Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/4016 E. 2020/4023 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/4016
KARAR NO: 2020/4023
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/04/2018
NUMARASI: 2014/402 Esas – 2018/403 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, 18/10/2009 tarihinde yine davalı … şirketine sigortalı … plakalı araca çarpması sonucu çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’in yaralandığını, müvekkilinin geçirdiği trafik kazası neticesinde 48,70 oranında sürekli sakat kaldığını, Fırat Üniversitesi Hastanesine ait 04/07/2013 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporunun dilekçe ekinde sunulduğunu, kazadan sonra müvekkil tarafından her iki aracında ZMM poliçesini düzenleyen davalı … şirketine başvurulduğunu, … plakalı araçtan dolayı … numaralı hasar dosyası, … plakalı araçtan dolayı … sayılı hasar dosyalarının açılmış olduğunu, davalı … tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığını ancak hangi hasar dosyasından yapıldığının bilinmediğini, müvekkilinin mağduriyetinin sigorta şirketi tarafından ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik sürekli sakatlık tazminatı olarak 1.000,00 TL tazminatın (davalı … azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava hakkının olmadığını, söz konusu kaza nedeniyle davacının davadan önce müvekkil şirkete yaptığı müracaat üzerine uzman aktüer hesap bilirkişisinden alınan rapora göre davacı …’a 09/04/2010 tarihinden 1.063,00 TL tazminat ödendiğini, kazaya karışan … ve … plakalı araçların kusurlarının ayrı ayrı değerlendirildiğini, yapılan bu ödeme sonucunda davacının zararının tazmin edildiğini, başkada zararının kalmadığını, ibra tarihinden itibaren 2 yıllık ibranın iptalini talep edebilme süresi geçtiğinden davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, ödemenin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu, müvekkil şirketin belirlenecek gerçek zarardan sigortalısının kazadaki kusur oranına isabet eden oranda ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, ceza yargılamasında rapor alınmış olsa dahi tazminat hukukuna esas olacak şekilde yeniden oluşturulacak heyetten kusur raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “İspatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin maluliyetinin belirlenmesi için İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğüne müzekkere yazıldığını, Adli Tıp Şube müdürlüğü 23.06.2015 tarihli ön raporu ile istenen eksikliklerin tamamlanması için İzmir’e talimat yazdırdığını, talimat mahkemesinin ise ön raporda belirlenen eksikliklerin giderilmesi için müvekkilini Ege Üniversitesine sevk ettiğini ancak Ege Üniversitesinin kaza ile ilgili daha önceki tıbbi evrakların gönderilmesini istediğini ve talimat gereğini yapmadığını, kaza ile ilgili daha önceki tıbbi evrakların tamamlandığını ve Ege Üniversitesine gönderildiğini ancak bu seferde Ege Üniversitesi müvekkilinin psikolojik tedavisi için en az 6 aylığına bir devlet hastanesine gidip gelmesine karar verdiğini, müvekkilinin talimat gereği Ege Üniversitesine defalarca gidip geldiğini, Ege Üniversitesi uzun süre talimat gereğini yerine getiremediğini, talimat mahkemesi kaleminin defalarca arandığını, tedavilerin uzun sürmesi sebebi ile raporun gecikeceğinin belirtildiğini ve talimatın iade edilmemesinin istenildiğini yerel mahkemenin de bu durumdan haberdar edildiğini, durumun kendilerinden ya da müvekkilinden kaynaklanmadığının bildirilmesine rağmen mahkeme tarafından hukuka aykırı bir şekilde davanın reddedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli ve geçici maluliyet tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut olayda, 18/10/2009 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu ( belirtilmiş ise de dava dilekçesine ekli soruşturma evraklarından kazaya karışan başka bir aracın sürücüsü olduğu kusursuz olup beraatine karar verildiği) davalı … şirketine trafik sigortalı araçların çarpışması sonucu davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile sürekli maluliyet tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır, Mahkemece ” …. davacının İzmir’de oturduğu belirtildiğinden İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak Adli Tıp ön raporunda belirtilen hususlarda film, grafi ve raporlarının alınması istenmiştir. Davacı tarafa İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından usulüne uygun davetiye çıkartılmış, davacı tarafından belirtilen işlemlerin yaptırılmadığı anlaşılmış, duruşmada davacı vekili tarafından yeniden süre talep edilmiş ve İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine yeniden talimat yazılmış ancak davacının mahkemenin verdiği 1 aylık süre içerisinde dahi mahkemeye başvurmadığı anlaşıldığından talimat bila ikmal iade edilmiş olmakla, davacının kalıcı ya da geçici iş görmezliğine ilişkin Adli Tıp ön raporunda belirtilen hususlarda gerekli muayeneleri yapılmak üzere talimat mahkemelerince verilen sürelere uymadığı, raporunun alınamadığı, iddialarını ispatlayamadığı kanaatine varılmakla davanın reddine ” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11, Avukatlık Kanunu’nun 41. ve HMK 73. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Tebligatla yapılması istenilen işlem gereği, talimat mahkemesince davacı asil ile birlikte vekiline de tebligat çıkarılması gereklidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7558 Esas ve 2019/2671 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere “… davanın niteliği gereğince alınması gerekli olan bilirkişi raporlarının aynı anda alınması mümkün olmayıp, belirli bir sıra dahilinde yapılması gerekmektedir. Maluliyet ve hesap bilirkişi raporlarının alınıp alınmamasına ancak kusur raporunun sonucuna göre karar verilebilir ayrıca kesin sürenin verildiği tarih itibariyle deliller tam olarak toplanmamış, dosya kapsamında henüz bilirkişi raporu alınma zamanı da gelmemiştir. “. Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/7572 Esas ve 2018/1556 Kararı sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta; Mahkemenin maluliyete ilişkin rapor için talimat yazılması ara kararı 13/10/2015 tarihi olup davacı vekilinin talepleri kabul edilerek her seferinde yeniden süre verilmiş ancak en son verilen 1 aylık sürede de davacı müracaat etmediğinden 28/12/2017 tarihinde talimat bila ikmal iade edilmiştir. Dava dilekçesine ekli olarak Fırat Üniversitesi Hastanesinden alınan davacıya ait 04/07/2013 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporunun eklendiği, tedavi evraklarının getirtildiği ve dosya da henüz kusur raporu alınmadığı ve son celsede talimat iadesinden sonra davacının hastaneye müracaat ettiği belirtildiği halde İlk Derece Mahkemesince de davacının kalıcı ya da geçici iş görmezliğine ilişkin Adli Tıp ön raporunda belirtilen hususlarda gerekli muayeneleri yapılmak üzere talimat mahkemelerince verilen sürelere uymadığı, raporunun alınamadığı, iddialarını ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç eksik incelemeye dayalı olmuştur. Bu durumda mahkemece yapılması gereken; Ceza dosyası kapsamında bulunan sağlık raporları ve dava dilekçesine ekli olarak sunulan sağlık raporuyla, davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü yerlerin belirli olduğunun gözetilmesi; Bu belgeleri düzenleyen ilgili sağlık kuruluşlarından tedaviye ilişkin tüm belgelerin getirtilmesi; daha sonra, kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınmalı, davacı asil ile birlikte vekiline de hastaneye müracaat için meşruhat içeren tebligat çıkartılmasına; Alınacak raporda davacı için maluliyet oranı belirlenmesi halinde tazminat hesabı yönünden de aktüerya uzmanından rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/11/2020