Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3817 E. 2020/3687 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3817
KARAR NO: 2020/3687
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/04/2018
NUMARASI: 2015/269 Esas – 2018/427 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/11/2013 günü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Mardin istikametinden Diyarbakır istikametine seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkarak karşı şeride geçmesi neticesinde … plakalı araç ile kafa kafaya çarpışmasıyla trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araçta yolcu olan müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, davalı … sirketinin … plakalı aracın … no ile sigortalısı olduğunu, beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL tazminatın davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından, 16.03.2013-2014 tarihleri arasında … numaralı ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeden doğan sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davacının söz konusu maddi tazminatın tahsili için müvekkili şirket başvuru yaptığını yapılan değerlendirme sonucunda davacıya toplam 78.722,00 TL’nin 17.02.2015 tarihinde banka havalesi ile ödendiğini, ödeme yapılırken davacıdan 05.02.2015 tarihinde ibraname alındığını, bu belge ile davacının kendisine yapılan ödeme karşılığında müvekkili şirketi gayri kabil-i rücu ibra ettiğini, bu nedenle müvekkilinin davacıya yönelik tüm edimlerini yerine getirdiğini ve davacının dava konusu poliçeden kaynaklı olarak müvekkilinden alacağı kalmadığını, her ne kadar davacı dilekçesinde %19 maluliyetten bahsetmişse de söz konusu oranın bu aşamada taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının gelir durumuna ilişkin dava dilekçesinde bir ücret miktarı belirtildiğini, söz konusu gelir durumunun ispatlanması gerektiğini, tazminatla ilgili sorumluluklarına hükmedilmesi halinde ancak yasal faiz uygulanabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın kabulü ile 135.517,13 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 17/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme hükmedilen geçici iş göremezlik tazminatına itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu değilken yerel mahkemece işbu durumun göz ardı edilerek geçici iş göremezlik tazminatı yönünden müvekkil şirketi sorumlu tuttuğunu yerel mahkeme kararının bu yönüyle usul, yasa ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiğini, müvekkili şirketçe yapılan ödemeye rağmen fahiş miktarda hesaplanan tazminatın kanımızca hakkaniyete uygun olmadığını, davacı yana dava öncesinde ödeme yapıldığını, yapılan ödeme miktarının dikkate alındığında kalan kısım açısından hesaplanan tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı lehine 10 ay fazla hesaplama yapıldığını, yerel mahkemece hatır taşıması yönünden indirim yapılması taleplerini dikkate almadan ve indirim yapmaksızın hüküm tesis etmesinin usul, yasa ve Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, hesaplanan tazminattan en az %20 hatır taşıması indirimi yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasa’nın geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Geçici iş göremezlik tazminatından yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan aktüerya raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre davacının kalan yaşam süresi 46 yıl olarak belirtilmiş, hesaplamada bu süre üzerinden yapılmıştır. Davacının kaza tarihi itibariyle yaşı 20 yıl 3 ay 23 günlüktür. PMF 1931 yaşam tablosuna bakıldığında 20 yaş için bakiye yaşam süresi 45,9 , 21 yaş için bakiye yaşam süresi 44,59 olarak belirtilmiş olup bilirkişi tarafından davacının kalan yaşam süresi PMF 1931 tablosuna uygun olarak belirlenmemesi doğru olmamıştır. Mahkemece bu hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı vekilinin süresinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığından halde İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7- İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre … A.Ş. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası A.Ş. Merkezefendi Şubesi’ne ait 06/07/2018 tarih … Mektup nolu 230.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı …’ne iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2020