Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3674 E. 2020/3968 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3674
KARAR NO: 2020/3968
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 25/04/2018
NUMARASI: 2014/167 Esas – 2018/432 Karar
BİRLEŞEN DAVA: Tazminat
ASIL DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin sürücüsü olduğu … plakalı araç ile müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı motosikletin 06/10/2013 tarihinde çarpışması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan … plakalı aracın davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilini gözünde orbita taban kırığı meydana geldiğini, meydana gelen yaralanmanın tedavisi için 3 kez ameliyat olduğunu, kesin olarak halen sağlığına kavuşamadığını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL tedavi giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen davada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin sürücüsü olduğu … plakalı araç ile müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı motosikletin 06/10/2013 tarihinde çarpışması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, gözünde orbita taban kırığı meydana geldiğini, meydana gelen yaralanmanın tedavisi için 3 kez ameliyat olduğunu, kesin olarak halen sağlığına kavuşamadığını beyanla kalıcı maluliyet nedeniyle şimdilik 500,00 TL tazminat talebinin davalı … yönünden haksız fiil tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının talebinin tedavi giderine ilişkin olduğu, tedavi giderine ilişkin talebin SGK’ya yöneltilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl davada davacının tedavi giderlerine ilişkin talebinin reddine, manevi tazminata yönelik talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” “Birleşen dosyada davacının Sürekli iş göremezliğine ilişkin talebinin kabulü ile 123.180,42 TL’nin davalı …’den kaza tarihi 06/10/2013 tarihinden, Davalı sigortadan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine”, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı … vekili, davalı …Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılamadığı ve (talebe konu) diğer tedavi giderlerinin sorumlusunun davalılar olduğu gözetilmek suretiyle tedavi giderlerine ilişkin talebin yerel mahkemece tam kabul kararı verilmesi gerekirken (SGK’nın ödemeden (yazılı) imtina iradesi gözetilmeksizin) tamamen red kararı verilmemesi gerektiğini, manevi tazminata yönelik talebin tam kabul olarak hüküm kurulması gerektiğini, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin hükmün açıklanmasındaki müterafik kusur durumunu göz önünde bulundurmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda tarafların kusur oranında denk düşecek şekilde tazminat hesaplamasının yapılmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın kusursuz olmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve kusur oranlarının dikkate alınmadan hesaplandığından tazminat miktarının fahiş olduğunu, söz konusu rapora itiraz edilmesine rağmen itirazın dikkate alınmadığını, hakkaniyet gereği sorumluluğun paylaştırılması gerektiğini, sağlık hizmet bedelleri kazazedenin sosyal güvencesinde olduğundan müvekkilden tedavi gideri istenilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, asıl davada yaralamalı trafik kazası nedeniyle tedavi gideri ve manevi tazminat, birleşen davada sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 06/10/2013 tarihinde saat 18:20 sıralarında Sancaktepe İlçesi … Mah. … Cad. üzerinde … plakalı araç sürücüsü …’nin yolun sağında park halinde beklerken aracına binip hareket etmesi ile yaklaşık 30 mt gittikten sonra sola doğru manevra yapıp karşı şeride geçmek istediği esnada, aynı istikametten süratle gelen … plakalı motosiklet sürücüsü …’nun şeridine doğru aracın girdiğini görmesiyle frene basması ve çarpışma noktasına 10 mt kala motosikletin yan yatması ve sürüklenerek otomobilin sol yan kısmında çarpması ile yaralamalı ve ölümlü trafik kazası meydana gelmiştir. Olayda motosiklet sürücüsü vefat etmiş, arkada yolcu olarak bulunan davacı … yaralanmıştır. Olayda kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsü …’nin KTK 84/9 şeride tecavüz etme kusurunu ihlal ettiği, motosiklet sürücüsünün ise KTK 51/1-a kavşaklara girerken hızını azaltmamak kuralını ihlal ettiği tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporunda Meydana gelen kazada; davalı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı otosu ile; 6/8 oranında % 75 kusurlu olduğu, davadışı müteveffa sürücü … kullandığı … plaka sayılı motosikletinin ile 2/8 oranında % 25 kusurlu olduğu, davacı yolcu …’ın … plaka sayılı motosikleti bulunan yolcu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bağlı yönetmelikte belirtilen sürücülerin uyması zorunlu kurallara riayet ettiği bu kazanın oluşumunda alabileceği herhangi bir tedbirinin olmadığı için kusursuz olduğu bildirilmiştir. Bu durumda kaza tespit tutanağı ile Mahkemece alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde; bir motorlu aracın karıştığı kazada, bir 3. kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsil sorumlu olarak tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Sigorta şirketlerinin sorumluluğu da limit dahilinde olmak kaydıyla müteselsil sorumluluktur. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan yolcu olan davacının yaralanmasına kusuru ile sebebiyet veren dava dışı motosiklet sürücüsü, araç sürücüsü ve aracın trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalıların zararın tamamından sorumlu tutulmalarına karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen davalı … ve davalı …’nin istinaf itirazları yerinde değildir. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 07/02/2018 tarih, 2015/7503 E. ve 2018/943 K. sayılı kararında “25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile değişik 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin açık lafzından da anlaşıldığı üzere, yapılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erecektir. Kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından karşılanmaya devam edecektir.” yönünde karar vermiştir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararı). 6111 Sayılı Kanun gereği Kanunun yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeni sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, (belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı) sorumludur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/01/2019 tarih, 2016/5147 Esas ve 2019/679 Karar sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta davacının ödeme talebini SGK Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik …i “… Gazetesi Hastanesindeki tedavimiz ile ilgili alınan ücret, özel doktor talep edilmesi nedeniyle alınmış olduğundan, tedavi gideri hakkında yapılabilecek bir işlem bulunmamaktadır.” cevabı verilmek suretiyle geri çevirmiştir. Tedavi gideriyle ilgili mahkemece konu uzmanı bilirkişiden rapor alınmadan aktüer bilirkişi raporundaki değerlendirme ile yetinilerek mevcut haliyle tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğu gerekçe gösterilerek ret kararı verilmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece; davacının tedavi gördüğü tüm hastanelerden, yapılan tedaviye dair fatura örnekleri istenmeli ve bu ödemelerin kim tarafından yapıldığı hususlarında bilgi ve belgeler de istendikten sonra konusunda uzman (doktor) bir bilirkişiden belgeli/faturalı yukarıya da aktarılan emsal Yargıtay kararları ve SGK mevzuatı doğrultusunda sağlık giderlerinin tespiti için rapor alınmalı ve sonucuna göre değerlendirme yapılarak hüküm oluşturulmalıdır. Kaza tespit tutanağında ve gerek ceza dosyasında gerekse İlk Derce Mahkemesi dosyası içerisindeki hastane belgelerinde yolcu olan davacının başında kask olup olmadığı hususu yazılmamıştır. Ceza dosyası içerisinde, olay yerini ve olay anını gösteren kazanın olduğu yerde bulunan bir iş yerinin kamera görüntülerinden oluşan bir cd.nin bulunduğu ancak bu cd.nin çözümünün yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, müterafik kusur olup olmadığının belirlenmesi yönünden bu cd üzerinde konu uzmanı teknik bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmalı ve davacı yolcunun başında kask olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, kask bulunmadığının tespiti halinde belirlenen maddi tazminattan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları da göz önüne alınarak %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmeli; manevi tazminatın belirlenmesinde de zarar görenin müterafik kusuru nazara alınmalıdır. Manevi tazminat miktarı müterafik kusur ile ilgili incelemeden sonra değişebileceğinden bu aşamada incelenme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalılarca yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/11/2020