Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3402 E. 2020/3826 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3402
KARAR NO : 2020/3826
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/04/2018
NUMARASI : 2015/866 Esas – 2018/420 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde; 23/01/2009 tarihinde davalının müteveffa oğlu … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, aşırı hız, dikkatsizlik ve tedbirsizlik ile yoldan çıktığını, müvekkilin de içinde bulunduğu … plakalı askeri araca çarpması sonucu kazanın meydana geldiğini, kaza dolayısıyla yüklü miktarda tedavi masrafı yapıldığını, yüzünde kalıcı iz oluştuğunu, kazaya sebebiyet veren… plakalı aracın davalı … AŞ tarafından zorunlu mali mesuliyet sirgotası kapsamında olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinde 31 yaşında Jandarma … olarak çalıştığını, ailesinin geçimini işinden kazandığı gelir ile sağladığını, iş ve kazanç kaybından kaynaklanan zararlar için 2.500,00 TL (SGK hariç), geçici ve kalıcı işgücü kaybı tazminatı için 2.500,00 TL (SGK hariç) tedavi vb. giderler için 5.000,00 TL … AŞ hariç) manevi tazminat olarak 10.000,00 TL’nin (sadece davalı …) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı 18.12.2017 tarihli dilekçesi ile talebini 29.233,31 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde; Müvekkil sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan maddi tazminat talebinden doğan sorumluluğun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermemek maksadı ile SGK’dan davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığının öğrenilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin oğlunun vefatı ile desteğinden yoksun kaldığını, oğlunun kullandığı … plakalı araca … plakalı askeri aracın çarptığını, duble yol diye tarif edilen yolun çelik bariyerinin olmamasının aracın karşı şeride geçmesine sebep olduğunu, … plakalı aracın … AŞ nezdinde tanzim edilmiş … numaralı Kasko sigorta poliçesi kapsamında ihtiyari mali mesuliyet teminatı kapsamında olduğunu, poliçe teminat limitinin 50.000 TL olduğunu, söz konusu davanın rücuya konu olması sebebiyle sigorta şirketine ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı SGK vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile yapılan düzenleme ile 2918 sayılı KTK’nun 98. maddesinde yapılan değişiklik ile trafik kazalarında kişinin sigortalı olup olmadığına bakılmaksızın tüm sağlık giderlerinin SGK tarafından sağlık uygulama tebliği hükümleri karşılanacağının düzenlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı açısından davasının 2.500 TL yönünden kabulü ile 2.500 TL’ye kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak davalı Hüsamettin Kanbur’dan tahsiline, ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 7.500 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hüsamettin Kanbur’dan tahsiline,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Her ne kadar dosya kapsamında davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı bir çok kez vurgulanmış olsa da dava dilekçesinin toplam kısmında maddi hata sonucu sehven kısmidir ibaresi yer almış olduğundan mahkemece sadece bu ifadeye itibar edilerek davanın kısmi dava olarak değerlendirilmesi ve hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, mahkemede bu hususta herhangi bir tereddüt oluşmuşsa ya da davalı tarafın bu yönde bir iddiası varsa bu durumda HMK’nın 31 ve 119/2 maddeleri doğrultusunda taraflarına bu durumun açıklanması için süre verilmesi gerekirken süre verilmeyerek karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, davanın açılmasından 2 yıl sonra miktarı belirli hale gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun da bulunmadığını, zamanaşımının zaten davanın açılması ile kesilmiş olması sebebiyle zamanaşımı konusunda herhangi bir tereddüt oluşmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından dava dilekçesinde kısmi olarak talep edilen 2.500,00 TL geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatına hükmetmesinin yasaya aykırı olduğunu, diğer davalı sigorta şirketinin yasal olarak müvekkilinin hukuki sorumluluğunu üstlendiğini, poliçe gereği davacının maddi tazminat taleplerini karşılamak zorunda olduğunu, dava sırasında davacı ile sigorta şirketinin sulh olduğunu ve dosyadaki sulh protokolüne göre de davacının tüm maddi tazminat haklarını tahsil ettiğini, davacının dava dilekçesindeki tüm maddi tazminat taleplerinin dava sırasında sulh olunarak ödenen 150.000,00 TL asıl alacak içerisinde davacıya ödendiğini, bu ödemenin güncellenmediğini, davacının maddi tazminat bakımından davadan feragat ettiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, çift taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda dava dilekçesi dava konusu kısmında “23.01.