Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4033 E. 2020/4066 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4033
KARAR NO : 2020/4066
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI : 2015/1008 Esas – 2018/631 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 24/09/2014 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru sebebiyeyle trafik kazası meydana geldiğini, aynı araçta yolcu olarak bulunan davacıların çocukları …’nun vefat ettiğini, …’nun müteveffanın annesi, … ise babası olduğunu, oğullarının vefatı ile onun desteğinden mahrum kaldıklarını, dava konusu trafik kazası sebebiyle davalı … A.Ş’ye yapılan müracaat üzerine açılan hasar dosyasından müvekkillerine bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, müteveffanın dava konusu trafik kazasından önce “Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Bilgisayar ve Vergi Uzmanlığı Bölümünde” okuduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı anne … için 2.500,00 TL ve baba … için 2.500,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan trafik sigortası poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Trafik Sigorta Poliçesi Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile 12/03/2014-12/03/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, KTK 86.madde gereğince araç işleteninin ve sürücüsünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 15/03/2001 tarih ve 2001/1244 esas sayılı ve 2001/1941 karar sayılı kararı bu yönde olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğinin maddi olgularla ispat edilmesi gerektiğini, olayda hatır taşımasının olup olmadığının araştırılması gerektiği, davacı tarafın müvekkili şirketten avans faizi talebi haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, davacı anne … yönünden 36.718,77 TL, davacı baba … yönünden 27.137,52 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödeme tarihi olan 15/12/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından müteveffanın mesleğine uygun ücret araştırmaları yapılması ve elde edilecek emsal gelir esas alınarak zararın hesaplanması gerekirken asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, müterafik kusur indirimi yapılırken hak ve nesafet kurallarına göre ve araç sürücüsünün asli kusurundan kaynaklı davacı yararına tenzilat yapılması gerekliyken mahkemenin bu hususu değerlendirmeksizin hüküm kurduğunu, sürücü … ile müteveffa … çocukluk arkadaşı olup aralarında bir manevi menfaat ve karşılık ilişkisi mevcut olduğunu, müvekkilinin hatır için taşınmamakta olup ekonomik (maddi) bir menfaatin yanı sıra manevi bir menfaatin de mevcut olduğunu, hesaplanan tazminattan sırasıyla müterafik kusur, hatır taşıması indirimi yapılıp hesaplanan tazminattan davalı sigorta şirketinin yaptığı ödemenin tenzili gerektiğini, müteveffanın annesi davacı müvekkil … yetiştirme gideri indirilmiş şekilde maddi zararının 120.496,75 TL olarak hesaplandığını, bu miktardan öncelikle %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak 96.397,40 TL’nin tespitinin ardından yeniden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 77.117,92 TL bulunması ve yine davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu 35.579,28 TL ödemenin indirilerek 41.538,64 TL bulunması gerekliyken müvekillerin zararını arttırmaya yönelik bir hesap yöntemi izlendiğini, tenzilat oranı her bir indirim açısından %20’nin üzerinde bir orana tekabül etmiş ve Yargıtay yerleşik içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini, aynı hesap yöntemi davacı baba açısından da hatalı olarak toplam %40 oranında uygulandığını belirterek istinaf talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; araç sürücüsüne izafe edilen %100 kusur oranının yüksek olduğuna dair itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişinin müteveffanın okulunu bitireceği ve çalışacağı varsayılarak hiçbir somut belge bulunmamasına rağmen asgari ücretin 1,5 katı tutarını net aylık ücret olarak kabul etmesinin hatalı olduğunu, 15/12/2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı re kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 24/09/2014 tarihinde davalı sigorta şirketine trafik sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın hatalı solllama yaptığı sırada meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olan davacıların oğlu olan … vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.Somut olayda davalı sigorta şirketinin kazaya konu aracın zorunlu sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olması nedeniyle işletenin sigortacısı sıfatıyla araçta yolcu olan müteveffanın mirasçılarına karşı destekten yoksun kalma tazminatı ödemekle yükümlü olduğundan sorumluluğa; Davacı sigorta şirketinin bir miktar ödeme yapmış olması nedeniyle