Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3679 E. 2020/3832 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3679
KARAR NO : 2020/3832
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/05/2018
NUMARASI : 2015/304 Esas – 2018/563 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;…
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın sürcüsü olduğu … plakalı … Sigorta A.Ş.’nde ZMMS ile sigortalı aracın 25/08/2010 günü müvekkiline tam kusur ile çarpması sonucu yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin uzun süre iş göremez olduğunu, tedavi giderlerini kendi cebinden ödediğini, 15 gün yoğun bakımda olmak üzere uzun süre hastanede kaldığını, 6 – 7 ay da evde bakımının yapıldığını, bacağında platinin mevcut olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan sorumlulukları nispetinde 25/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00 TL manevi zararının 25/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini (geçici iş görmezlik 5.078.10 TL +sürekli iş göremezlik 11.663,19 TL + 5.546,28 TL bakım ücreti + 600 TL yol ve ulaşım gideri) 22.887,57 TL ‘ye yükseltmiştir. Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS ile sigortalı olduğunu ifedeyle taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacının davalı SGK’na yönelik açtığı davasının reddine,
2-Davacının davalı …Ş. ve … vefat etmiş olması sebebiyle davaya dahil edilen mirasçıları … ve …’a yönelik açmış oldukları maddi tazminat davasının kabulü ile;
22.887,57.-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen davalı … yönünden ticari avans faiziyle, davalı … vefat etmiş olması sebebiyle davaya dahil edilen mirasçıları … ve … yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Davacı tarafın davalı … vefat etmiş olması sebebiyle davaya dahil edilen mirasçıları … ve …’a yönelik açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile;
Davacı tarafın 15.000,00 TL’lik kısmının kabulü ile davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/10-1156 E.-2013/339 K. sayılı ilamları ve sair bir çok ilamı ile Yüksek Yargı kararı gereği sorumluluğun SGK’da olduğunu, dolayısıyla, davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu kaza tarihine bakılmaksızın, sadece müvekkilinin tedavi gideri kapsamında yaptığı harcamalardan sorumlu olduğunu, bu nedenle husumet yöneltildiğini, mahkemenin manevi tazminat talebini hukuka uygun bulurken, talebin bir kısmı yönünden red kararı verdiğini, müvekkili lehine istenen tazminat talebinin oldukça az bir miktar olduğunu, manevi tazminatta indirim yapılmasını gerektirecek bir durumun olmadığını ifadeyle 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir.HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda;Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır.13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasa’nın geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, geçici iş göremezlik tazminatından yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.Adli tıp uzmanı uzman doktor bilirkişi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, davacının yaralanmasından dolayı tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir faturanın dosyada bulunmadığı ifade edilerek bu yönde hesaplama yapılmamış, davacı vekili 16/03/2018 tarihli oturumda “rapora yönelik ıslah dilekçemizi de sunacağız içeriğini de kabul ediyoruz” yönünde beyanda bulunmuştur.6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından davacı vekilinin hükme esas alınan tedavi giderlerine ilişkin bilirkişi raporuna itiraz etmediği aksine raporu kabul ettiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde tedavi giderleri bakımından davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden tedavi giderlerine ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın derecesi, iyileşme süresi ve yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı lehine adli yardım kararı bulunup istinaf başvurusu sırasında harç yatırılmadığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.03/11/2020