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında aşırı hız, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ağır derecede yaralamaya sebebiyet vermeden dolayı ağır şekilde zarar gören davacı … lehine, 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, maddi ve manevi tazminat tutarı belirlenerek (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) olay tarihinden itibaren ticari faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıca ödetilmesine ilişkindir.” ifadesi açıklanmış ve toplam kısmında “Fazlaya dair haklarımız saklı olup, davanın ilerleyen aşamalarında yapılacak hesaplamalar ve incelemeler doğrultusunda dava değeri Islahla yükseltilecektir. Davamız şimdilik kısmidir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.Dosyaya sunulan 12/09/2017 tarihli aktüer rapor devamında, davacı vekilince bedel artırım dilekçesi sunulmuş, dilekçeye yönelik davalı …vekilince süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür.Davacı HMK 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak tazminat talep etmiş, zararını gelişen durum nedeniyle 12/09/2017 tarihli bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak öğrenmiştir. Davalı Hüsamettin Kanbur vekili tarafından ıslah zamanaşımı defiinde bulunulmuş ve mahkemece ıslah zamanaşımının dolduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez. Bu durumda mahkemece zamanaşımının dolmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarih, 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı).Davacı tarafından davadan önce alınmış bir ödeme var ise yapılan bu ödemenin ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir ise de davalı sigorta şirketince 04/05/2017 tarihinde 150.000,00 TL ana para yönünden yapılan bu ödeme, davadan önce değil dava tarihinden sonra yapılmış olmakla, bu ödemenin güncellenmediğine ilişkin davalı istinaf itirazı yerinde değildir.Müteselsil sorumluluğa ilişkin hukuki sonuçlar BK’nun 61, 62, 106, 155, 162, 163, 166, 168. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır.Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur.(BK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder (BK 163/2). Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir(BK163/1). Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur (BK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur.Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır (TBK 166/3). Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur (BK 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/11/2019 tarih, 2019/3589 E. ve 2019/11257 K. sayılı kararı).2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan 2918 sayılı KTK madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlıkta davacı vekili 21/07/2017 Uyap tarihli dilekçesi ile “13.04.2017 tarihli sulh protokolü ile davalı sigorta şirketi yönünden taleplerimizden feragat etmiş bulunmaktayız. Davalı sigorta şirketi poliçe limiti kadar ödeme yapmıştır ancak huzurdaki dava konusu kaza sebebiyle zararımız poliçe limiti üzerindedir. Bu zarardan ruhsat sahibi KTK gereğince mesuldür.” açıklaması da yapmış olup, … plaka nolu araca ilişkin 17/01/2009-2010 tarihlerini kapsar ZMMS kişi başı 150.000,00 TL tedavi masrafları teminat limitiyle düzenlenmiş ve teminat limitince ana para ödemesi yapılmıştır. Bu halde Sigorta şirketinin ibra karşılığı davacıya yaptığı ödeme zararı tamamen karşılamadığından davalı işletenin poliçe limitini aşan tazminattan sorumluluğu devam edeceğinden bu yöne değinen davalı istinaf itirazı yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, davalı Hüsamettin Kambur vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı …vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca REDDİNE; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Harçlar Yasası’na göre davalı Hüsamettin Kambur’dan alınması gereken 170,80 TL harca göre, peşin alınan 43,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 127,80 TL harcın davalı Hüsamettin Kambur’ dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-Davacı vekili ve davalı … vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/11/2020