Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3457 E. 2020/3686 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3457
KARAR NO: 2020/3686
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI: 2014/1210 Esas – 2018/203 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın, davalıların malik ve trafik sigortacısı oldukları aracın kusuru ile meydana gelen trafik kazasında hasara uğradığını, poliçe kapsamında sigortalıya ödenen 11.934,00 TL hasar bedelinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile davalılar aleyhine toplam 12.295,58 TL üzerinden başlatılan ilamsız icra takibinde çıkartılan ödeme emrine davalıların yasal süresi içinde itiraz etmesi ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini ve takibin devamını talep ve dava etmiş; Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuşlardır. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı … arasında 25/04/2011 tarihinde tüketici kredisi ve taşıt rehin sözleşmesi imzalandığını ve … Plakalı … marka, 2011 model, … 1.6 THP 200 tipi aracın kaydına müvekkili lehine rehin şerhi işlendiğini ayrıca kredi borçlusu …’in de aracı davalı sigorta şirketine 30.04.2011 tarihinde sigorta ettirdiğini, kredi borçlusuna ait aracın davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve müvekkili bankanın araç üzerinde lehine rehin şerhi bulunması nedeniyle dain ve mürtehin sıfatını haiz olduğunu, 29.02.2012 tarihinde aracın kazaya karıştığının tespit edildiğini, kazaya binaen davalı sigorta şirketi tarafından … Seri numaralı ve 78.250,00-TL’lik teminat bedelli sigorta poliçesi kapsamında … numaralı hasar dosyasının açıldığını, iş bu hasar dosyasına ilişkin olarak kredi borçlusu müteveffa …’in mirasçılarına yapılması gereken ödemeye muvafakatları olmamakla birlikte söz konusu ödemenin ‘‘dain ve mürtehin’’ sıfatını haiz olması sebebiyle öncelikle müvekkiline yapılması gerektiğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin hasar tarihinden itibaren işleyecek ticari (reeskont) faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle, Davaya konu olayda, müvekkili şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan …’e ait … plakalı aracın 11/08/2011 tarihli trafik kazası sonucunda hasara uğradığını, aracın onarımının yapıldığı tamir servisi olan … A.Ş.’ye 30/12/2011 tarihinde 20.811,00 TL ödeme yapıldığını, iş bu dava da TTK ve Kasko Sigortası Genel Şartları uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacı şirketin sözü edilen poliçede sözleşme tarafı olarak gözükmediğini, dayaanak gösterilen sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan ve sözleşmeden doğan hiçbir subjektif hakkı bulunmayan davacının davasının sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili şirketin tamir bedelini ödeyerek rehinli aracı eski haline getirdiğini ve tamir bedelini de yetkili servise ödediğini bildiği halde haksız şekilde ödenen tamir bedelini iş bu dava ile mükerrer olarak talep ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada;”Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı istinaf başvuru dilekçesinde: Yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini,“Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası”na başvurularda ve açılacak davalarda zamanaşımı sürelerinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109.maddesinin uygulanması gerektiğini, 109. maddede zamanaşımının uygulanması yönünden dayanışmalı sorumlular arasında bir ayrım yapılmadığını, ölüm ve yaralanmalarda uzamış ceza zamanaşımı sigortacı hakkında da uygulanacağını, dava konusu kazada Borçlu … vefat ettiğinden, 2 senelik zamanaşımı süresi uygulanamayacağını, dain mürtehin sıfatı bulunan müvekkili şirketin tazminatın sigortalıya ödenmesine ilişkin herhangi bir muvafakati de bulunmadığını, bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre uzamış ceza zamanaşımı sürelerine göre tespit yapılması gerektiğini belirterek talep etmiştir. Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan dain mürtehin hakkı çercevesinde tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Kasko Sigortası Poliçe tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 1268. (6102 sayılı TTK m.1420) uyarınca kasko sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu düzenleme, kaza ve poliçe tarihinde geçerli olan ve taraflar arasındaki sözleşmenin eki durumundaki Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.9. maddesinde de yer almaktadır. Kasko sigorta sözleşmelerinde sigortalı, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibren en geç beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmek zorundadır (6762 sayılı TTK m.1292). Zamanaşımının başlangıcı, TTK 1292 ve 1299. maddelerine göre alacağın muaccel olduğu gün, yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan beş günlük ihbar tarihinin son günüdür. Öte yandan davalı Sigorta şirketi ile zmms sigorta poliçesi yapılmadığından davacının iddia ettiği gibi olaya KTK düzenlenen zamanaşımı sürelerinin uygulanması da olanaklı değildir. Somut olayda davacının beyanına göre davacı aracın kazaya karıştığını ve hasara uğradığını 29/02/2012 tarihinde öğrenmiştir. Bu halde 5 günlük ihbar süresinin dolduğu 05/03/2012 tarihi itibariyle borç muaccel olarak 2 yıllık zamanaşımı süresi başlayacak ve 05/03/2012 tarihinde sona erecektir. Dava, 05/09/2014 tarihinde açılmış olup dava tarihi itibariyle 2 yıllık dava zamanaşımı süresi sona ermiş bulunduğuna göre mahkemenin zamanaşımına ilişkin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/10/2020