Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3620 E. 2020/254 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3620
KARAR NO: 2020/254
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2017/405 Esas- 2017/896 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL 20. SHM’NİN 2011/767 ESAS SAYILI
DAVA DOSYASI
DAVA: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
DAVA TARİHİ: 11/07/2011
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. AHM’NİN 2014/467 ESAS SAYILI
DAVA DOSYASI
DAVA TARİHİ: 16/10/2014
DAVA: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
BİRLEŞEN İSTANBUL 19. AHM’NİN 2015/267 ESAS SAYILI
DAVA DOSYASI
DAVA: Destekten Yoksun Kalma Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 25/06/2015
KARAR TARİHİ: 17/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;…
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ… : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın yönetimindeki … Plakalı otomobil ile 29.07.2009 tarihinde müvekkilin eşi …’ ye 140 km hızla çarptığını ve …’nin olay yerinde vefat ettiğini, müteveffanın iki küçük çocuğu olduğunu, çocuklarının anne sevgisinden mahrum kaldıklarını, hem müvekkilinin hemde müteveffanın çocuklarının ağır üzüntü ve depresyon içinde olduklarını, psikolojik destek almaları gerektiğini, anneleri vefat eden çocuklarının annelerinin maddi desteğinden de yoksun kaldıklarını, müteveffanın evine ve çocuklarına katkı amacı ile temizlik işlerine gittiğini ve davacı eşine maddi olarak yardımcı olduğunu ifadeyle; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik … için 300,00 TL, çocuklar için 700,00 TL toplam 1.000,00 TL maddi ve … için 50.000,00 TL, her bir çocuk için 50.000,00 TL toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen İstanbul 20. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/767 Esas sayılı dava dosyası: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, 29.07.2009 tarihinde gerçekleşen ve davacıların desteği …’nin ölümü ile sonuçlanan trafik kazası nedeni ile iki küçük çocuk ve müvekkili olan babaları için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemesince 24.01.2012 tarih ve 2012/35 Karar sayılı karar ile açılan davanın İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/314 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Birleşen İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/467 Esas sayılı dava dosyası: Davacılar vekili dava dilekçesinde, 29.07.2009 tarihinde gerçekleşen ve davacıların desteği …’nin ölümü ile sonuçlanan trafik kazası nedeni ile olay tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte … için 59.226,95 TL, … için 9.357,53 TL ve … için de 12.953,78 TL olmak üzere toplam 81.538,26 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemesince 30.10.2014 tarih ve 2014/382 Karar sayılı karar ile açılan davanın İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/314 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Birleşen İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/267 Esas sayılı dava dosyası: Davacılar vekili dava dilekçesinde, 29.07.2009 tarihinde gerçekleşen ve davacıların desteği …’nin ölümü ile sonuçlanan trafik kazası nedeni ile olay tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte … için 59.226,95 TL, … için 9.357,53 TL ve … için de 12.953,78 TL olmak üzere toplam 81.538,26 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemesince 29.06.2015 tarih ve 2015/294 Karar sayılı karar ile açılan davanın İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/314 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı şirkete müracaat edilerek ihbarda bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından hasar dosyası açıldığını, kaza sonucu üçüncü kişinin ölümü veya yaralanması gerçekleştiğinde sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında destekten yoksun kalanlara tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, sigorta şirketince yaptırılan aktüer hesabı çerçevesinde poliçeden doğan sorumluluğun sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 150.