminat talebini ıslah dilekçesi 143.168,90 TL’ye yükseltmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu trafik poliçesinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, eğer aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu trafik poliçesi yok ise, müvekkili kurumun sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe limiti olan 250.000,00 TL ile sınırlı olacağını, sürücü mirasçısının kusuruna dayanarak tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, 05.03.2014 tarihli ATK Ankara Adli Tıp Başkanlığı raporuna göre müteveffa …’nun traktörünün arkasındaki römorkta arka ışık donanımın ve tepe lambasının bulunmaması ve kurallara aykırı bir şekilde çamurluğu üzerinde dört adet yolcu alması sebebiyle meydana gelen trafik kazasında asli kusurlu olduğunu, trafik sigortası ile işletene düşen hukuki sorumluluğun teminat altına alındığını, işletene düşen bir sorumluluğun bulunmaması halinde trafik sigortasından kaynaklanan bir sorumluluktan da söz edilemeyeceğini, işletenin kendisinin uğrayacağı bedensel ve maddi zararların poliçe tazminatı kapsamına girmediğini, işletenin ya da sürücünün vefatı halinde mirasçılarının da trafik poliçesinden tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, müvekkilinin ödeme yapmak zorunda kalması halinde ödediği tutar için davacılara rücu edebileceğini bu halde davacı açısından alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşeceğini, müvekkilinin sorumluluğunun bedensel zararlarla sınırlı olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın Bingöl’de meydana geldiğini, soruşturmanın Solhan’da yürütüldüğünü, müvekkilinin adresinin de Bingöl olduğunu bu nedenlerle yetkili mahkemenin de Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, sorumluluğun araç sürücüsü olan … ait olduğundan davanın da … adına açılması gerektiğinden davanın müvekkili açısından husumetten reddi gerektiğini, davacı tarafın dava ehliyetinin bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı traktörün, kaza anında davalı … adına kayıtlı olduğunu, davacıların, traktör hasar bedeli tazminatı davası açma ehliyetlerinin bulunmadığını, davacıların traktör hasar bedelini belirsiz alacak tazminatı olarak istediklerini ancak traktör hasar bedelinin belirli alacak davası olduğunu, manevi tazminatın işleten sıfatıyla kamyon sahibi davalı şahıstan tahsili talep edilmiş ise de traktör sürücüsü müteveffa …’nun kazada asli kusurlu olduğunu, zenginleşme sınırını geçen miktarda manevi tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkil şirkete ZMSS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalarının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda şahıs başına azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğun da olmayacağını, davacı … tarafından Bingöl/Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2014/4 Esas numarası ile aynı konuya ilişkin olmak üzere müvekkiline dava açıldığını bu nedenle davanın … bakımından derdestlik sebebi ile reddi gerektiğini, tazminatın ödenebilmesi için davacıların ölen veya yaralanan kişi ile ilişkileri, davacıların yaşları ve ölüm olayı dolayısıyla destekten yoksun kalıp kalmadıkları belirterek davanın reddini talep etmiştir.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; aynı trafik kazası nedeni ile müvekkiline ait .. araçta maddi hasar meydana geldiğini, müvekkiline ait … plakalı kamyonet, kaza sonrası araç bir daha kullanılmayacak şekilde hasar gördüğünü ve aracın ticari kamyon olarak kullanılmasının imkânsız hale geldiğini, müvekkiline ait araçta meydana gelen maddi hasarların bilirkişi marifetiyle( Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/22 D.İŞ) tespit edildiğini, hazırlanan raporda … plakalı sayılı araçta tamir ekonomik açıdan uygun olmadığından aracın pert olması uygun görüldüğünü, aracın ortalama piyasa değerinin 29.500,00 TL olduğunun ancak aracın kasası zarar görmediğinden piyasa değeri 2.500,00 TL nin çıkarıldığında aracın toplam değer kaybının 27.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, ayrıca aracın günlük kiralama ücretinin 200 TL, tasıma ücretinin 30 TL olduğunun tespit edildiğini, kazaya karışan … plaka nolu traktörün kaza tarihinde KTK zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla ve şimdilik … plakalı aracın pert değeri için 20.000.00 TL, müvekkiline ait … plakalı kamyonetin kaza öncesinde nakliyat işinde kullandığından, müvekkilinin aracı tamir sürecinde kullanamamasından ( günlük kiralama ve yük başına ücret üzerinden) mütevellit her türlü maddi kaybı için fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla ve şimdilik 1.000.00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; ceza davasında sürücü … asli kusurlu bulunarak hakkında mahkûmiyet cezası verildiğini ve dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, kazada asli kusurlu olan davalı işleteni sürücüsü olduğu … olduğunu, davanın asıl muhatabı … olması gerekirken davaya hiç dahil edilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkillerinin murisinin kazada kusursuz