Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3276 E. 2020/3842 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3276
KARAR NO: 2020/3842
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2016/864 Esas – 2018/579 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kaza tarihi olan 20/07/2012’de … Sigorta A.Ş. sigorta şirketi nezdinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile kayıtlı olan ve diğer davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan, … plakalı aracın Sancaktepe … Mah, … Cad. … civarında seyir halindeyken karşıdan karşıya geçen müvekkiline çarptığını, kazada müvekkilinin sol dizinin kırıldığını, 26.07.2012 tarihinde ameliyat olup sol bacağına iki platin yerleştirildiğini, müvekkilinin kaza tarihinde … A.Ş. ve … A.Ş.’inde pirim ve mesailer hariç aylık net 1.950,00 TL ücret ile çalıştığını, kaza nedeni ile bir yıl boyunca tedavi gördüğünü, çalışamadığını, işini de kaybettiğini, kazaya neden olan şahsın … olduğunun tespit edildiğini, … Anadolu 70. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/131 E, 2015/ 654 K. sayılı ilamı ile mahkumiyetine karar verildiğini ve hükmün 10.12.2016 tarihinde kesinleştiğini belirterek fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydıyla HMK’nın 107.maddesi uyarınca olay tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikle 1.000,00 TL maddî tazminatın ve 12.000,00TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacı tarafın beyanına göre 20.07.2012 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın müvekkili Şirkette, 12.09.2012 – 12.09.2013 tarihleri arasında … nolu poliçe ile zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçe vadesinin 12.09.2012-12.09.2013 tarihleri arasında olduğunu, poliçenin kaza tarihi olan 20.07.2012 tarihini kapsamadığını, … plakalı aracın kaza tarihinde zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortacısı, … Sigorta A.Ş. olup poliçe numarasının … olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin kaza tarihini kapsayan geçerli bir trafik sigorta poliçesi bulunmadığı için husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 25/05/2017 tarihli duruşmada, “Davacı tarafın taraf değişikliği talebi yerinde görülmekle, dava dilekçesinin ve işbu duruşma zaptının davalı olarak … Sigorta A.Ş. ye tebliğine,” dair ara kararı verilmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmediğini, 6704 sayılı Torba yasa, davanın açılış tarihi itibariyle yürürlükte bulunduğundan işbu dava kapsamında uygulama alanı bulunmadığını, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda dava şartı tahdidi olarak sayılmış ve dava şartı yoluğu halinde uygulanacak kanuni prosedürün belirtildiğini, kazaya karışan tarafların kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın ATK ya sevki ile kusur raporu alınmasını talep ettiğini, davacının söz konusu trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının kaza ile ilgisinin ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, gerçek zararın belirlenebilmesi için konusunda uzman kişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davacı tarafa SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veya gelir bağlama işleminini yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafından herhangi bir başvuruda bulunulmadığından müvekkil şirketin temerrüte düşmediğinden müvekkil şirketin faiz sorumluluğu ancak dava tarihinden itibaren söz konusu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın Kısmen Kabulü ile, 12.805,75 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 20/07/2012 tarihinden itibaren, davalı … bakımından 12/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,10.000,00 TL manevi tazminatın 20/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ve davalı … tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK’nın 97.maddesinde düzenlenen başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, davacı tarafa sakatlık raporu, kaza tespit tutanağı ve son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi eksik olduğu bildirilmesine rağmen dosyaya sunulmadığını, ve müvekkil şirketin tazminat miktarını belirleyebilmesi ve ödeme yapabilmesinin de mümkün olmadığından müvekkil şirketin temerrüte düşmesinin söz konusu olmadığını ve dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının olay tarihinde elde ettiği gelirin şirketten, sigorta kurulundan ve ilgili resmi yerlerden araştırılması, bu konuda tarafların sunacakları kanıtların toplanması ve tereddüte sebebiyet verilmeksizin davacının geliri belirlenerek hesap raporu alınması gerekirken, mahkemece eksik incelemeyle karar verildiğini, davacı tarafa SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veya gelir bağlama işleminin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … istinaf dilekçesinde; her ne kadar araç üzerine kayıtlı olsa da ehliyeti dahi olmadığından … plaka sayılı aracı kullanmadığını, babası …’nin aracı kiraya verdiğini fakat kim olduğunu bilmediklerini ve bu kazaya sebebiyet vermediğini, …’den aracı kiraya verdiği kişinin isim ve adresi sorulmadan eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın incelenmesi sonunda; Yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir. Dosya kapsamından, 20/07/2012 tarihinde, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yaya olan davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacı yaralanmış ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece kaza nedeniyle davalı … hakkında, … Anadolu 70. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/131 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda taksirle yaralanmaya neden olmak suçundan mahkumiyet hükmü tesis edildiği, kararın kesinleştiği, davalı …’ın yargılanmanın yenilenmesine yönelik talebinin de reddine karar verildiği, bu durumda kaza sırasında aracın sürücü olarak davalı …’ın sevk ve idaresinde olduğunun kabulü ile TBK’nın 49. ve devamı maddeleri gereğince sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmediğinden, davalı …’ın istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından aldırılan 10/07/2017 tarihli raporda kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 6 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 6 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir.KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen Sigorta şirketine başvuru koşulu da mahiyeti itibariyle eksik evrakların tamamlanması ya da dava tarihinden sonra başvuru yapılması suretiyle her zaman giderilmesi mümkün olduğundan usul ekonomisi ilkesi gereğince tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı … taraf değişikliği nedeniyle davada taraf olmuş mahkemece verilen sürede başvuru koşulu yerine getirilmiş olmakla davalı … şirketinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur ve aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK’nın 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranı ve aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusur, maluliyet ve aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Dosyada bulunan SGK Müdürlüğünden gelen yazı cevabından kaza ile ilgili her hangi bir rapor kaydı bulunmadığının bildirildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … vekili ile davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ vekili ile davalı …’ın yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … AŞ yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.557,90 TL harçtan peşin alınan (35,90+390,00=) 425,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.132,00 TL harcın davalı … AŞ’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı … yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.557,90 TL harçtan peşin alınan 390,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.167,90 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.04/11/2020