Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3690 E. 2020/3943 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3690
KARAR NO: 2020/3943
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/05/2018
NUMARASI: 2015/310 Esas – 2018/483 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/09/2014 tarihinde davalı … şirketine … numaralı trafik sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı kamyon sürücüsünün kusuru müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosiklete çarpması neticesinde müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, tüm tedavilere rağmen müvekkilinin tam iyileşemediğini, fazlaya ilişkin her türlü talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL iş göremezlik tazminatının kaza tarihi itibari ile şahıs başına azami trafik poliçesi teminat limiti ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle, müvekkil şirketin sorumluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ancak sigortalı araç sürücüsünün kazada kusuru olmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “davanın reddine” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın meydana geldiği tarihte müvekkilinin kendi istikametinde ilerlerken viraja geldiği sırada karşı istikametten hızlı bir şekilde gelen … plakalı araç sürücüsünün müvekkilinin bulunduğu şerite girerek müvekkilin sevk ve idaresindeki motosiklete çapması neticesinde kazanın meydana geldiğini, kaza yerindeki azami hız limiti ve kaza tespit tutanağına göre 8 metre fren izinin … plakalı aracın yüksek hızda gittiğini açıkça ortaya koyduğunu, yargılama sırasında alınan raporların birbirinin tekrarı olduğunu, itirazları ve beyan ettikleri farklı hususlar dikkate alınmadan tanzim edildiğini, mahkemenin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 19.09.2014 tarihinde Davalı ….’ye trafik sigortalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyon ile karşı yönden gelen davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu aynı olay nedeniyle İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/13146 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre … plakalı motor sürücüsü …’ın tam ve asli derecede, … plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun tespit edildiği, dosya kapsamında alınan 27/06/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde … plakalı motor sürücüsü …’ın tam ve asli derecede, … plakalı araç sürücüsün kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece hükme esas alınan AKT Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporu ile soruşturma sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüşmüş olmasına, kaza tespit tutanağı içeriğine uygun olmasına, hükme esas alınan ATK raporunda ” …çarpma akabinde kamyon sürücüsü 8 m uzunluğundaki fren ve sürüklenme izi akabinde çarpışmanın gerçekleştiği istikamet şeridi içerisinde durduğu” açıklanarak kazanın oluşunun, davacı sürücünün şerit ihlali yapmasıyla gerçekleştiği, kamyon sürücüsü kendi şeridi içinde seyrettiği, çarpma akabinde frenle birlikte kısa mesafede durduğu kabul edilerek illiyet bağını da açıklar şekilde “… mevcut verilere göre; sürücü …’ın idaresindeki kamyonu ile kendi yol bölümünü takiben seyri sırasında, karşı istikametten gelip, kontrolsüz ve mevcut hızıyla şerit ihlalinde bulunarak üzerine doğru gelen ve gidiş yolunu kapatan motosikletliye çarpması neticesi karışmış olduğu olayda atfı kabil kusuru bulunmadığı, davacı sürücü … yönetimindeki vasıtasıyla seyri sırasında yola gereken dikkat ve özeni göstermediği, hızını yol, trafik ve vasıtasının teknik özelliğine göre ayarlamadığı, seyri sırasında kendi gidiş yolunu kullanmayıp, karşı yol ve istikamet bölümüne girerek şerit ihlalinde bulunup, zikredilen yönden gelen araç sürücüsünün şeridini kapatarak karşı yönden araç trafiğine tehlikeli ortam yarattığı, bu şekilde kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği anlaşılmış olup; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle olayda asli ve tamamen kusurlu” olduğu sonucuna varılmış olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.’nın 346/2. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 19/11/2020