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket tarafından 34.670,20 TL ödendiğini, bakiye sorumluluklarının 115.329,80 TL olduğunu, teminat limitini bildirmenin davayı kabul anlamına gelmediğini, manevi tazminat açısından davalı müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dahili davalılar vekili dilekçesinde; müvekkillerinden … ve …’ ın oğlu …’ın 28/07/2009 tarihinde … plakalı aracı ile Fatih- EdirneKapı yönünde seyrederken yaya … ye çarparak ölümüne neden olduğunu, kazaya karışan aracın diğer müvekkili şirket … Ltd. Şti.ne ait olduğunu, kazaya neden olan …’ın 29/08/2011 tarihinde vefat ettiğini, 05/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda kazaya neden olan …’ ın %100 kusurlu olduğunu, ölen yayanın kusurunun olmadığının belirtildiğini, bilirkişinin objektif kriterlere dayanmadığını, sadece davacı yanın tanıklarının beyanlarını dikkate alındığını, yolun durumu, kaza sırasında yoldaki trafik akışı, kazanın olduğu yerde yaya geçidinin olup olmadığına hiç bakılmadığını, rapordaki kusur oranını kabul etmediklerini, gerek kazayı yapan …’ın beyanları gerekse kaza sırasında yanında bulunan …’ın beyanlarına hiçbir şekilde itibar edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Kök dava, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/314 Esas sayılı dosyası üzerinden açılmış olup Mahkemenin 27.12.2016 tarih ve 2016/445 Karar sayılı karar ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine dava İstanbul 8. Ticaret Mahkemesinin 2017/405 Esas sırasına kayıt edilmiştir. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, “Asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü ile Maddi tazminat bakımından; 84.058,26 TL toplam maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Manevi tazminat talebi bakımından; Talebin kısmen kabulü ile, her bir davacı için 15.000’er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı …’nin eşinin vefatından sonra başka biri ile evlenerek boşandığını ancak evlenmesinin destek süresini kestiğinden evlilik tarihine kadar hesaplama yapılması gerektiğini, davacı lehine tazminat hesaplaması yapılırken bu hususun dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda hatalı hesaplama yapıldığını, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilince sunulan ek istinaf dilekçesi ile; manevi tazminat talebinin poliçe teminatı dışında olmasına rağmen aleyhe hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek kararının kaldırılması talep edilmiştir. Davalı … A.Ş., … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada kusur raporu alındığını, bilirkişinin olayı iki ihtimalli olarak değerlendirdiğini ve her iki olasılığa göre de …’ ı %100 kusurlu olmadığını, kusur oranlarının tespiti için talepte bulunduklarını ancak kabul görmediğini, görevsizlik nedeniyle dosyanın gönderildiği mahkemede de kusur yönünden yeniden bilirkişi talebinde bulunulduğunu ancak ilk celsede davanın kabulüne karar verildiğini, kusur yönünden dosyada çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin yeterli inceleme ve araştırma yapmadığını, davalı … tarafından davacıya daha önce ödeme yapıldığını ancak yapılan hesaplamalarda bu ödemenin mahsup edilmediğini ve bilirkişi raporunda belirtilen miktar üzerinden karar verildiğini, müvekkilinin olay yerinden korktuğu ve o anki psikolojik durumu nedeniyle kaçtığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 1-HMK’nun 355. maddesine göre; İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. Dosya incelendiğinde gerekçeli kararın … Sigorta A.Ş.’ye 26.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği, maddi tazminata değinen istinaf dilekçesi 09.02.2018 tarihinde verildiği, aynı tarihte harç ve gider avansı yatırıldığı, manevi tazminata değinen istinaf dilekçesinin ise 13.02.2018 tarihinde verildiği görülmektedir. Bu durumda manevi tazminata ilişkin istinaf dilekçesinin verildiği tarihte HMK’nun 355. maddesinde düzenlenen 2 haftalık istinaf başvuru süresi geçmiştir. Bu nedenle davalı … vekilinin manevi tazminata değinen istinaf başvurusu süresinde olmadığından HMK’nın 352/1-c maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. 2-Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davalı … şirketinin yapmış olduğu ödeme her bir davacı açısından güncellemesi de yapılarak hesaplanan tazminat miktarından düşülmüş olduğuna göre davalı vekillerinin bu hususa ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. 