Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3493 E. 2018/1683 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3493
KARAR NO : 2018/1683
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI : 2017/272 Esas – 2018/715 Karar
DAVA : Tazminat (Araç Mahrumiyeti Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin malik olduğu … plakalı aracın 07/12/2016 tarihinde şirket çalışanı …’ın yönetimindeyken … Caddesi üzerinden Sarıyer İstikametine nizami olarak kendi şeridinde seyir halindeyken karşı yönden gelen davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın kendi şeridinden çıkarak çarpması neticesinde ağır hasara uğradığını, kaza tespit tutanağına göre davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracı . Yatırım ve pazarlama A.Ş.’nin servisinde tamire bıraktığını, aracın tamir boyunca 17 gün çalışamadığını, müvekkilinin akaryakıt nakliye işini başka bir şirkete yaptırmak zorunda kaldığını, böylece nakliye işini yapılan …İnşaat Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye toplam KDV dahil 15.644,99 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, sözü edilen şirketin … A.Ş.’ nin Marmara Ereğlisi’nde bulunan dolum tesisinden müvekkil şirketin istasyonunun bulunduğunu, .. Caddesindeki petrol istasyonuna taşıma gerçekleştirdiğini, iş bu taşımaların düzenlenen faturalar ile sabit olduğunu belirterek davalıların kusuru neticesinde müvekkiline ait aracın ağır hasar görmesi nedeni ile 17 gün boyunca tamiratının sürmesi nedeni ile başka bir şirkete yaptırılan taşıma işinden kaynaklı 15.644,99 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tic. San. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin… Holding bünyesinde faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, sadece …ve … markası ile yaklaşık 40.000 araçlık bir filo ile kiralama yaptığını, ana sözleşmesinde kiralama yapılacağına dair madde bulunduğunu, diğer davalı ile müvekkil şirket arasında defaaten araç kiralama sözleşmesi yapıldığını, davaya konu kazadan önce son olarak 10/10/2016 tarihinde araç kiralanarak teslim edildiğini, meydana gelen kaza sebebi ile düzenlenen ve taraflara atfedilen kusur oranlarını kabul etmediklerini, alanında uzman bilirkişi vasıtası ile bilirkişi incelemesi yapılmasının gerektiğini ayrıca ikame olunan aracın hangi amaçla ve ne şekilde kullanılmış olduğunu ve bu amaca ilişkin kiralama bedellerinin nasıl bir rayiç üzerinden yapıldığına ilişkin herhangi bir dosya ibraz edilmediğini, serviste geçirilen süreler açısından herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığını belirtmiş haksız açılan davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı … yönünden açmış olduğu davayı atiye bıraktığı göz önünde bulundurularak bu davalı yönünden açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalı yönünden kazaya karışan aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile sürücü …’a kiralandığı, dolayısı ile davalının işleten sıfatının bulunmadığı, meydana gelen zarardan sorumluluğunun olmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı tarafın istinaf başvurusu, dosya içeriği ve sözleşmelere göre kiracının kısa süreli sözleşmelerle araç kiraladığının görüldüğü, her defasında araç teslim edilerek yerine ikame edilen araçların da farklı araçlar olduğu, dolayısı ile kiracının araç üzerinde işleten durumunun hiçbir zaman gerçekleşmediği, bu nedenle davanın husumetten reddi yönündeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğu yönlerine ilişkindir.
Dava trafik kazasından kaynaklı araç mahrumiyeti sebebiyle uğranılan zararın araç işleteninden tahsiline yönelik haksız fiile dayalı tazminat davasıdır.
2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı işletenin kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı … Tic.San. A.Ş. kayıt maliki olup kayden işletendir. Fakat yukarıda açıklandığı üzere 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi gereğince işletenlik sıfatı değişebilmektedir.
Davalı şirket cevabında 40.000 araçlık bir filo ile araç kiralama işi ile uğraştığını, bu sıfatı nedeni ile müteaddit kez diğer davalı ile şirket aracı kiralama sözleşmeleri yapılarak araç teslim ettiğini iddia etmektedir. Bu iddiasının doğru olması ve uzun süreli kiracılık nedeniyle fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının değişmesi halinde işletenlik sıfatının sona erdiği kabul edilebilir.
Mahkemece, kazaya karışan aracın … Otomotiv mülkiyetinde olduğunu, … kira sözleşmesi ile …’a 29/06/2016-21/07/2016 tarihleri arasında kiralandığının tespit edildiği, süre dolunca … plakalı araç teslim formuna dayanarak 10/10/2016 tarih saat 20:20 de davaya konu kazanın sürücüsü …’ a tekrar kiralandığı, kazaya karışan aracın sürücü …’ da 3 ay kaldığını, 27/10/2016 tarihinde 4.209,06 TL’lik araç kira faturasının düzenlendiği, davalının muhasebe kayıtlarına.. yevmiye numarası ile 27/11/2016 tarihinde 7.070,58 TL’lik araç kira faturasının… yevmiye numarası ile son ay kaza yapılan ay olan 12. ay faturasının da 3.261,38 TL olarak … yevmiye numarası ile kayıt altına alındığının tespit edildiği, bu sözleşmeler uzun süreli kiralama olarak nitelendirilerek işleten sıfatının değiştiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç eksik incelemeye dayalıdır.
Taraflar arasındaki kira sözleşmelerinin aynı araca ilişkin olup olmadığı, kesintisiz olup olmadığı, dolayısıyla kazaya karışan araç için davalılar arasında tanzim edilen uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Bu nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda belirtilen şekilde yargılamanın devamı için HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne istinaf istemine konu ve başlıkta yazılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK.353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde mahkemesince yatırana iadesine,
3-İstinaf aşamasında yapılan masrafların istinaf eden üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/12/2018.