Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3262 E. 2020/3745 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3262
KARAR NO: 2020/3745
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2015/587 Esas – 2018/367 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın eşi …’ın 22/03/2015 tarihinde kullandığı motosikletle trafikte seyrederken kaza sonucu yaşamını yitirdiğini, bununla ilgili …’ın motosiklet için yaptırdığı zorunlu trafik sigortasının poliçesi nedeniyle, Kartal … Noterliği’nin 04/05/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin çekildiğini, sigorta şirketinin durumdan haberi olmasından sonra eksik evraklar olduğunu belirttiği ve bunlar da tamamlandıktan sonra bir süre geçmesine rağmen olumlu bir cevap iletmediğini, sigorta şirketlerinin cevap vermemesi veya ret cevap vermesi halinde sigorta şirketi hakkında dava açılabileceğini belirterek; 295.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet(Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle azami ölüm teminatının kişi başına; 290.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, 5510 Sayılı yasa gereği Sosyal Güvenlik Kurumu’ nun müvekkili şirkete rücu hakkı bulunup bulunmadığının irdelenmesi ve buna göre belirlenmesi gerektiğini, SGK tarafından rücuya tabi aylık bağlanmış ise bu tutarın destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafın gelir durumunu gösterir hiçbir belge bulunmadığını, salt zabıta araştırması ile davacının gelirinin tespitinin hukuken mümkün olmadığı ve davacının gelir durumunun usulüne uygun bir şekilde araştırılmak sureti ile gerçek gelir durumunun tespitinin ve davacının gelir durumu belirlenirken SGK kayıtlarının esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffanın kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, kimliği belirlenemeyen … marka bir aracın kendisine çarpması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek vefat ettiğini, çarpan araç bulunamadığından bu aracın bağlı olduğu sigorta şirketine de başvurulamadığını, ilgili yasa uyarınca her ne şekilde olursa olsun bir kazada ölüm meydana gelmişse o araç sahibinin yakınlarının sürücünün kusuru ister tam olsun ister tam olmasın sigorta şirketinden poliçe limitleri dahilindeki en yüksek miktarı talep etme hakkına sahip olduğunu, bu olayda da böyle olduğunu, ancak yerel mahkeme tarafından davanın reddedildiğini, yargılama aşamasında ATK nın kusur raporunda tam olarak karara varamadan raporunu mahkemeye gönderdiğini, tanıklarının dinlenmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Dava dilekçesi ile “sigorta şirketinden zorunlu trafik sigorta poliçesi uyarınca tüm zarar ve belirtilen en üst limit olan 295.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödenmesi” ifadesi kullanılarak maddi tazminat talep edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi, ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı ise de, zarar veren veya zarar görenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza soruşturması veya ceza mahkemesinin, kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı, hukuk hakimini bağlamayacaktır. Dosyaya sunulan 22/11/2017 tarihli ATK raporu ile olayın, plakası ve sürücüsü belirlenemeyen bir aracın müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete sürtmesi ile mi meydana geldiği veyahut müteveffa sürücü …’ın sevk ve idare hatası ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesi mi meydana geldiği hususunda kesin bir kanaat hasıl olmadığı görüşüyle, 1. durumda müteveffa sürücü …’ ın kusursuz olduğu, 2. durumda müteveffa sürücü …’ın %100 (yüzde yüz) oranda kusurlu olduğu görüşü açıklanmış, takdir mahkemeye bırakılarak alternatifli şekilde rapor tanzim edilmiştir. Mahkemece kusur durumu netleştirilmeden, yine davacı tanık bildirdiği halde tanıklar dinlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken, davacı tanıklarının dinlenmesi, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/41810 Soruşturma dosyası akıbeti sorularak, dava açılmış ise ceza dava dosyası ve alınan kusur raporu getirtilerek soruşturma evresindeki tespit edilen kazanın oluşuna ilişkin maddi vakıalarda göz önüne alınarak kusur durumunun net olarak belirlenmesi bakımından İTÜ Trafik Kürsüsü ya da Karayolları Fen Heyetinden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Kabule göre de; … ile …’ a velayeten velisi … tarafından verilen ilişkin Kartal … Noterliği’nce düzenlenen 25/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletname dosyada bulunduğu davanın velayeten açıldığı anlaşılmakla birlikte karar başlığında, sadece …’ın davacı olarak gösterilmesi ve çocuklar … ile …’ın davacı gösterilmemesi ve Uyap ortamında taraf olarak işlenmemesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/10/2020