Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4025 E. 2020/4024 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/4025
KARAR NO : 2020/4024
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI : 2015/902 Esas – 2018/344 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin maliki bulunduğu … plaka sayılı araç ile davalılardan … sürücüsü ve … maliki olduğu … plaka sayılı araçların 31.01.2015 günü maddi hasarlı trafik kazası yaptıklarını, kaza tespit tutanağına göre de olayda karşı tarafın asli kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin aracının çok ağır hasar gördüğünü, İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/42 D.İş sayılı dosyasıyla yapılan tespitte araçtaki hasarın KDV hariç 58.928,79 TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesi ile dava değeri 74.655,62 TL olarak ıslah edilmiştir.Davalı … cevap dilekçesi ile; dava konusu kazada … plakalı aracın sürücüsü olarak bulunduğunu, sürücüsü olduğu aracın davalı … ait olduğunu, kaskosunun ve trafik sigortasının … A.Ş. tarafından yapıldığını, trafik kazasının ardından aracın sigortalı bulunduğu diğer davalı şirket tarafından hasar tespiti yapılarak davacıya hasarın karşılığının ödendiğini, hasar karşılanmasına rağmen davacının tazminat talep etmesinin kötü niyetli olduğunu, talebi kabul etmemekle birlikte bir an için hasarın karşılanmadığı varsayıldığında dahi davacının uğradığı zararın ancak kusur oranındaki kısmını talep edebileceğini, tazminat talebinin muhatabının kendisi değil sigorta şirketi olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plakalı aracın maliki olduğunu, aracın kaskosunun ve sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, uğradığı hasarın davalı sigorta tarafından hasar tespiti yapılarak ödendiğini, davacının tazminat talep etmesinin kötü niyetli olduğunu, bir an için hasarın karşılanmadığı, talebi kabul etmemekle birlikte bir an için hasarın karşılanmadığı varsayıldığında dahi davacının uğradığı zararın ancak kusur oranındaki kısmını talep edebileceğini, davacının tazminat talebinin muhatabının kendisi değil sigorta şirketi olması gerektiğini, söz konusu trafik kazası nedeniyle maliki olduğu aracın da zarara ve değer kaybına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davacının delillerinin örneklerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazaya karışan araçların kusur oranlarının adli tıp kurumu tarafından tespiti gerektiğini, herhangi bir kabul beyanı anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın bildirdiği hasar miktarını kabul etmediklerini, yapılan eksper incelemesi sonucu … plakalı araçta işçilik dahil 15.600,12 TL hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, bağımsız uzman eksper tarafından hazırlanan ekspertiz raporu ile davacının yaptırdığı tespitte hesaplanan tazminat tutarları arasında fahiş fark bulunduğunu, hasar bedelinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davacının davasının kısmen kabulüne, 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren, 26.882,55 TL’nin ıslah tarihi olan 12.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraf kusurlarının tespiti için Adli Tıp Kurumu’dan kusur raporu alınmadığını, 25/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı aracında meydana gelen hasarda araç sürücüsü … %100 oranında tam kusurlu bulunup sürücü … ise kusurunun bulunmadığı tespit edildiğinden diğer araç sürücülerinin hiç kusurunun bulunmadığına ilişkin tespitin haksız ve hatalı olduğunu, heyet tarafından hazırlanan kusur raporu somut olaydaki gerçek kusur oranı ile örtüşmediğini, ekspertiz raporu ile dosya kapsamında alınan hasara ilişkin bilirkişi raporu arasındaki fahiş farkın dikkate alınmadığını, Genel Şartlar uyarınca, somut uyuşmazlık kapsamında hasara uğrayan aracın onarımının müvekkil şirketin anlaşmalı servisinde belirlenen 15.600,00 TL bedel ile yapılması mümkün olduğu halde bundan daha yüksek tutarda onarımı gerçekleştirmesi nedeniyle müvekkil şirketin fahiş tutarının kabul edilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 31.01.2015 günü meydana gelen zincirleme trafik kazasında davacının hasar gören aracının hasarından dolayı uğranılan zararın ZMMS poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden ve kusurlu araç sürücüsü ve işleteninden tahsili talep edildiği anlaşılmıştır.Kaza nedeniyle düzenlenen trafik kaza tespit tutanağına göre; dava dışı iki aracın arkadan çarpma ile meydana gelen kazada aynı yönde seyreden davacıya ait araç sürücüsünün dava dışı kaza yapan araçlara çarpmadan durabildiği ve kusurunun bulunmadığı, yine aynı şeritte bulunan davalı araç sürücüsünün, davacıya ait araca arkadan çarpma kuralını ihlal ettiği yine davalı araca arkadan çarpan dava dışı(5. araç) araç sürücüsünün de aynı şekilde kural ihlali olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan konusunda uzman bilirkişi raporu ile davalı araç sürücüsünün davacıya karşı %100 kusurlu olduğu (yine daha önceki bilirkişi raporunda da aynı oranda kusurlu ) ve dava dışı davalı araca çarpan sürücünün davacı ve davalı arasındaki kazada kusursuz olduğu belirtildiğine göre çelişki bulunmadığı gibi raporun olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir.Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunun ise, sigortalı aracın hasarlı parçaları dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığı, daha önce alınan bilirkişi raporlarındaki bazı hasar kalemlerinin fotoğraflar ile uyumlu bulunmadığının göz önüne alınarak hesaplandığı anlaşıldığına göre Mahkemece bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Bu nedenlerle; davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Davalı … A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.202,55 TL harçtan peşin alınan 800,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.401,91 TL harcın davalı … A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/11/2020