Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3825 E. 2020/3931 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3825
KARAR NO : 2020/3931
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI : 2014/1209 Esas – 2018/809 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … idaresindeki … plakalı aracın 31/12/2011 tarihinde müvekkilinin kullandığı … plakalı araca arkadan çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle bacağının kırıldığını ve halen tedavi gördüğünü, İstinye Devlet Hastanesinin raporuna göre çalışma işgücünü % 48 oranında kaybettiğini, 10 aydır çalışamadığından dolayı gelir kaybı olduğunu ve sakat kaldığını, kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/259 Esas sayılı dosyasından alınan rapora göre % 100 kusurlu olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi olmak üzere toplam 30.000 TL tazminatın davalılardan (davalı … şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, maluliyet ve kusur oranına ilişkin raporların alınması gerektiğini, davacı tarafça müvekkili şirkete hasar başvurusunun yapılmadığını, müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ile belirtilen kusur oranını kabul etmediklerini, kusur incelemesi yapılmasını, dava dilekçesinde belirtilen maluliyet oranını da kabul etmediklerini, bu yönden Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, davacının yeşilkart sahibi olduğunu, yapılacak hesaplamada asgari ücretin baz alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince “Açılan maddi tazminat davasının konusuz kalmış olması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, açılan manevi tazminat davası yönünden davanın kabulüne, davacı yararına 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …dan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi ve varsa manevi zararın meydana gelmesinde müvekkil … %50 – davacı da %50 oranında kusurlu bulunduğundan manevi tazminatın fahiş olduğunu ayrıca müvekkili …’ın olayın meydana gelmesinde davacı kadar dahi dahli ve kusuru bulunmadığını hiçbir müdahalesinin olmadığını ve %50 oranında davacının kusuru nedeniyle manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesinin hakkaniyet duygusundan yoksun olduğunu yeterince inceleme yapılmadan eksik karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda;Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 31/12/2011 tarihinde davalılardan …’a ait diğer davalı …’ın sevk ve idaresindeki araç ile davacının kullandığı minübüse arkadan çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı araç sürücüsü … %50, davacı araç sürücüsü de %50 oranında kusurlu olduğuna ilişkin kusur raporu ile davacının %27 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme sürecinin 20 aya kadar uzayabileceğini belirten ATK maluliyet raporunu esas alarak hesaplanan manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır. KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, BK’nın 162 ve 163 maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazı da yerinde değildir.BK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, davacının yaralanmasının mahiyet ve derecesi, maluliyet oranı, iyileşme süresi, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.Bu nedenlerle; Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- Davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre … yönünden alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,2-Harçlar Yasası’na göre … yönünden alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/11/2020