Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3404 E. 2020/3886 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3404
KARAR NO : 2020/3886
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI : 2014/965 Esas – 2018/544 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete 111396308 nolu poliçe ile trafik sigortalı … plaka nolu aracın, 27.09.2008 tarihinde … plaka nolu araca çarparak 8/8 kusurlu olarak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, kaza sırasında … plaka nolu aracı sevk ve idare eden sürücü …’in 1,20 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, oluşan kaza neticesi … tarafından şirketleri aleyhine İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2011/240 Esas sayılı dosyası ile maddi tazminat davası açıldığını, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/8440 esas, 2013/10536 karar sayılı ilamı ile onandığını, mahkeme kararı sonrası İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 12.440,00 TL ödendiğini, kaza sırasında … plaka nolu aracı sevk ve idare eden araç sürücüsü ve maliki …’in alkollü olması nedeniyle, müvekkili şirkete sigortalı araç maliki olarak kendisine işbu rücuen tazminat davası açıldığını, alkollü bir şekilde araç kullanılması ile Karayolları Mecburi Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının 4/d maddesinin ihlal edildiğini ve Karayolları Trafik Kanununun 95/2 maddesi uyarınca ödenen tazminatın rücuen sigortalıdan tahsilini talep ettiklerini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 12.440,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihinden (08.08.2012) işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alkol almış olmasının tek başına hasarın teminat dışında kalmasına yol açmayacağını, bu hususun Yüksek Yargı kararlarıyla açıkça ortaya konulmuş bulunduğunu, salt alkolün etkisiyle gerçekleşmeyen olay nedeniyle, açılan rücu davasının reddi gerektiğini, … plakalı aracın sürücüsü …, annesine ait taşınmazda kiracı olarak bulunan ve davalının arkadaşı Serpil isimli bayana önceki bir tarihte evlenme teklif ettiğini, bu teklifin kabul edilmemesi üzerine evden çıkmasını istediğini ve onu rahatsız etmeye başladığını, 27.09.2008 günü davalı müvekkilin, … ve onun arkadaşını almak için evin bulunduğu yere aracıyla gittiği sırada … kendisini gördüğünü, bu arada davalının aracı kullanması için … verdiğini, … seyir halinde iken davacının oğlu … ve yanına aldığı arkadaşları davalıya ait aracı takibe ve sıkıştırmaya başladığını, aracın camlarını açıp küfürler ettiğini, daha sonra davalıya ait aracın önünü kesip durdurduğunu ve araçlarından inerek davalının aracına taşlarla saldırdığını, korkuya kapılan davalı ve yanındaki iki bayanın aracın kapılarını kilitlediğini, kapıları açamayan kişilerin ellerindeki taşlarla aracın aynalarını kırıp aracın kaportasına zarar vermeye devam ettiğini, aracına saldıran kişileri durdurmak için aracın kapısını açan davalıyı, 2 kişi koltuğa sıkıştırdığını, diğerinin de … araçtan indirerek darp etmeye başladığını, kendisine saldırıda bulunanları itip şoför koltuğuna geçen davalının, karakola giderek şikayette bulunduğunu, meydana gelen olaya ilişkin ceza yargılamasının İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/252 esas sayılı dosyasından devam ettiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davacının davasının kısmen kabulüne, 6.800,00 TL’nin ödeme tarihi olan 09.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı istinaf başvuru dilekçesinde: müvekkil şirketin davalı sigortalısının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle sebep olduğu trafik kazası sonucunda meydana gelen zararın tamamını, asıl alacak ve fer’ileriyle birlikte karşıladığını, zarar görene 12.178,60 TL ödeme yapıldığını, Yerel Mahkemenin, yalnızca asıl alacak olan 6.800,00 TL’nin sigortalıdan rücu edilebileceği yönündeki değerlendirmesi, kazaya kusuru ve hatalı davranışıyla –alkollü araç kullanarak- sebep olan sigortalının zararın yalnızca bir kısmından sorumlu olduğu sonucunu doğurduğunu, davalı sigortalının sorumlu olmadığına dair kararın hatalı ve eksik olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı istinaf başvuru dilekçesinde: dosyaya sunulan beyanlarının, delillerinin ve içtihatların hiç dikkate alınmadığını, değerlendirilmediğini, yasal düzenlemelerle çelişki yaratan tespit ve