Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3415 E. 2018/1646 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3415
KARAR NO : 2018/1646
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/04/2018
NUMARASI : 2016/868 Esas – 2018/440 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/04/2018 tarih, 2016/868 Esas ve 2018/440 Karar sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile mülkiyeti davalılardan …ve …. Ltd. Şti.’ne ait ve davalı ….’den sigortalı … plaka sayılı aracın davalılardan … sevk ve idaresindeyken 22/01/2016 tarihinde mülkiyeti müvekkiline ait …plaka sayılı aracın sağ tarafına çarparak maddi hasar trafik kazasının meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkilinin aracının hasarlandığını, aracın tamirde geçen süresi boyunca müvekkilinin ticari faaliyetlerinde kullanamadığından günlük kayıp bedelinin en az yüz lira olarak saptandığını, müvekkilinin aracı 10 gün boyunca kullanamadığından toplam 1.000,00 TL günlük kayıp bedelinin taraflarınca belirlendiğini, müvekkilinin aracının 41.500,00 TL olduğunu, %10’luk kayıp oranının bu bedel üzerinden değerlendirilmesi sonucunda oluşan değer kaybının 4.150,00 TL olduğunu, tamir süresince oluşan zararın da bu ücretlere katıldığında tutarın 5.150,00 TL olarak belirlendiğini, bu nedenlerle dava konusu kaza neticesinde müvekkilinin uğramış olduğu zarar olan toplam 5.150,00 TL’nin zararın davalı … şirketinden araç değer kaybından sorumlu tutulmak üzere, kaza tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. cevap dilekçesi ile davacının müvekkili şirket aleyhine açmış olduğu davada 2918 sayılı Kanun’un 97. maddesi gereğinde yapılması gereken başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Davacının davalı ….’ne karşı açmış olduğu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-Davacının davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve …’a karşı açmış olduğu davanın kısmen kabulüne, 3.500,00 TL’nin 22/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece davalı … şirketi yönünden 2918 sayılı Yasa’nın 97.maddesi gereği dava şartı yerine getirilmemesi nedeni ile usulden red kararı verildiğini, yazılı başvuru yapılmaksızın dava açılması halinde, HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davacıya kesin süre verilmesi bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kesin süre verilmesi taleplerinin mahkemece karara bağlanmadığını ancak yine de tahkikata geçilmeden 19.02.2016 tarihinde ilgili … Sigorta A.Ş.’ye yazılı başvuru yapılmış ise de başvurunun cevapsız bırakıldığını, Yerel Mahkemeye 21.12.2016 tarihli dilekçeleri ile sigorta şirketine başvuru yaptıklarının bildirildiğini, buna rağmen Yerel Mahkeme tarafından dava şartı eksikliği ile davalı … şirketi yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinin yasaya, içtihatlara ve usul ekonomisine aykırı olup Yerel Mahkemenin bu kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, olayın olduğu tarihte yasa değişikliği mevcut olmadığından olay tarihi itibariyle aracın değer kaybından sigorta şirketinin de sorumluluğunun bulunduğunu, esas yönünden ise müvekkilinin ticari işinin satış pazarlama olup araç kiralama işi olmadığından Yerel Mahkemenin aracın kullanılamadığı döneme ilişkin aracın kiralandığı, aracın daha önce kiraya verildiği veya daha önce belgelendirip ispatlayamadığı gerekçesi ile bu talebi reddetmesinin hatalı olduğunu ve bu nedenle red kararının kaldırılmasını ve talebin kabul edilmesini talep etmiştir.
Davalı İ… Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “Comet Rent A Car” adı altında araç kiralama işi ile uğraştığını, …. Ltd. Şti., .. A.Ş.,… San. ve Tic. Ltd. Şti. gibi şirketlerle araç kiralama işi yaptığını, kazaya karışan aracın kaza tarihinde …Tekstil’den …’a kiralandığını, kira ilişkisini tevsik eden dört adet faturanın dosyaya sunulduğunu, bu belgelere rağmen kiracılık ilişkisinin ispatlanamadığının ileri sürülmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin hesaplamalara esas alınması gerekirken rapor tarihindeki verilere göre belirlenen rayiç değerin esas alınmasının hatalı olduğunu, ayrıca davacının aracının dava konusu kazadan evvel karıştığı kazaların tespiti ve bu kazalar neticesinde meydana gelen hasarların boyutunun tespiti bakımından Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılmadığını, bilirkişi raporuna kusur yönünden yapılan itirazlarının mahkemece karşılanmadığını, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, aracın hasarlanması nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Davacı vekilinin davalı … Şirketi aleyhine yaptığı istinaf talebi değerlendirildiğinde;
İlk Derece Mahkemesince davalı … Şirketi yönünden 2918 sayılı Yasa’nın 97.maddesinde yazılı dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir.
Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan, mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek, davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 18/08/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak davacı vekili dava açıldıktan sonra 14/12/2018 tarihinde davalı … Şirketi’ne yazılı başvuru yaparak, buna ilişkin dilekçesinden bir sureti dosyaya sunmuştur. Davalı … Şirketi’nin başvuru üzerine süresinde cevap verip vermediği, cevap verilmiş ise mahiyeti dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu nedenle yukarıda açıklandığı üzere HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacı tarafça yapılan başvurunun akıbeti beklenmeksizin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir.
Bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince, davalı … şirketine karşı açılan dava yönünden usulden red karar verilmesi usule uygun olmadığından HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
Davacı vekilinin davalılar …Ltd. Şti. İle … aleyhine yaptığı istinaf talebi ile Davalı …Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebi değerlendirildiğinde;
HMK’nın 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olmuştur.
Dava dilekçesinde, davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve …’dan 5.150,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesi talep edilmiş; İlk Derece Mahkemesince adı geçen davalılara karşı açılan davanın 3.500,00 TL üzerinden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bu halde davanın kabul ve ret edilen kısımları kararın verildiği tarih itibarı ile 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davacı vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel Mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin davalılar …Tic. Ltd. Şti. ve … aleyhine yaptığı istinaf başvurusu ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/4. ve 352. maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1- Davacı vekilinin, davalı …. Aleyhine yaptığı istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince,İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/04/2018 tarih, 2016/868 Esas ve 2018/440 Karar sayılı ilamında hüküm fıkrasının 1. bendindeki ” davacının davalı ….’ne açmış olduğu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” ilişkin kararın KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, davalı …. aleyhine açılan dava yönünden yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- Davacı vekilinin diğer davalılar aleyhine istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi gereğince REDDİNE,
4- Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 352. maddesi gereğince REDDİNE,
5-İstinaf talep eden davacı ile davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
8-Davalı ….. Tic. Ltd. Şti. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/12/2018.