Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3256 E. 2020/3841 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3256
KARAR NO : 2020/3841
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI : 2017/579 Esas – 2018/351 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/09/2007 tarihinde saat 18:50 sularında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Gürgentepe ilçesi istikametinden Çamaş ilçesi istikametine seyir halinde iken kontrolsüz kavşağa geldiğinde karşıdan karşıya geçmek isteyen ve geçişini tamamlamak üzere olan yaya … ‘ye aracının sol ön tampon kısmı ile çarpması soncu tek taraflı yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini ve yaya müvekkil … ağır şekilde yaralandığı, Konya Numune Hastanesinden alınan engelli sağlık kurulu raporu ile engeli sağlık oranının %10 olduğunun tespit edildiği, kazaya ilişkin Gürgentepe Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/19 Esas ve 2008/45 Karar sayılı dosyasında kazaya ilişkin tüm belgelerin mevcut olduğu, davalı … tarafından dava açılmadan evvel 2349455-1 nolu hasar dosyası ile 23/08/2016 tarihinde 53.596 TL tazminat ödemesi yapılmış ise de ödemenin yetersiz olduğunu belirterek şimdilik 3.200,00 TL maddi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasının 16/07/2007 tarihinde meydana geldiğini ve kazada davacı dışında başkaca birinin yaralanmamış ve vefat etmemiş olması nedeniyle ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olmasına rağmen davanın ceza zamanaşımı dolduktan sonra açıldığından bahisle davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının maluliyet oranının ve zarar miktarının tespit edilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince ” davanın zamanaşımı dolmuş olması nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başvuruya uygulanması gereken zaman aşımı süresinin TCK’nın 66.maddesinde belirtilen 8 yıllık zamanaşımı süresi değil, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresi olduğunu, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak rapor alınmalı, kaza tarihinden yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak rapor alınması gerektiğini ve bu duruma göre davacının zararı tam olarak hangi tarihte öğrendiği ve davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı tartışılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının bir bozma nedeni olarak kabul edilerek karar verildiğini, müvekkilin tedavileri 2009 yılına kadar devam ederken kaza tarihi itibari ile 8 yıllık zaman aşımı süresi dikkate alınarak zamanaşımı nedeni ile sigorta şirketinin talebi reddetmesinin haksız olduğunu, dava dilekçesinin 4. maddesinde sehven sigorta şirketinden 23/08/2016 tarihinde 53.596 TL ödeme alındığı belirtilerek eksik ödeme talebinde bulunduğunu aslında sigorta şirketi tarafından 23/08/2016 tarihinde gönderilen ibraname ile 53.596 TL ödeme yapılacağının bildirildiğini, miktarın düşük olması nedeni ile taraflarınca kabul edilmeyerek Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapıldığını ve sigorta şirketinin riziko tarihi olan 12/09/2007 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna üye olmaması nedeni ile genel mahkemelerde dava açmak kaydı ile usulden reddine karar verildiğinden huzurdaki davanın açıldığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maluliyet tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 Tarih 2008/4-326 E. 2008/325 K.).Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.Somut uyuşmazlıkta trafik kazası 12/09/2007 tarihinde gerçekleşmiş, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru 20.10.2016 tarihinde yapılmış ancak uyuşmazlık hakem kararı ile 15.03.2017 tarihinde riziko tarihinde, davalı … şirketinin tahkim komisyonuna üye olmaması nedeni ile başvuru usulden reddedilerek genel mahkemelerde dava açmakta serbest olunduğu yönünde karar verilmesi üzerine müvekkilinin 26/11/2015 tarihinde alınan Sağlık Kurulu raporu ile maluliyetin öğrenildiği ve % 10 maluliyeti oranında tazminat ödenmesi için eldeki davanın 23/05/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Kaza tarihi 12/09/2007 tarihinde olduğuna göre, 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı 12/09/2015 tarihinde dolmuştur. Ancak yukarıda değinilen Hukuk Genel Kurulu kararı da göz önüne alındığında, zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde tazminat talebinin öğrenme tarihinden itibaren KTK’nın 109.maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiği halde bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden; kaza nedeniyle yapılan tüm tedavi evrakları getirtilerek kaza tarihine uygun maluliyet raporu ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında yaralanmanın niteliği dikkate alınarak, kaza nedeniyle davacının kalıcı maluliyetinin olup olmadığı, yaralanması nedeniyle tedavisi tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında olay tarihinde yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun, ayrıntılı ve açık şekilde rapor alınmak suretiyle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tartışılması, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/11/2020