olduğunu, müvekillerince açılan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2015 esas sayılı dosyanın hala derdest olduğunu, dosyaların birleştirilmesine ve iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, A)- “1-Güvence hesabına açılan davanın reddine, 2-Davacı … için 143.168,90 TL destek, 100,00 TL defin masrafı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, 3-Diğer davacıların 100 ‘er TL den açtıkları destek tazminatı taleplerinin reddine, 4-Manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile tarafların kusur durumu, sosyal ekonomik, kazanın oluş şekli, hakkaniyet ilkesi ve yargıtay içtihatları göz önüne alınarak, … için 7.500,00 TL diğer davacılar için ayrı ayrı 3.000,00 TL manevi tazminatın kamyon sahibi işletenden alınarak davacılara verilmesine, B)Karşı dava yönünden 1- 9.350,00 TL araç hasarının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile karşı davalılardan alınarak karşı davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı …A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda yer alan “… plakalı aracın kaza tarihindeki sigortacısı … A.Ş olup böylesi bir durumda Güvence Hesabı Yönetmeliği m.9 (b)1 kapsamında güvence hesabına başvurmak mümkün olmadığından” şeklindeki ifadeye anlam verilemediğini, anılan fıkra uyarınca güvence hesabına başvurmanın mümkün olduğunu, murisin ZMMS sigortasının bulunmadığını, Güvence Hesabının … plakalı aracın maddi hasarından sorumlu olduğunu, bilirkişi raporları doğrultusunda mahkemece kusur oranı % 50 olarak eşit verildiğini, eşit oranda kusur tespiti dahi müteveffanın kazanın oluşumunda ağır kusurunun olmadığının göstergesi olduğunu, F sınıfı ehliyetinin bulunmamış olmasının münferit kaza olayındaki etkisi sebebi ile kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağını, destekten yoksun kalma tazminatında herhangi bir kusur indirimi yapılmaması gerektiğini, müvekkilleri lehine herhangi bir destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmediğini, hükmedilen meblağın hayatın olağan akışına, hakkaniyet ve nısfet kurallarına göre değerlendirildiğinde bir hayli düşük kaldığını, olay tarihinde 23 yaşında olup ölüm vakasının gerçekleşmiş olduğu zaman diliminde öğrenci olması ve herhangi bir işte çalışmıyor olması hasebiyle müvekkilinin müteveffaya ekonomik bakımından bağımlı olduğunu, diğer müvekkilleri açısından da reşit olmama durumu göz önüne alındığında aynı hususun geçerli olduğunun kabulü gerektiğini, takdir edilen manevi tazminat tutarlarının düşük olduğunu, davalı sigorta şirketi açısından işleyecek faizin ticari faiz olması ve kaza tarihinden itibaren işleyecek olması gerekirken yasal faiz olmasının ayrıca davalı … açısından mahkemenin destekten yoksun kalma tazminatı açısından faiz başlangıç tarihi olarak kaza tarihini esas alması gerekirken dava tarihini almış olmasının da hukuka aykırı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı ve diğer maddi zararlara ilişkin tazminatlar açısından tüm davalılar sigorta şirketleri (güvence hesabı da dahil) belirlenen limitleri ölçüsünde olmak üzere müteselsilen sorumlu olduğunu, manevi tazminat açısından davalı sigorta şirketleri dışında araç işleteni ve sürücüsünün müteselsilen ve müştereken sorumlu olduğunu, mahkemenin dosya kapsamından uzaklaşarak dosyada taraf olmayan … dahi davalı olarak gösterdiğini, gerekçeli kararın hiçbir noktasında … plakalı traktördeki hasar bedelinin dikkate alınmadığını, ayrıca bu hesaplamanın neden yapılmadığı ve davalılardan talep edilemeyeceğine dair bir gerekçe de sunulmadığını, aracın iş kaybına yönelik belirtilen aylık bedelin aracın yaşı ve diğer unsurlar dikkate alındığında fahiş olduğunu, günlük kiralama bedelinin piyasa değerinin çok üzerinde olduğunu, tespit edilen rakamların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün %50 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporunda da müvekkili şirketin sorumluluğunun nedeni anlaşılmamakla birlikte %100 kusur sorumluluğu üzerine hesaplama yapıldığını, hükmün sorumluluk oranında kurulmamış olmasının hatalı olduğunu, hem müvekkili şirketin %100 kusur üzerinden zararı karşılamış olacağının hem de diğer Güvence Hesabı tarafından ödeme yapmış olursa mükerrer ödeme yapılmış olacağını, TTK’na göre sigorta şirketlerinin müteselsil sorumlu olacaklarına ilişkin bir madde bulunmadığını, müteselsil sorumluluk bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinin hakim ve hakemlerin takdir yetkisinde olduğunu ve her bir somut olay için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin ancak sigortalısının kusuru oranında tazminatla sorumlu olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı, defin gideri ve manevi tazminat/maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacıların desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı ilamı) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas, 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 Esas ve 2013/74 Karar sayılı ilamları).Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile 29/10/2013 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusuunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Ve 2019/1346 E. 2020/4083 K. Sayılı emsal kararlarında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Mahkemece “… Davacının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddeleri uyarınca Güvence Hesabına başvuru şartları oluşmamıştır. Bu davalının talep edilen zararlardan sorumlu olması için, kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortasının olmaması gerekmektedir. Oysa davalı olarak gösterilen … A.Ş. sigorta eden olduğundan bu davalının sorumluluğu bulunmamaktadır….” şeklinde karar verilmiştir. Oysa yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan araç sürücüleri ve işletenleri zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Somut uyuşmazlıkta, trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren …plakalı traktör işleteni ve sigortasız olması nedeniyle Güvence Hesabı ile kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Davacı taraf 3. kişi sıfatıyla kazaya karışan araçların her ikisinin de işleten ve sigorta şirketlerinden müşterek ve müteselsilen tazminat talebinde bulunmuştur. Bu nedenlerle davalı Güvence Hesabına karşı açılan davanın reddi doğru olmamıştır. Davacılar vekili ile davalı Sigorta vekilinin istinaf itirazları bu yönden yerindedir. Aynı gerekçe ile davalıların kusur oranına bakılmaksızın zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiğinden davalı …. A.Ş. vekilinin kusur oranında sorumlu olunması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Asıl davada davacılar, destek eşi dışındakiler çocuklar olup kaza tarihinde yaşlarına göre ve en küçük 23 yaşında olan davacı için halen üniversite öğrencisi olduğuna ilişkin bilgi belge de sunulmadığına göre destek tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Hukuk hâkiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K).Mahkemece kusur yönünden yargılama sırasında alınan ve kazada, davalı sürücüsü ve davacıların desteği sürücünün eşit derecede asli kusurlu olduğunu bildiren bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de davaya konu kaza ile ilgili olarak Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/191 esas ve 2015/135 karar sayılı dosyasında, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına ve bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan davalı sürücüsü … hakkında açılan kamu davasının yargılaması sırasında alınan ATK raporu bilirkişi raporuna göre sanığın tali kusurlu olarak belirlendiği, mahkemece bu rapor benimsenerek sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2017/5393 Esas -2020/1289 Karar ilamıyla düzeltilerek onmasına karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.Bu durumda; yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesince belirlenen kusur oranıyla bağlı değil ise de; mahkemece benimsenen kusur raporu ile yukarıda anılan ceza yargılaması sırasında alınan ATK raporunda belirlenen kusur durumu yönünden çelişki meydana geldiği açıktır.O halde, mahkemece, ceza dosyası getirtilerek, öncelikle ceza yargılaması ile eldeki davada kusur yönünden meydana gelen çelişkilerin giderilmesi yönünden dosyanın İTÜ veya Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan oluşturulacak yeni bir uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile ceza dosyasında alınan ATK raporu ve eldeki davada alınan bilirkişi raporunun birlikte irdelenerek,destek sürücünün sürüş esnasında istiap haddinin aşılmasının münhasıran kazanın oluşumuna etkisi olup olmadığı, tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Davalı … açısından destekten yoksun kalma tazminatı açısından faiz başlangıç tarihi kaza tarihinden talep edildiği halde dava tarihinden başlatılması; Asıl davada davalı olarak gösterilmeyen … gerekçeli karar başlığında davalı gösterilmesi; Karşı dava olmadığı halde birleşen davanın karşı dava olarak nitelenerek hüküm ile dosya kapsamı arasında çelişki oluşturulması da doğru olmamıştır. 6100 sayılı HMK’nın 297/2.maddesi gereğince de; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davacılar vekili dava dilekçesinde traktör hasarından dolayı da talepte bulunduğu halde hüküm kurulmamış olması HMK’nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olmuştur. Davacılar vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı yerindedir.Birleşen davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın günlük kira bedelinin neye göre belirlendiği anlaşılamadığı gibi aracın pert değeri ve tamir süresince kullanılamamasından dolayı maddi zarar talep edildiği halde mahkemece aracın perte ayrılıp ayrılmadığı, satışın hasar onarımıyla yapılıp yapılmadığı da saptanmadığı halde yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacılar vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı da yerindedir.Dairemizin kararına göre kusur raporu alınması gerektiğinden davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar ve davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/01/2021