Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4035 E. 2021/40 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4035
KARAR NO : 2021/40
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI : 2014/26 Esas – 2018/534 Karar
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketinde kasko sigortalı bulunan müvekkiline ait … plakalı aracın 03/07/2013 tarihinde çalınmış ve 08/07/2013 tarihinde aracın motor, şanzıman gibi bazı parçalarının sökülmüş bir vaziyette bulunduğunu, davalı şirkete ihbarının yapıldığını ve yapılan ekspertiz sonucunda araçta 74.582,69 TL hasar tespit edildiğini, davalı … şirketi tarafından aracın tamirine onay verilmemiş olduğundan aracın halen ekspertizin yapıldığı … yetkili servisi olan … bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla 36.000,00 TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihi olan 03/07/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini ve ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu ve aksine yönelik herhangi bir ispat da sunulmadığını, sigortalının aracının çalınmadığını, aracın bir başkasına satılarak sigorta bedelinin alınması amacıyla çalıntı kaydının oluşturulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, Hasarlı aracın (… plakalı 2007 model, … marka) üzerindeki takyidatlardan ari olarak davacı tarafından davalı … şirketine teslimi kaydı ile 35.000 TL’nin 14/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’nın 06/07/2013 tarihli karakol ifadesi ile 23/06/2015 tarihli ek ifadesinin polisi arama konusunda farklı olduğunu, tüm belgeler ve beyanlar incelendiğinde .. aracın çalındığı günleri farklı farklı tarihler olarak beyan etmesi, beyan ettiği tarihlerde her hangi bir şekilde resmi müracaatının olmaması, olaylar ile ilgisi olmayan … ve … tarafından söz konusu aracın bahsi geçen yere 30.06.2013 tarihinde bırakıldığını beyan etmesi ile … 03.07.2013 ve 05.07.2013 tarihlerinde aracı park ettiği yönündeki beyanlarının doğru olmadığı, … 26.06.2013 tarihinde aracı … satın aldığı yönündeki beyanları ile aracın 30.06.2013 tarihinde bulunduğu yere getirildiğinin doğru olmadığını, davacının ve aracı kullandığını iddia eden kişinin tüm beyanları birbiriyle uyumsuz olup, aracın çalındığını iddia ettikleri zamanda dahi herhangi bir karakol müracaatlarının bulunmadığını, aracın çalındığı iddiasından üç gün sonra karakola müracaatın hayatın olağan akışına uygun olmadığı nazara alındığında davacının sigortadan kaynaklanan tüm haklarını kaybetmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, söz konusu hükümde yer alan 1.776,05 TL ibaresinin çıkarılarak 614,80 TL ibaresinin yazılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesine göre; gerek hareket, gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan, TTK’nın 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve TTK.’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, hukuk hâkimi, gerek ceza hâkiminin belirlediği kusur oranı gerekse delil yetersizliğine dayalı beraat kararı ile bağlı değil ise de sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı ile o eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen mahkumiyet kararının bu yönleriyle bağlıdır. İlk Derece mahkemesi gerekçeli kararında “.. kesinleşen ceza mahkemesi dosyası kapsamında davacıya ait kasko sigortalı aracın hırsızlık suçuna konu olduğu ve dava dışı şüphelilerin hırsızlık eyleminin sabit görüldüğü, bu hali ile TTK 1409 maddesi kapsamında gerçekleşen riziko nedeni ile davacının zararından sigortacının sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. ” şeklinde ise de dava konusu aracın çalınması ile ilgili dava dışı kişiler hakkında açılan ceza davası sonucu verilen mahkumiyete yönelik hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK’nın 223 .maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223.maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan söz edilemeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilamları). Bu durumda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen ceza mahkemesi kararına göre değerlendirme yaparak davanın kısmen kabulüne karar vermesi doğru olmamıştır. Dava konusuyla ilgili ceza mahkemesi kararı ve bir kısım ifade tutanakları dosya içine alınmış ise de, kararda tanık beyanlarından söz edildiği ancak mahkemece dinlenip dinlenmediklerinin ceza mahkemesi kararından anlaşılamadığı yine yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde müşteki … 23/06/2015 tarihli ek ifadesinin de yer almadığı anlaşılmakla öncelikle ilgili ceza dosyasının getirtilerek tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak incelenmesi ve tarafların ispat külfetine göre yeniden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.Ayrıca gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “.. peşin alınan 614,80 TL ‘ nin mahsubu ile bakiye 1.776,05 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,..” şeklinde hazine yerine davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulması da hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/01/2021