Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4045 E. 2021/41 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4045
KARAR NO: 2021/41
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI: 2016/321 Esas – 2018/279 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 23/05/2005 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteğinin vefat ettiğini, müvekkillerinin vefat eden …’un desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline, ölüm için yapılan cenaze giderleri için 500,00 TL davacıların uğramış olduğu manevi zarar için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Ltd. Şti. den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile; kaza neticesinde davacının kusurlu olduğunu, trafik zaptında bu durumun belli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Nakliyat İnş. vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı ve yetki itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile; müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, davacının kazadan dolayı ödeme alıp almadığının sorulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulüne, 500 TL defin gideri 29.863,24 TL maddi tazminatın kabulüyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sigorta şirketi yönünden ödeme tarihi olan (11/08/2008) tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline diğer davalılar yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiliyle davacı tarafa ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulüyle sigorta şirketi hariç davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, kalan kısmın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; faiz başlangıç tarihinin maddi tazminat için sigorta şirketi hariç diğer davalılar bakımından kaza tarihinden (23/07/2005) başlatılması gerekirken hükümde bu yönde karar verilmediğini, davacılar tarafından manevi tazminatın faizi ile birlikte talep edilmesine rağmen mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarına işletilecek faiz yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği mahal mahkemesi olan Konya-Ereğli Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davaya konu olayın 23.07.2005 tarihinde meydana geldiği işbu davanın ise 18.03.2016 tarihinde açılmış olduğu dikkate alındığında zamanaşımı süresinin aşılmış olduğunu, davacı tarafın yapmış olduğu ıslah dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı taraf lehine hükmedilen maddi tazminata ilişkin vekalet ücreti tutarının yanlış ve fazla hesaplandığını, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesindeki maddi tazminata ilişkin talep aşılarak ve mükerrer olarak hüküm tesis edildiğini, müvekkil şirkete atfedilebilecek hiçbir kusur ve kasıt bulunmadığı gibi davacıların murisi müteveffa …’un asli kusurlu olduğu belirlenmişken sebepsiz zenginleşmeye sebep olacak şekilde maddi – manevi tazminat talep edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, SGK’ya yapılan ödemenin tazminattan indirilmediğini, maddi tazminat bakımından hatalı şekilde iki kez cenaze giderine hükmedildiğini, dava öncesi başvuru olmadığından faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 30/06/2015 tarihinde destek … sevk ve idaresindeki … kamyon ile davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu ile meydana gelen kazasında …’un vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı, defin gideri ve manevi tazminat talep ettiği, davalıların sürücü, işleten ve trafik sigortacısı olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili olması dava şartıdır (114.1/ç maddesi). Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde ise yetki itirazı ilk itirazdır (116.1/a maddesi). Eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili olarak kanunla öngörülmüş kesin yetki kuralı bulunmadığından davalının yetki itirazı “ilk itiraz” niteliğindedir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir (19/2 maddesi). Cevap dilekçesinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta içinde ya da mahkemece verilmiş ek süre içinde verilmesi gerekir (127 maddesi). Somut uyuşmazlıkta; Dava dilekçesinin davalı … Ltd. Şti.ne 05/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği davalı vekilinin 01/06/2016 tarihinde süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğundan itirazı yerinde görülmemiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” . Tazminatın dayandığı olay ölümlü trafik kazasıdır. Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın olaya uyan suçun 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 23/05/2005 tarihi ile dava tarihi 18/03/2016 ve ıslah tarihi olan 02/03/2018 tarihleri dikkate alındığında, dava ve ıslah tarihinde 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle zamanaşımına ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Kaldı ki davalı … vekilinin cevap dilekçesinde zamanaşımı def inde bulunmadığı bilirkişi kusur raporuna itiraz dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürdüğü anlaşıldığından zamanaşımı def’ide süresinde değildir. Kaza nedeniyle düzenlenen Trafik Kaza Tespit Tutanağından ve olay ile ilgili yürütülen soruşturma neticesinde açılan Ereğli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/510 E. sayılı ceza dosyasından kazanın meydana gelmesinde davacıların murisi müteveffa …’nun asli kusurlu olduğu ve mahkemece alınan kusur ve heyet raporununda aynı yönde olup davalı sürücünün %25 oranında desteğin %75 oranında kusurlu oldukları belirlenmiştir. Raporların birbirini teyit ettiği, kazanın oluşuna uygun olduğundan kusura yönelik itirazın reddi gerekmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından vefat edenin yakınlarına bağlanan aylığın niteliği ve bağlanan aylığın rücuya tabi ödemelerden olup olmadığının belirlenmesi zararın tazmininden sorumlu olanların mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi ve zarar görenlerin gerçek zararlarının üzerinde sebepsiz zenginleşmemesi için önemlidir. Davalı … vekilince yargılama sırasında(rapora itirazlarında da) , BAĞ-KUR sigortalısı …’un vefatı nedeniyle sigortalının hak sahiplerine Bağ-Kur’ca ölüm sigortası kolundan 50.329,57 TL ödendiğini, Bağ-Kur tarafından sigortalıya karşı Ereğli(Konya) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla) 2007/219 Esas sayılı dava dosyası ile rücu davası açıldığını ve dava sonucunda mahkeme sigortalının kusur oranı gereği 10.065,91 TL’lik rücuen tazminata hükmettiğini, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. İcra takibine istinaden müvekkili şirket tazminat miktarını ödediğini belirtmiştir. Ancak mahkemenin gerekçesinde bu konuda herhangi bir gerekçe yazılmadığı, raporda ödemeye ilişkin belge bulunmadığı belirtilerek tazminattan indirim yapılmadığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece istinaf eden davalının bu yöndeki iddiaları göz önünde bulundurularak davacı için SGK tarafından yapılan ödeme olup olmadığının araştırılması, ödeme varsa ödemelerin rücuya tabi olup olmadığı, eğer rücuya tabi ise ilk peşin sermaye değerleri öğrenilerek tazminattan mahsubu konusunda sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır. Yine dosya kapsamından davacılar tarafından dava öncesi sigortaya başvuruda bulunulmadığı ancak sigortalısına yaptığı rücu ödemesinin 10/08/2008 olduğu mahkemenin de bu tarihten avans faize hükmettiği görülmüştür. 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde bu tarihte, eğer davadan önce ihbar yoksa en erken dava tarihinde temerrüt gerçekleşmektedir. Bu durumda davalı … vekilinin faiz başlangıcına değinen itirazı yerinde ise de sigortalı araç kamyon cinsi ile kaza sırasında davalı şirket adına trafikte tescilli olduğundan avans faizine hükmedilmesinde usul yasaya aykırılık yoktur. Haksız fiilden doğan tazminat alacaklarında kural olarak faiz başlangıcı olay tarihidir. Zarar gören, tazminat alacağına zararın doğduğu an hak kazanır. Haksız fiillerde olayın vuku tarihinde alacağın muaccel olduğu ve dolayısıyla borçlunun temerrüte düştüğü kabul edilmektedir. Davacı vekilinin dava dilekçesi ile ıslah dilekçesinde kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece davalı … dışındaki davalılar yönünden kaza tarihi olan 23/07/2005 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yine manevi tazminata ilişkin hükümde faize ilişkin herhangi bir ibareye yer verilmemiş olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin istinaf itirazları yerindedir. Dosya kapsamından ıslah dilekçesinin davalılara tebliğine ilişkin tebligat parçasına rastlanmamıştır. Bu halde ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmeksizin hüküm kurulması HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurduğundan usul ve yasaya aykırı olmuştur. HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Açılan davada davacı tarafın 500,00TL defin gideri ve akabinde her iki davacı için artırdığı maddi tazminata ilişkin talebi toplamda 29.863,24 TL iken; yerel Mahkemece eksik ve yanlış değerlendirme ile 500,00 TL defin gideri dahil olan gerek hesaba ilişkin bilirkişi raporu ile gerek ise davacı tarafın talebini artırdığı ıslah dilekçesi ile toplam talep tutarı olabilecek olan ve davacı tarafça da bu duruma göre artırılan tutar olan 29.863,24 TL’nin üzerinde bir tazminata hükmedilmiştir. Dolasıyla 500,00 TL defin giderine bu şekilde mükerrer olarak hükmedilerek usul ve yasaya aykırı bir şekilde karar tesis edildiğinden davalı … ile diğer davalı şirket vekilinin istinaf itirazları yerindedir. Mahkemece gerekçeli kararının hüküm kısmının 6. maddesi ile davacı taraf lehine maddi tazminat nedeni ile AAÜT göre 4.789,96 TL vekalet ücreti takdir edilmiştir. Ancak hükmedilen maddi tazminat miktarı olan 29.863,24 TL tutara göre AAÜT gereği hesaplanması gereken vekalet ücreti tutarı 3.583,59 TL olması gerekirken yanlış ve fazla hesaplama yapılarak hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/01/2021