3- HMK. 355. maddesi gereğince değerlendirme yapıldığında; Davalı … asıl davada davalı olmadığı gibi birleşen İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/467 Esas sayılı dava dosyasında davalı sıfatıyla yer almakla birlikte talep konusu da manevi tazminat olmayıp maddi tazminat olduğu ve bu durumda davalı … aleyhine usulüne göre açılmış manevi tazminat davası bulunmadığı halde İlk Derece Mahkemesince davalı … şirketini de kapsar şekilde manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.4-Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, bu kişinin desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. Somut olaya bakıldığında; davaya konu kazada ölen …’nin eşi olan davacı …’nin, ölen eşinin desteğinden yoksun kaldığı iddiası ile tazminat talep ettiği ancak davacının dava devam ederken (Uyap’tan temin edilen nüfus kaydına göre 04.11.2010 tarihinde) yeniden evlenmiş olduğu, mahkemenin hükme esas aldığı hesap raporunda ise davacı eşin muhtemel bakiye ömür süresinin tamamı için (24 yıl) tazminat hesabı yapıldığı, mahkemenin de davacı eş için bu raporla hesaplanan bedeli hüküm altına aldığı görülmektedir. Oysa, destekten yoksun kalma tazminatının yukarıda ifade edilen amaç ve kapsamı, somut gerçeğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı hesaplama yapılamayacağı, destek alacaklısı davacı eş …’ın ancak eşinin ölüm tarihi ile kendisinin yeniden evlendiği tarih aralığı için tazminata hak kazanabileceği gözetilip hesaplama yapılmalıdır. Buna göre mahkemece; davacı eş … için davaya konu kaza tarihi ile davacının yeniden evlendiği tarih arasındaki süre için tazminatın hesaplanması hususlarında, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor yada ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle) karar verilmesi gerekirken, hatalı tespit ve hesaplama içeren rapor benimsenerek, eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı … vekilinin maddi tazminata değinen istinaf başvurusunun yerindedir. 5-Davalılar vekili, kusur raporları arasında çelişki olduğunu belirterek istinaf itirazında bulunmuştur. Ceza dosyası kapsamında alınan 28.03.2011 tarihli kusur bilirkişi raporunda ihtimalli değerlendirme yapılarak olayın yaya geçidi üzerinde gerçekleşmiş olması halinde sürücü …’ın asli, yaya ..’nin tali kusurlu, çarpma noktasının yaya geçidinin 30 metre ilerisi olması halinde ise sürücü …’ın tali, yaya …’nin asli kusurlu olduğu bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporunda ise … plakalı araç sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda kusur raporları arasında çelişki olduğu halde çelişki giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması da doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, dosyada eksik olan olaya ilişkin kaza tespit tutanağının bir örneğini sunmak üzere taraflara mehil vermek, kaza tespit tutanağı dosyaya eklendikten sonra ceza dosyası da getirtilerek ceza mahkemesince alınan kusur raporu ile mahkemece alınan kusur bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğundan bu çelişkinin giderilmesi için ATK Trafik Kürsüsü, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesidir. 6-Kabule göre de; 1086 sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca 1086 Sayılı HUMK’nın 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın karşılık 166. maddesi uyarınca, asıl ve birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. İlk Derece Mahkemesince yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması, hangi davada, hangi davacı için ne miktar kabul edildiğinin yazılmaması ve ayrıca kök ve birleşen davalar yönünden harç ve yargılama giderlerinin ayrı ayrı gösterilmiş olması da doğru olmamıştır. Yine birleşen İstanbul 20. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/767 Esas sayılı dava dosyasında: Dava dilekçesi davalıya tebliğe çıkartılmadığı halde ana dava dosyasında bu eksiklik giderilmeksizin davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam olunması; Dava tarihinden sonra vefat eden … yönünden HMK’nın 55/1.maddesi gereğince işlem yapılmamış olması; bu dava ile kök dava tarafları ve talep konuları bakımından karşılaştırılarak dava şartlarından derdestlik tartışılmadan esastan karar verilmiş olması; Karar başlığında dosya esas numarasının hatalı gösterilmesi ve ölü olan davalı …’ın isminin yazılı olması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili, davalılar … A.Ş., … ve … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı … vekili ile davalılar … A.Ş., … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harçlarının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … vekili ile istinaf davalı … A.Ş., … ve … vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı … Tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … A.Ş. Büyükdere Caddesi … Şubesinin 14/02/2018 tarih ve … numaralı 318.000,00TL bedelli teminat mektubunun davalı …’ne iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2020