değerlendirmeler içeren gerekçe ile hukuka aykırı şekilde kısmen kabulüne karar verildiğini, davalının alkol almış olması tek başına hasarın teminat dışında kalmasına yol açmayacağını, müvekkilin alkol nedeniyle değil, müvekkil ve yanındakilere karşı araç içerisinde bulundukları esnada yapılan saldırıdan kurtulmak, olay yerinden kaçmak istediği sırada söz konusu kazanın gerçekleşmiş olduğunu, tarafça rapora itiraz edilerek, bilirkişinin uzmanlığı dikkate alındığında, dosyanın içlerinde nörolog doktorun da bulunduğu yeni bilirkişi heyetine gönderilmesi talep edilmesine karşın bu taleplerinin yerine getirilmediğini, bu yönde olumlu veya olumsuz bir karar dahi verilmediğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, zorunlu mali mesuliyet kapsamında davacı … tarafından kaza sonucunda sigortalısının karşı taraf aracına verdiği zararı ödemesi nedeniyle yapılan ödemenin teminat dışı olduğu iddiasıyla davalı sigortalısından rücuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Somut olayda, davacı … şirketine zmms poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 27/09/2008 tarihinde karıştığı trafik kazasında hasarlanan dava dışı karşı taraf aracının hasarlanmasından dolayı dava dışı karşı taraf sürücüsü … 12.440,00 TL ödendiği, davacı … şirketinin kazaya sebebiyet veren sigortalısının olay tarihinde alkollü olması nedeniyle ödemenin teminat dışı kaldığı belirtilerek rücuen tazminat davası açtığı, trafik kazası sonrası tutulan kaza tespit tutanağında davalı sürücünün alkollü olduğunun belirtildiği ve kazadan sonra düzenlenen alkol tespit tutanağında 1,20 promil alkol oranının tespit edildiği anlaşılmaktadır.Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartları’nın 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işleteninin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin, “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10,2002 gün ve 2002/11-768-840, YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212, YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18, YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları).Dava ile davalı sürücünün alkollü araç kullanması nedeniyle rücu davası açıldığından olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi önemli olup kazanın gelmesinde diğer etmenler (davalı istinaf dilekçesindeki anlatıma göre saldırıdan kurtulmak, olay yerinden kaçmak istediği sırada kazanın meydana gelmesi) dikkate alınamayacağından bu yöne değinen davalı istinaf itirazı yerinde değildir. Bu durumda mahkemece tüm bu hususlar göz önünde tutularak alkolün düzeyine bağlı olarak şahıstaki etkilerini değerlendirilebilecek bir raporun da dosya içerisinde mevcut olmadığının anlaşıldığından bu doğrultuda İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı dikkate alınmak suretiyle,kazanın oluşumunda kusur durumu ayrıca kazanın oluş şekli, yol, hava vs. koşullar bir bütün olarak değerlendirilip kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması yönünden yeni bir rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Kabule göre de kesinleşen İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2012 tarih, 2011/240 Esas ve 2012/158 Karar sayılı ilamı ile trafik kazasında tazminat miktarı kusur oranı ve kusur oranına göre bilirkişi incelemesiyle tespit edilmiş olup, mahkeme ilamına dayanılarak başlatılan takip dosyasına ödeme yapılmasında davacıya yükletilecek bir kusur olmadığından, mahkemenin hükmettiği miktar değil sonuç itibariyle icra dosyasına ödenen miktar talep edilebilecektir. Başka bir ifadeyle davacı, trafik poliçesi kapsamında ilama dayanan alacağı, icra dosyasına ödediğine göre ödediği miktar kadar rücu hakkına sahip olduğundan (kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına göre) icra dosyasına ödeme tarihi itibariyle asıl alacak (takibe konu ilamda yazılı asıl alacak, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil), asıl alacağa takip öncesi işlemiş faiz, takip tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş faiz, icra harç ve giderlerinin hesaplanması için hesap bilirkişisinden rapor almak suretiyle bulunacak miktara hükmetmek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davacı istinaf talebi yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekili ve davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/11/2020