Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3489 E. 2020/3803 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3489
KARAR NO: 2020/3803
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/03/2018
NUMARASI: 2016/172 Esas – 2018/322 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya kasko poliçesi ile 02/07/2015-2016 tarihleri arasında sigortalı olan … plakalı vasıtaya, davalı şirkette sigortalı … plakalı aracın 27/12/2015 tarihinde çarpışması sonucu kasko sigortalı aracın hasarlandığını, sigortalı araca zarar bedeli olan 15.000,00TLnin 29/01/2016 tarihinde ödendiğini, davalıya sigortalı aracın … plakalı aracın kırmızı fasılalı yanan ışıkta geçmesi nedeniyle %100 kusurlu olduğunu, davacı şirketin yapmış olduğu ödeme ile sigortalının haklarına halef olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla sigortalıya ödenen 15.000 TL’nin 29/01/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketinin Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği protokolü hilafında davrandığını, davacının, işbu protokole imza veren sigorta şirketleri arasında olduğunu, ancak hiçbir başvuru/talepte bulunmayarak huzurdaki davayı ikame etmesinin protokol hükümlerine aykırı olduğunu, bu sebeple protokol hükümleri hilafında hareket edildiği için huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe ile sınırlı olduğunu, davacı şirkete sigortalı … plakalı aracın sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun Tramer kayıtları ile sabit olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı şirkete sigortalı aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, hesap edilen hasar bedelinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, davacı tarafın bildirdiği hasar miktarını kabul etmediklerini, davalının temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davacının davasının kabulü ile, 15.000,00 TL 29/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosyada mübrez tramer kayıtları ve davacı tarafça sunulan ekspertiz raporundaki tespit ile çelişmekte olup yerel mahkeme tarafından raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeksizin hatalı hüküm kurulduğunu, dosyada mübrez tramer kaza kusur tespit tutanağından müvekkil şirkete sigortalı … plakalı aracın söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı tespit edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan rucuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut olayda, taraflar arasında tanzim edilen trafik kazası tespit tutanağının dava dışı araç sürücülerinin beyanına göre düzenlendiği, tramer kayıtlarında davacı sigortalı araç sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece aldırılan 27/09/2017 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda kazanın meydan gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu, … plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından süresinde iş bu rapora itiraz edildiği anlaşılmakla, mahkemece; dosya kapsamındaki kusura ilişkin tüm belge ve raporları değerlendiren çelişkiyi giderecek şekilde denetime açık uzman bilirkişi heyetinden rapor alarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/13765 E. ve 2017/6682 K. sayılı kararı). Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2020