ödeme yaptığı tarihin hükmedilen bakiye tazminat için faiz başlangıç tarihi yapılmasında hata bulunmadığından faiz başlangıç tarihine değinen davalı istinaf talepleri yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal 02/06/2020 tarih, 2019/6636 E. ve 2020/3039 K. sayılı kararında “Davacıların murisi … kaza tarihinde 21 yaşında olup dava dilekçesinde, müteveffanın Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tarih Bölümünde öğrenci olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 12.11.2015 tarihli hesap bilirkişi ek raporunda yüksekokul mezunu bir kişinin asgari ücretin iki katını alacağı nazara alınarak destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılmış, davalı tarafça hesap raporuna süresi içerisinde itiraz edilmiştir. Mahkemece desteğin geliri yönünde gerekli araştırma yapılmadan karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece davacılar vekilince iddia edildiği üzere kaza tarihinde desteğin üniversite öğrencisi olup olmadığı araştırılarak üniversite öğrencisi olması halinde, mezun olacağı tarihin ilgili öğrenim kurumundan sorulması; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması; bu tespitlerden sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması için, bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”. şeklinde karar verilerek müteveffanın yüksekokul öğrencisi olması halinde ücretinin belirlenmesi için izlenecek yöntem gösterilmiştir. Somut olayda, müteveffanın olay tarihinden önce Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi bilgisayar ve veri uzmanlığı bölümünde öğrenci olduğu belirtilmiş ancak okulundan müteveffanın öğrenci olduğuna ilişkin belgeler getirtilmemiş, muhtemel mezuniyet tarihi sorulmamış, mezun olduktan sonra ne kadar gelir elde edebileceği hususunun sadece İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasından sorulmuş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih, 2018/3173 E. ve 2020/2190 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır. Yukarıda ifade olunan hususlar karşısında, davacının uğradığı zararın hesaplanmasından sonra; hesaplanan bu bedel üzerinden, davalı borçluya ait indirim sebebi olan hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle yapılacak indirimlerin uygulanması ve bu surette sonuç tazminatın belirlenmesi gerektiği açıktır. Oysa mahkeme tarafından hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin davalı ödemesinin tenzilinden sonra yapılması gerekirken önce yapıldığı, yine hatır taşıması ve müterafik kusur indirimlerinin ilgili bozma ilamında belirtildiği şekilde ayrı ayrı yapılması gerekirken, toplam olarak %40 oranı üzerinden yapılarak davacılar aleyhine durum yaratıldığı anlaşılmaktadır” (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/06/2020 tarih, 2018/3903 E. ve 2020/3867 K. sayılı kararı).Somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamından müteveffa ile aracı kullanan dava dışı sürücünün yakın arkadaş oldukları birlikte eğlenmek için araca bindikleri, sürücünün, müteveffadan taşıma için herhangi bir menfaatinin olmadığı anlaşılmakta olup bu durum karşısında desteğin sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi nedeni ile mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılmasında; Yine müteveffa destek ile araç sürücüsünün arkadaş oldukları birlikte gezip eğlenmek amacı ile araca bindikleri ve bu esnada kazanın meydana geldiği anlaşıldığına göre desteğin yolcu olarak taşınmasının hatır taşımacılığı kapsamında olduğu kabulü ile hesaplanan maddi tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmasında da bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.Ne var ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları dikkate alındığında belirlenen tazminat miktarına müterafik kusur ve hasar indiriminin ayrı ayrı ve sıraya göre yapılması gerekirken toplam %40 oranında indirim yapılarak tazminatın belirlenmesi doğru olmamıştır.O halde mahkemece yapılması gereken; kaza tarihinde desteğin öğrenim gördüğü okula yazı yazılarak desteğin üniversite öğrencisi olup olmadığı ve mezun olacağı tarihin sorulması, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası dışında başka illerdeki ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması, bu tespitlerden sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması; Davacılar için hesaplanan destek tazminatı miktarından öncelikle davalı tarafından yapılan ödeme miktarlarının güncellenmiş tutarının mahsup edilmesi, daha sonra belirlenen bedeller üzerinden sırasıyla ayrı ayrı olarak %20 oranında hatır taşıması indirimi ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması suretiyle sonuç tazminatın belirlenmesi için aktürya bilirkişisinden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/12/2020