Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3411 E. 2020/3765 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3411
KARAR NO : 2020/3765
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/06/2018
NUMARASI : 2015/46 Esas 2018/681 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’e … seyir ve kontrolünde olan … plakalı, …A.Ş’den KTK ZMMS poliçesine sahip aracın 19/02/2014 tarihinde tam kusur ile çarpmak suretiyle yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin bu kazadan dolayı uzun bir süre iş göremez olduğunu ve ciddi bir tedavi giderini kendi cebinden ödemek zorunda kaldığını, … trafik kazalarında tedavi giderleri yönünden sorumluğun SGK’nda olduğuna karar verdiğini ve bu nedenle tedavi giderlerinin davalı kurumca karşılanması gerektiğini, bu konuda davalı tarafa başvurulduğunu ancak müvekkiline bir ödeme yapılmadığı ve cevap dahi verilmediğini, müvekkilinin ekonomik yoksunluk içerisinde olduğunu, müvekkilinin fiilen çalışamamaktan kaynaklı kazanç kaybı, maaşı, mahrum kalınan gelirlerinden oluşan maddi zararının da giderilmesi gerektiğini, bu nedenlerle trafik kazası sebebiyle harcanan tedavi giderlerinin ve maddi zararın tespiti ile davalılardan sorumlulukları nispetinde kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 18.472,70 TL’ye yükseltmiştir. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle açtığı tedavi giderlerinin ve maddi tazminatın tahsiline ilişkin davanın kabulünün mümkün olmadığını, davada maddi tazminat talebinden kurumun sorumluluğu bulunmadığından bu talebin husumet nedeniyle reddi gerektiğini, öncelikle davanın kurumları yönünden zamanaşımından reddi gerektiği, kazadan itibaren zamanaşımı süresi geçtikten sonra kurumlarının davaya dahil edildiğini, halefiyet yolu ile kurumlarının sorumlu olmasının mümkün olmadığını, davacı … şirketinin kurumlarına özel hayat sigortasından dolayı herhangi bir prim aktarımının olmadığını, bunun da sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, yasanın çıktığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle ilgili sigorta şirketlerinden ve güvence hesabından tahsil edilen tutarlar bakımından ilgili sigorta şirketlerinden ve güvence hesabına bir iade yapılamayacağını, 08/02/2012 tarihinde müvekkili kurum tarafından yayımlanan Trafik Kazalarına Bağlı Tedavi Giderleri konulu 2012/5 sayılı Genelgenin 1-6111 Sayılı Kanunun yürürlük Tarihinden Sonra Verilen Hizmetler başlıklı maddeleri çerçevesinde trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında kurumlarınca karşılanmayan talepler için sigorta şirketlerinin sorumluluklarının devam ettiğini, kurumunun bakıcı giderleri ve maddi tazminattan sorumlu tutulamayacağını ifadeyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat edilmediğini, herhangi bir hasar dosyası açılmadığını, … plakalı aracın … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, şirketin bünyesinde var olan poliçelerden sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere kaza tarihi itibariyle bedeni zararlarda kişi başına azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitinin bildirilmesinin davayı kabul anlamına gelmediğini, manevi tazminat poliçenin teminata dahil olmadığını, maddi tazminat kalemleri içerisinde tedavi masrafları talep edilmiş ise de bu talebe ilişkin itirazda bulunduklarını, trafik kazalarına bağlı olarak müvekkili şirket aleyhine açılmış olan tedavi masraflarının tazmini ile ilgili müvekkili şirketin yükümlülüğün sona erdiğini, müvekkili şirketin taraf sıfatının da sona erdiğini, dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerinin teminat dışı kalan haller içerisinde olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket açısından yol, ilaç, konaklama, refakatçi gideri vb. giderlerden dolayı talep edilen dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, bu nedenlerle davacının teminat dışında bulunan tedavi gideri, geçici iş göremezlik zararı ve dolaylı zararlara ilişkin talebinin reddine, maluliyet oranının tespitine, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, Davacının talep etmiş olduğu ıslah dilekçesi de dikkate alınarak 13.392,59 TL tedavi giderinin 03/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş görememezlik gideri talepleri ıslah dilekçesi dikkate alınarak 18.472,70 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tedavi giderlerinin tamamının yapılan kanun değişikliği ile zorunlu trafik poliçesi kapsamından çıkarıldığını, tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ATK raporuna göre davacının söz konusu trafik kazasında yaralanması nedeniyle maluliyet halinin oluşmadığını, 4 ay süre ile geçici iş göremezlik halinin bulunduğunun tespit edilmesine rağmen davacının 4 ay boyunca bakıcı ihtiyacı da bulunduğu belirtilerek tazminat hesaplaması yapılmasının bozma nedeni olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili olarak dava açılmadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru ya da ihbar yapılmadığını, faiz başlangıç tarihinin müvekkili yönünden dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, … Hastane sisteminde ve müvekkilinin kayıtlarında yapılan incelemelerde davacının Acıbadem Atakent Hastanesindeki tedavilerinin müvekkiline fatura edilmediğini, dolayısıyla bu hastaneye ait faturaların Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik …i’ nden sorularak sağlık uygulama tebliği kapsamında olup olmadığı, hangi kısımlarının ödenmesi gerektiğinin tespit edilmediğini, tedavi giderlerinin tamamından değil yine sağlık uygulama tebliğinde belirtilen esaslar doğrultusunda hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkili tarafından mevzuat kapsamında davacı tarafa gerekli ödeme yapıldığını, davacının sağlık uygulama tebliği ve ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında talep edebileceği başka bir alacağının bulunmadığı halde yerel mahkeme tarafından aksine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK’nın 297/2.maddesine göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. 298/2.maddesine göre ise gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilamında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı belirtilmiştir.Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.Elde ki davada İlk Derece Mahkemesince, karar gerekçesinde “13.392,59 TL’nin SUT hükümleri çerçevesinde SGK’dan talep edilebileceği dikkate alınmış olup bunu aşan kısmı ise sigorta şirketinden talep edebileceği anlaşılmış” olduğu açıklanmış, verilen kısa kararın ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise “1-Davanın kabulü ile, davacının talep etmiş olduğu ıslah dilekçesi de dikkate alınarak 13.392,59 TL tedavi giderinin 03/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş görememezlik gideri talepleri ıslah dilekçesi dikkate alınarak 18.472,70 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” denilmiş olmakla hüküm hangi davalıdan ne miktar tahsil yönünde açıklık içermediği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle karar yukarıda açıklanan Anayasa, usul ve yasa kuralları ile kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden HMK’nın 353/1-a/6.maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, kabule göre diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … AŞ vekili ile davalı SGK vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … AŞ vekili ile davalı SGK vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre … AŞ tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan,… Bankası A.Ş Mecidiyeköy Şubesi tarafından düzenlenen, 18/07/2018 düzenleme tarihli, … mektup sayılı, 37.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı … AŞ’ne iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/10/2020