Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3875 E. 2020/4020 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3875
KARAR NO: 2020/4020
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/07/2018
NUMARASI: 2016/39 Esas – 2018/825 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/10/2008 tarihinde …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın kusurlu olduğu kazada müvekkili …’in ağır yaralandığını ve sakat kaldığını, aynı kazada müvekkillerinin aynı aileden … ve …’in hayatlarını kaybettiğini, kaza sonrasında müvekkili …’in %93 oranında sakat kaldığını, müvekkilinin kazada yolcu olduğunu, … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet poliçe ile davalı … şirketi tarafından yapıldığını, müvekkilinin kalıcı sakatlığından dolayı çalışamadığını, eşi ve çocuğu vefat eden müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, davalı … şirketine başvuru yapıldığını ve bir kısım ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu belirterek … için oluşan kalıcı sakatlığından dolayı 1.000,00 TL kalıcı maluliyet tazminatının, eşi …’in ölümünden dolayı 500,00 TL, ve kızı …’in ölümünden dolayı 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze, defin giderleri olarak 500,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın davalı … için kaza tarihinden davalı … Şirketi için temerrüt tarihinden itibaren olmak üzere işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların davasının yetkili olmayan İstanbul Mahkemelerinde açtıklarının, davanın yetkisiz yerde açıldığını, davacıların diğer davalı … şirketinden ödeme alarak sigorta şirketini ibra ettiklerini, davacıların kötüniyetli olarak dava açtığını, mahkemece kusur ve maluliyet oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin kazada herhangi bir kastı ve kusuru bulunmadığını, davacıların taleplerinin müvekkili tarafından ekonomik durumunun kötü olması sebebiyle ödenmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin hem yaşlı olması hemde sakat olması nedeniyle çalışamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkil şirkete başvuru yapıldığını, davacının maluliyetine ilişkin 01/09/2010 tarihinde 19.282-TL ödeme yapıldığını, kaza tarihi itibariyle müvekkil şirketin poliçe limitinin 125.000-TL olduğunu, müvekkil şirket tarafından yapılan ödemelerin hesaplanacak tutardan düşülmesi gerektiğini, davacı tarafından vefat eden … ve … için dava öncesi başvuru ve ödeme bulunmadığını, vefat eden şahısların başka destekten yoksun kalan mirasçılarının bulunup bulunmadığının araştırılmasını ve varsa paylarının ayrılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince “Davacı …’in maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 67.348,83 TL kalıcı sakatlık, 136.800,31 TL eş vefatından dolayı destekten yoksun kalma tazminatı, 41.670,25 TL kızının vefatından dolayı destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 245.819,39 TL maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden 09/05/2010 davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (Sigorta şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olmak kaydıyla), davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak bu davacıya verilmesine, davacı … (…) in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak bu davacıya verilmesine, cenaze giderleri yönünden davanın açılmamış sayılmasına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı …. vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı …’nin taleplerine ilişkin iki yıllık ibra zamanaşımı itirazının dikkate alınmadığını, müteveffa … için davacı tarafından sarfedilecek yetiştirme giderinin hesaplanan tutardan düşülmediğini, …’in hayatını kaybetmesi sebebiyle davacı …’in destekten yoksunluk zararı 136.800,31 TL olarak hesaplanıp vefat eden şahısların başka destekten yoksun kalan mirasçılarının bulunup bulunmadığının araştırılmayıp paylarının ayrılmadığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin beyanların dikkate alınmayıp indirim yapılmadığını, davacı taraf ve murislerinin kaza esnasında emniyet kemeri kullanıp kullanmadığının değerlendirilmediğini ve tespit sonucu zararın artmış olduğu gözetilerek ayrıca %20 indirim yapılması gerektiğini, müvekkil şirket tazminattan sınırlı sorumlu olduğundan vekalet ücreti, yargılama harç ve masraflarının müvekkil şirket aleyhine hükmedilen tutarın, tüm maddi tazminat toplamına oranlanması suretiyle belirlenmesi gerektiğini, oranlama yapılmadan müvekkil şirket tüm tazminat ferilerinden de sorumlu tutulduğunu, gerekçeli kararda vekalet ücreti, harç ve masraflara ilişkin müvekkil şirketin sorumlu olduğu tutar göz önüne alınarak mahkemece oranlama yapılması gerektiğinden yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından müvekkilin şirketin asıl alacağın tamamına isabet eden fer’ilerle sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminat ile sürekli maluliyet tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1232 Esas ve 2020/713 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta kazada yaralanan davacı …’e davalı tarafından maluliyeti nedeniyle 01/09/2010 tarihinde ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. Eldeki dava ise 14/01/2016 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde ibranameden bahsetmiş ise de dosyada bulunan hasar dosyası ekinde ibranameye rastlanmamıştır. Bu durumda mahkemece; öncelikle davacı … tarafından düzenlenmiş bir ibraname bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa dosyaya kazandırılması ve KTK’nun 111. maddesi gereği hak düşürücü sürenin geçip geçmediği ve ibranamenin iptali şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti, açılan davanın hak düşürücü süre içerisinde olduğunun anlaşılması halinde ilk olarak ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi amacı ile ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi; ibraname yok ise davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle karar vermek gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir. Ancak destek almaktan vefat, evlilik ya da destek alma ihtiyacının sona ermesi gibi nedenlerle çıkan kişinin payı diğer destek alanlara aktarılarak hesaplama yapılması gerekmektedir. Eldeki davada, müteveffanın eş için destek tazminatına karar verilmiştir. Destek payları hesaplanırken mirasçı olarak sadece davacıların hayatta olduğu varsayılarak hesaplama yapılmıştır. Ancak muris eş …’nın babası da olay tarihi itibariyle hayattadır ve destek tazminatı hesabında pay sahibidir. Davacılar yönü ile tazminat hesabı yapılırken bu durumun dikkate alınması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan ilkelere göre müteveffanın anne ve babasının da destek payı olup olmadığı saptanıp, onlara da pay ayrıldıktan sonra davacıların tazminatının hesaplanması ve bu yönde ek rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin buna değinen istinaf itirazı yerindedir. Davalı … şirketi, kazaya neden olan, davalı …’ın kullandığı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup poliçe limiti 125.000,00 TL’dir. Bu sebeple, hükmolunan tazminat, sigorta bedelini geçerse, sigortacı yargılama giderleri ile avukatlık ücretini sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde ödemekle yükümlüdür. Davalı … şirketi Mahkemece maddi tazminat yönünden ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulduğu halde kaza tarihindeki poliçe limiti ile hükmolunan maddi tazminat arasında oran kurulmaksızın hükmedilen maddi tazminata ilişkin olarak vekalet ücreti, yargılama gideri ve harç miktarlarının tamamından diğer davalı ile birlikte sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da kabulü gerekir. Dosya kapsamından, destek …’nin 16 yaşında olup anne davacı …’nın bir işte çalıştığına ilişkin iddia ve belge olmadığına göre çalışmayan anne için destek hesabı yapılırken yetiştirme giderinin tazminattan indirilmesi gerekmeyeceğinden destek payına; Kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında davacının emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir saptama bulunmadığı gibi aksinin davalı tarafça da ispat edilememiş olmasına göre müterafik kusura değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı …. vekili istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı …. vekili istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı …. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/11/2020