Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3855 E. 2020/4018 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3855
KARAR NO : 2020/4018
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI : 2014/1498 Esas – 2018/564 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsünün 30/03/2006 tarihinde kusurlu olarak yaya olan müvekkili … çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, kaza dolayısıyla müvekkilinin %19 oranında malul kaldığını, kaza nedeniyle davalı sigorta şirketine başvurularak hasar dosyası açıldığını, ancak sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, kaza tarihinde 1 yaşında olan müvekkilinin geriye kalan ömrünü sürekli sakat olarak tamamlamak zorunda kaldığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … için 1.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı definde bulunarak davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin 03/03/2015 tarihli duruşma zaptında davalı sigorta şirketinin “dosya kapsamına göre uzamış zamanaşımı hükümlerinden dolayı davalının yerinde bulunmayan zamanaşımı itirazının reddine” denilerek reddedildiğini ve verilen bu ara karardan Yerel mahkemece 05/06/2018 tarihli celsede davalı sigorta şirketinin yeniden itirazı olmadan yerel mahkemece re’sen değerlendirme yapılarak reddedildiğini ve mahkemenin resen zamanaşımı değerlendirmesi yapmasının hatalı olduğunu, dosyada alınmış bir adli tıp maluliyet raporunun olmadığını, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine uygun olmayan Manisa Turgutlu Devlet Hastanesi’nin 26/03/2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporuna dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımında başlangıç tarihi olarak Manisa Turgutlu Devlet Hastanesinin 26/03/2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporu dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığını ve zararın varlığının öğrenilmesi için yeterli bir ölçüt olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmesi durumunda bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı belirtilmiştir.Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/04/2008 Tarih, 2008/4-326 E. ve 2008/325 K. Sayılı kararı).Somut olayda kaza 30/03/2006 tarihinde gerçekleşmiş, dava ise 29/09/2014 tarihinde açılmıştır. Davacının yaralandığı olayda yaralamaya ilişkin eylem, olayın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Davacının dava açtığı tarihte, kaza tarihinden dava tarihine kadar sekiz yıldan fazla bir süre geçtiği ve bu şekilde uzamış zamanaşımı süresinin de dolduğu görülmektedir.Davacının olay nedeniyle uğradığı zararın kapsamını öğrendiğini belirttiği Manisa Turgutlu Devlet Hastanesi’nin 26/03/2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporun 8 yıllık uzamış zamanaşımı süresi içerisinde alındığı sabittir. Ancak davacı uzamış zamanaşımı süresi içerisinde dava açmadığı ve öğrenme tarihi uzamış zamanaşımı süresi içerisinde olduğu için KTK’nın 109/2. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması olanağı da bulunmadığından zamanaaşımı süresi dolmuş olduğundan İlk Derece Mahkemesince verilen kararda isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/11/2020