Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3866 E. 2020/3933 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3866
KARAR NO : 2020/3933
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI : 2014/1079 Esas – 2018/593 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kazada zarar gören sigortalı … plakalı araç için müvekkili şirkete yapılan müracaat sonucu, 5684 sayılı Kanun’un 22.maddesi uyarınca bağımsız ve uzman eksper tarafından hasarın niteliğinin ve miktarının tespiti için ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, kaza sonucu sigortalı aracın hasarına ilişkin olarak tespit edilen 21.135,00-TL hasar tazminatının 18/03/2014 tarihinde ödendiğini, bu ödemeyle TTK’nın 1472. maddesi gereği müvekkil şirketin, sigortalının halefi haline geldiğini, kazanın gerçekleşmesinde davalılar tam kusurlu olduğundan müvekkili şirketçe ödenen 21.135,00 TL’nin 18/03/2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsilini talep talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Görev itirazının öncelikle dikkate alınmasını, davacının tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … San ve Tic. AŞ vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkili firmaya karşı açılmasının yerinde olmadığını, kazanın firmanın bir faaliyeti nedeniyle meydana gelmediğini, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, husumet yokluğu itirazının öncelikle dikkate alınarak davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesine künkün sebep olduğunun dosya kapsamında mübrez deliller ile sabit olduğunu, gerek aşırı bir ses duyulacak şekilde çarpılan büyük hacimli bir nesne olması gerekse yağın hızlı boşalmasına sebep olacak kadar arıza meydana getirmesi de hasarın oluşumuna künkün sebep olduğunu desteklediğini, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda tespit edilen hasar tutarının gerçeği yansıtmadığını, araçta meydana gelen hasar hesaplamasında değiştirilen parçalarda yenilenme indirimi yapılması gerektiği ifade edilerek buna göre hesaplama yapıldığını, değerlendirme sırasında yenileme indirimi yapılmasının aracın niteliğine uygun düşmediğini, dosya kapsamında mübrez bilirkişi raporlarının hasar tespiti her bakımından yetersiz inceleme yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, davacıya kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan … plaka sayılı araçta trafik kazası sonucu oluşan hasar bedelinin, davacı tarafından sigortalısına ödendiğinden bahisle ödenen bedelin davalılardan rücuen tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında; Davaya konu kazanın meydana geldiği yerde ne tür bir çalışma yapıldığının belli olmadığı, sigortalı aracın altını çarptığı beyan edilen künk veya rögar kapağının yolun içindeki yeri, yol yüzeyine göre konumu ve yüksekliği, ebatları, kaza yerinde yol aydınlatması olup olmadığı, yeterli veya yetersiz işaretleme bulunup bulunmadığı gibi hususlarda herhangi bir tespitin dosya kapsamında bulunmadığının, bu kapsamda da davalıların ve aracın sürücüsü dava dışı Yılmaz İnceli’ nin kusur durumlarının ve varsa oranlarının belirleme imkanının bulunmadığını belirtmelerine, taraf itirazlarının da değerlendirilmesi hususunda alınan bilirkişi ek raporunda yerinde yapılan incelemede, her ne kadar yer gösterilme olmasa da dava dilekçesi ekinde mübrez olayın meydana geldiği iddia edilen yere ilişkin fotoğraflar da incelenmek suretiyle ifadelerde belirtilen mevkide bulunan araç yolunda bahsi geçen teknik olumsuzluğa rastlanmadığının ancak olay tarihinin 2014 yılı olduğu da nazara alındığında böyle bir teknik olumsuzluk mevcut olduğu düşünülse bile bu tarihe kadar onarılmış olabileceğinin belirtilmesine, davaya konu kaza nedeniyle tarafların kusur durumu ile ilgili bir belirleme yapmanın davacı tarafça dosya kapsamına sunulan delillerle mümkün olmadığının anlaşılmış olmasına, davacının dayandığı tüm delillerin mahkemece değerlendirilmesine ve hasara neden olan olayla ilgili herhangi bir tutanakta bulunmadığına göre, olaya ilişkin kusur belirlenemediğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 360,94 TL harçtan mahsubu ile 306,54 TL harcın talep halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/11/2020