Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3463 E. 2020/3785 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3463
KARAR NO: 2020/3785
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2017/1120 Esas – 2018/391 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/06/2013 tarihinde davalının trafik sigortacısı sıfatı ile sorumlu olduğu … plakalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazasında davacı tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortası yapılan … plakalı aracın hasarlandığını ve zarar gördüğünü, olayda … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğunu, davacı şirkete sigortalı araçta yapılan ekspertiz sonucu 10.640,00 TL’lik hasarın davacı tarafından tazmin edildiğini ve davacının kendi sigortalısının haklarına halef olduğunu, söz konusu alacağı ve işlemiş faizini tahsil için davacının, borçlu aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibi durduğunu belirterek itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın, davalı şirkete 09/10/2012-2013 tarihleri arasında geçerli olan … numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğu; davalının, poliçeden doğan sorumluluğunun kendi sigortalısının kusur oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına 25.000,00 TL ile sorumlu bulunduğunu, bu nedenle, … plakalı araç sürücüsünün, kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun ve dolayısıyla davalı şirketin poliçeden kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, ayrıca, davacının gerçek zararı talep etme hakkı bulunduğundan talep edilen bedelin de fahiş olduğunu, davacının icra inkar tazminatı isteğinin hukuka aykırı bulunduğunu, tazminat ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin de yerinde bulunmadığını, haksız olduğundan davada takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın kısmen kabulü ile; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 10.639,00 TL asıl alacak bakımından devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, asıl alacak miktarının %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı istinaf başvuru dilekçesinde: yerel mahkeme tarafından %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davaya konu meydana gelen olayda hangi tarafın ne oranda kusurlu olduğunun belli olmadığını, talep edilen alacak haksız fiilden kaynaklandığını, likit ve kesinleşerek karara bağlanmış bir alacağın olmadığını, gerçek borç miktarının belirlenebilmesi için bir yargılamaya ihtiyaç duyulduğunu, dosya kapsamı ve Yargıtay kararları doğrultusunda yerel mahkeme kararının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, kasko poliçesi kapsamında, dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin, kusuru oranında davalılardan tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemine ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nın 67/2. maddesinde icra inkar tazminatı düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; borçlu itirazında haksız görülürse, davacı tarafından açıkça talep edilmiş olması şartıyla icra inkar tazminatına hükmedilecektir. Borçlunun, itirazında haklı veya haksız olması ise alacağın, likit (belirli) olup olmamasına bağlıdır. Eğer alacak likit (belirli) ise, borçlu itirazında haksızdır; alacak likit (belirli) değilse borçlu itirazında haklıdır. Borçlunun inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için onun ödeme emrinden kötü niyetle itiraz etmiş olması şart değildir. İtirazın haksızlığına karar verilen borçlu, iyi niyetle itiraz etmiş olsa bile, icra inkar tazminatına mahkum edilecektir. Davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı likit (muayyen, belirli) olmayıp, gerçek zarar miktarının tespiti ile davacının davalı tarafa rücuu için gerekli şartların oluşup oluşmadığının saptanması, yargılama ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış ve hükmün bu yönden düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 10.639,00 TL asıl alacak bakımından devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Alacak likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine, Fazlaya dair istemin reddine, 2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 726,75 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 195,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 531.30 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 195.45 TL peşin harç olmak üzere toplamda 220,65 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 627,40 TL (500,00 TL bilirkişi ücreti+123,00TL tebligat müzekkere gideri + 0,60TL dosya +3,80TL) yargılama giderinden davanın kabul 0,93 ve red 0,07 oranına göre hesaplanan 583,48 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan 48,00 TL (tebligat ve müzekkere gideri )yargılama giderinden davanın red 0,07 ve kabul 0,93 oranına göre hesaplanan 3,36 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine, 7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 803,50 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/10/2020