Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3693 E. 2020/3969 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3693
KARAR NO : 2020/3969
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/07/2018
NUMARASI : 2015/602 Esas – 2018/708 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/10/2009 tarihinde, müteveffa sürücü … sevk ve iradesindeki … Plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kaza sonucunda müvekkillerin desteği … vefat ettiğini ve …’ın ise yaralandığını, … oluşan iş gücü ve efor kaybı tazminatlarının bilirkişilerce hesaplamasından sonraki bedelleri isteme hakkının saklı kalması kaydıyla 1.000.00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, müvekkillerinin kazada vefat eden babaları müteveffa … desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle şimdilik müvekkili … için 500,00 TL, … için 500,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden işeyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle rededilmesi gerektiğini, Sayaf Mart’ın kendi kusuruyla vefat ettiğini, davacının tazminat hakkı bulunmadığını, yetki yönünden rededilmesi gerektiğini, ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, davacı tarafa sulhen ödeme yapıldığını tedavi ve geçiçi işgöremezliğe ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin tespit olunan sürekli sakatlık tazminatını ödeyerek yasal sorumluluğunu yerine getirdiğini, yasal olmayan faiz talebinin reddine karar verilmesini, … işçi / memur olması sebebiyle, SGK’dan (sürekli sakatlık, ölüm, emeklilik gibi) tazminat alınmış ise bunların araştırılıp tespiti ve mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davacı … bakımından kalıcı maluliyet tespiti olmaması ve davalıca yapılan ödeme gereği yerinde olmayan davanın reddine, diğer davacılar bakımından davanın kabulüne, … için 53.376,55 TL, … için 22.695,52 TL olmak üzere Toplam: 76.072,06 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacılara verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı istinaf başvuru dilekçesinde: Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddeleri ile ihdas edilen trafik sigortası bir aracın işletilmesi sırasında zarar gören üçüncü kişilerin zararını karşıladığını, Mevzuat ve Yargıtay emsal kararları gereği işleten ve sürücünün gördüğü zararlar bu sigorta kapsamında karşılanmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2011 tarih ve E.2011/17-142, K.2011/411 sayılı kararı ile kusurlu sürücünün ölümü sonucu hak sahiplerine destek tazminatı kabul edildiğini, bu uygulamaya 26.04.2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Torba Kanun’un 4.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına “g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri” bendi eklenmek suretiyle 01.06.2015 tarihi itibariyle son verildiğini, Yasa gereği, zarara uğrayanların aracın işleteninden talep edebildiklerinden daha fazlasını sigorta şirketinden talep edemediğini, tazminat talebinde bulunanların, işletenden tazminat talep etmeye hakkı yok ise sigorta şirketinden de tazminat talep etmeye hakkı olmadığını, evli ve çocuklu bir kişinin destek payları şöyledir; 2 pay kendisine, 2 pay eşine, 1’er pay çocuklara olduğunu, payların hatalı ayrıldığını, Yargıtay kararında belirtildiği üzere anne ve baba içinde pay ayrılması gerekiğini, bu sebeple, müteveffanın anne ve babasına ilişkin nüfus kayıt örneklerinin celbi ile anne ve babanın da dahil edilerek hesap bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, itirazlarının kabulü ile yeniden bilirkişi incelemesine karar verilmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda dosyanın karara çıkartılmasının hatalı olduğunu, davanın … sürekli sakatlık tazminatı yönünden reddedildiğini, reddedilen miktar yönünden müvekkil şirket lehine vekalet ücretine hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacılardan … için iş gücü ve efor kaybı tazminatı, davacılar … için destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 09/10/2019 günü saat 08:15 sıralarında dava dışı sürücü ….yönetiminde bulunan … plakalı … marka otomobil ile D-100 yolunda Osmaniye – Adana istikametine giderken 6.km’deki devlet hastanesi tali yol kavşağına yaklaştığı sırada sağ şerit üzerinden aynı yönde giderken hastane tali yoluna girmek üzere soluna dönüşe geçen davacıların miras bırakanı … sürücüsü olduğu davalı … A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı … marka otomobil ile çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği …ile yolculardan … vefat etmiş, yine yolcu olan davacı … ise yaralanmıştır. Davacılar desteğin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacıların desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı ilamı) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas, 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 Esas ve 2013/74 Karar sayılı ilamları).Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile 09/10/2009 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.Davalı tarafça, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülmüş ise de somut olayda kaza tarihi 09/10/2009 tarihindir. Yeni genel şartlar 01/06/2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde değişiklik yapan Yasa ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 16/02/2015 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre “çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edildiği; Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalı olduğu; Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak payların düşeceği, Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun paylarının destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılarak, anne ve babaya verilmeyeceği; Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payının artacağı; Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmasının” benimsenmiştir.Mahkemece aktüerya ve kusur bilirkişilerinden alınan 25/01/2016 tarihli raporda destek paylarının hesaplamada nasıl değerlendirildiği açıklanmamıştır. Mahkemece, yargıtayın yerleşmiş destek pay ilkeleri doğrultusunda, destek paylarının ne şekilde uygulandığını da gösterecek denetime elverişli aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacılardan … için kalıcı maluliyetin olmaması ve davalı tarafça yapılan ödeme gereğince yerinde olmayan davanın reddine karar verildiği halde, reddedilen bu kısım yönünden davalı vekili lehine vekalet ücreti verilmemiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/11/2020